&n">
     &n">
     &n">

Dolar

32,1978

Euro

34,9984

Altın

2.510,28

Bist

10.739,57

Prof. Dr. Mehmet Görmez: Dindarlık anketle tespit edilemez

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, toplumun dindarlık düzeylerini ölçmek için yapılan araştırmalar için, "Dindarlığın pek çok boyutunu anket ve araştırmalarla tespit etmek mümkün değildir." dedi.

     &n

12 Yıl Önce Güncellendi

2013-02-26 10:42:17

Prof. Dr. Mehmet Görmez: Dindarlık anketle tespit edilemez
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, toplumun dindarlık düzeylerini ölçmek için yapılan araştırmalar için, "Dindarlığın pek çok boyutunu anket ve araştırmalarla tespit etmek mümkün değildir." dedi.

        Diyanet'in aylık dergi için bir başyazı kaleme alan Mehmet Görmez, dindarlığın aslî-manevî boyutunun; dinin, inancın ve dindarlığın özü ve en önemli yönü olduğunu aktardı.

        Son yıllarda gerek küresel ölçekte gerekse ülkeler bazında toplumların dindarlık düzeylerini ölçmek için araştırmalar yapıldığını kaydeden Görmez, sosyologların, sosyal bilimcilerin, siyaset ve devlet organlarının yaptırdıkları anket ve araştırmaların, yöneltilen soruların, anketlere katılan deneklerin cevapları üzerinden yapılan dindarlık tespit ve tahlilleri ile çıkarılan sonuçların, aslında pek çok soru işaretini de beraberinde getirdiğini ifade etti.

        "DİN HAKİKAT; DİNDARLIK HAKİKATIN BEŞER AYNASIDIR"

        Görmez, konu hakkındaki yazısında, "Her şeyden önce din ile dindarlığın birbirinden ayrı değerlendirilmesi yanında din ve dindarlık olgusunu birbirinden ayırt edecek kriterlerin bilinmesi gerekmektedir. Zira din ile onun insan hayatındaki yerini anlamak olan dindarlık farklı hususlardır. Din, insanın Allah'la, hemcinsleriyle ve varlıkla ilişkilerini düzenleyen ilahi kaynaklı öğretiler/değerler manzumesidir. Dindarlık ise bu öğretilerin insan tarafından anlaşılan ve insan eliyle bireysel ve toplumsal hayata taşınan yönüdür. Din, mahza hakikattir. Dindarlık ise bu hakikatin beşer aynasında yansımasıdır. Dinin beşer bir peygamber vasıtasıyla vahyedilmesi ve peygamberler tarafından yaşanan bir hayata dönüşmesi, aslında din ile dindarlık arasında uçurumun olmaması içindir. Aksi halde dinin öğretilerine uygun olmayan dindarlık biçimleri ortaya çıkardı. Dindarlığın içinde insanın zihinsel, duygusal ve kültürel katkıları söz konusudur. Psikolojik ve sosyolojik etkenlerle beraber yanlış anlama, eksik uygulama, metodoloji yoksunluğu gibi bilimsel problemler ilave edildiğinde din ile dindarlık arasındaki uçurum daha da derinleşmektedir. Bu itibarla dindarlığın boyutlarının iyi bilinmesi icap eder." ifadelerini kullandı.

        "DİN HİÇ DEĞİLDİR"

        Görmez, yazının son bölümünde ise; şunları kaydetti: "Sonuç olarak dindarlık, Yaratıcıya, kendimize, bütün insanlara ve bütün evrene karşı dürüst, âdil, ahlâklı ve samimi olmaktır. Dindarlığın en temel ilkesi içtenlik ve samimiyettir. Sanal, görsel ve gösterişçi dindarlık gerçek dindarlık değildir. Dindarlık, Yaratıcı'ya saygılı, mahlûkata şefkatli ve merhametli olmaktır. Dindarlık, tevazudur, muhabbettir; kibir ve husumet değildir. Dindarlık, başkasını aşağı, hor, hakir görmek değildir. Dindarlık dini darlık, bağnazlık, ötekini tanımamak hiç değildir. Dindarlık, herkesin iman, hikmet ve hakikat denizinden avuçlayıp içebildiğidir. Ummanın kendisi değildir. Dinin bizatihi kendisi hiç değildir. Henüz bütün bunları toplumlarda tespit edecek bir araştırma yöntemi gelişmemiştir."

Haber Ara