Dolar

32,3677

Euro

34,7979

Altın

2.395,04

Bist

10.280,72

Pakistan'da ölümcül cümbüşe hazırlanıyor!

ABD’nin son saldırısı 17 kişiyi katledip Pakistan’ın istikrarını tehdit ederken, başkan zamanımızın en zalim siyasi aldatmacısı olabilir

13 Yıl Önce Güncellendi

2012-06-07 08:35:28

Pakistan'da ölümcül cümbüşe hazırlanıyor!
TİMETÜRK / Haber Merkezi

Pankaj Mishra*

Dış Politika (Foreign Policy) dergisine göre Barack Obama, “doping (steroit) kullanan George W. Bush’a dönüştü. “Ölüm Listesi” ile silahlanmış Nobel Barış sahibi, artık Beyaz Saray’da Pakistan ve en az 5 başka ülkedeki insansız hava saldırılarının tartışıldığı “Terör Salı’sı” toplantılarına ev sahipliği yapıyor. Bunlardan en yakını, bugün 17 kişiyi öldüren Afganistan sınırında meydana geldi.

Detayları küçümsemesiyle ünlü miskin Bush’un aksine, Obama düzenli olarak Ivy League’deki* hukuk eğitimini kullanıyor. Son 3 günde kuzeybatı Pakistan’da insansız-hava-araçları (İHA) tarafından katledilen düzinelerce “şüpheli milis” arasında muhtemelen birçok masum bulunuyor. STK’lardan ve Pakistan medyasının önceki saldırılarla ilgili yayınlardan toplanan raporlar, ikincil zararın yüzler seviyesinde olduğundan ve Birleşik Devletler’e artan öfke ile düşmanlıktan bahsediyor. Mühim değil. Obama’nın yasal olarak su-sızdırmaz bürokrasisinde, İHA saldırıları kamuoyunca bilinmiyor. Ya da bilinmesi gerekirse de, sivil ölümler tamamen reddediliyor ve tüm yetişkin ölüler “muharip” olarak sınıflanıyor.
Obama’nın kendisi masum aile üyelerini öldüreceğini bile bile bir infazı imzaladı. Aynı zamanda yargısız Amerikalıları infaz etmeyi “yasal” kıldı. Gizli izlemeyi genişletti, CIA’nin iade programını korudu, Guantanamo’yu kapatacağına dair sözünü tutmadı ve muhbirleri kıyasıya suçladı.

Dehşete düşen sadece Obama’nın en önde gelen siyahî entelektüel destekçisi Cornel West değil, CIA’nin önceki direktörü Michael Hayden gibi Bush’un imparatorluk başkanlığının körlemesine sadık bürokratları da aynı şekilde. Belki de bir kez daha sormanın zamanıdır: Barack Obama kim? Ve onun dünya görüşünde Pakistan’ın yeri ne? Büyük ölçüde ilk soru, Obama’nın konuşmaları ile yazılarının yazınsal gücünden artık hızlıca cevaplanabilir görünüyor. Anı kitabı, “Babamdan Düşler” hiçlikten kendini-yaratan bir adamın dramıyla hayat bulmuş: tutkulu mücadele, belagatli kendinden-şüphe-etme ve Stendhal’dan Naipul’a kadar batı edebiyatının arıtılmış akıl ve ruh ile özdeşleştirmek için eğittiği duygu tezatlığı. Şaşırtıcı olmayan şekilde Obama’nın dikkatli kendini-sunuşu bazı önde gelen edebi kurgu yazarlarını, James Baldwin’le kıyaslayacak şekilde, ayarttı.
Fakat Obama aynı zamanda, bir kız arkadaşının günlüğüne yazdığı gibi, erkenden “yola koyulmuş”, engellerden, eski imajlardan kurtulmuş”. Hafif afallamış Pakistanlı bir arkadaşına “Birleşik Devlet Başkanı olacağımı düşünüyor musun” diye sormuş. Bu kişi daha sonra, “Siyasi kimliğini oluşturmanın zorunlu bir adımı olarak Obama yavaş ancak dikkatli şekilde kendisini Pakistanlılardan uzaklaştırıyordu” diyecekti.

“Yıllarca” diye yazan Marannis şöyle devam ediyor: “Obama, siyasete uluslararası perspektiften bakan sofistike yabancılar olarak onların tutumlarını paylaşmış görünüyordu. Ancak istediği yere varmak için değişmek zorundaydı”. Obama’nın Pakistanlı arkadaşı ise şöyle anımsıyor: “Onda gördüğüm giriştiği ilk değişim kendisini çok daha köktenci şekilde bir Amerikalı olarak görmesidir.”

İflah olmaz sağ siyasi kültür içerisinde bu Obama’yı sürekli beyaz rakiplerinden daha sert görünmek zorunda bıraktı. 2008’teki John McCain’le olan başkanlık tartışmalarında, Obama birçoğumuzu Afganistan’daki savaşı Pakistan’a genişletmeye yönelik tehditleriyle birçok kez şaşırttı. Daha endişe verir nitelikte, Kamboçya’nın yıkımında ve Vietnam’ı mahvedip Pol Pot’a zemin hazırlarken Richard Nixon’la ortaklık yapan Henry Kissinger’in ruhsatına talip oldu.

Obama’nın Pakistan’daki ölümcül cümbüşüne hazırlanmadığı söylenemez. Aynı zamanda İHA savaşı Vietnam’da ABD’nin kuyusunu kazan bazı patolojileri de ortaya koyuyor: ırkçı aşağılama, paranoya, teknolojiye körlemesine inanç ve üst üste binen ceset sayısı.

Beyaz Saray, bazı belirsiz, habere-konu olmamış dünyanın köşelerinde günlük kargaşa kumpaslarını daha önce de kullandı. Gürleyen Şimşek (Rolling Thunder) adı verilen uzun bombardıman sırasında Başkan Lyndon Johnson, “dikkatli şekilde hesaplanacak güç dozajının Hanoi’den arzulanan ve öngörülen karşılıkları meydana getireceğine” inanarak kişisel olarak Hint Çin’indeki hedefleri seçti.
Fakat James Baldwin’in Kissinger ve Nixon’un Hint Çin’ine son umutsuz saldırısı sırasında işaret ettiği gibi “güç” elbette “kurbana düşmanının gücünü ortaya koymaz. Aksine düşmanının zayıflığını ve hatta paniğini gözler önüne serer. Ve bu ifşaat kurbanı, sabırla donatır”.

Vietnam’daki son ABD personelinin, Saygon’daki Amerikan büyükelçiliğinin çatısından tahliyesine mecbur kalındı ve bu Afganistan’daki batı misyonunun kaderi olabilir. Açıkça Taliban’ın öldürülemeyecek ve teslime zorlanamayacak. Rüşvetle ve zorla itaate ettirilen yöneticileriyle zayıf bir Pakistan, Amerikan savaş gücünün gösterisi için daha kolay bir çerçeve sunuyor. Pakistanlı kolej arkadaşlarının göremediği şekilde, ülkeleri şimdilerde, özellikle de seçim zamanında, Obama’nın ekstra-Amerikan erkekliğini doğrulamanın külfetini taşıyor.

Obama, geçen hafta “Polonya’daki ölüm kampları” yerine “Leh ölüm kampları” dediği için özür dilemekte acele davrandı. Ancak geçen Kasım’da Amerikan hava saldırılarıyla öldürülen 24 Pakistan askeri için özür dilemeyi reddediyor. Yaygın halk öfkesi Pakistan hükümetini, Afganistan’a giden NATO’nun levazım yollarını kesmeye zorladı. Hassas egemenlik konusundaki zayıflığa dair herhangi bir ipucu, ülkenin en kötü aşırılarını muhtemelen güçlendirir. Sonuç olarak hırpalanmış bir ülkenin nadir siyasi istikrar olasılığı da Obama’nın seçim-öncesi cezalandırıcılığının esiri durumunda bulunuyor.

Kesinlikle Obama’nın siyasi ve kişisel yolculuğu, artık coşkun edebi karşılaştırmalara daha az çağrışım yapıyor. Çünkü Beyaz Saray’a yükselmesini kendinden geçercesine selamladığı 4 yılın ardından, Obama, Kipling ya da Ashis Nandy’in İçteki Düşman’da yazdığı gibi zayıflarla ilk dönem kimlik edinmelerini “sonu gelmez erkeksilik ve statü arayışı” ile değiştiren imparatorluğun belirsiz çocuklarından çok daha az Baldwin’e benziyor. Bu adamlar, hem kurbanlarını hem de yurttaşlarını “göstermelik maçolukla etkilenmesi gereken bön çocuklar” olarak görür ve çoğul-kişiliklerini “dayatılan, sıradan ve ihtişamında ölen, bir imparatorluk özdeşliği hatırına” bastırır.

Bob Woodward’a göre Bush görevdeki son aylarında “Onları öldürüyoruz! Hepsini öldürüyoruz!” diye sevinçten havalara uçmuş. Ve şimdi kendi ölüm listelerini gözden geçiren ve hâlihazırda zamanının en zalim siyasi aldatmasını başardıktan sonra tekrar-seçilmesini kurgulayan başka biri Beyaz Saray’da oturuyor.

* Brown, Columbia, Cornell, Harvard, Penn, Princeton ve Yale Üniversiteleri’nin oluşturduğu çok özel bir lig:
Pankaj Mishra: Hindistanlı yazar. Edebi ve siyasi makaleler yazan Mishra’nın Batı’nın İğvaları: Hindistan’da Nasıl Modern Olunur?; Pakistan ve Ötesi ve son eseri, İmparatorluğun Harabelerinden: Batıya Karşı İsyan ve Asya’nın Yeniden İnşası.

Bu makale Oğuz Eser tarafından Timeturk.Com için tercüme edilmiştir.

Haber Ara