Dolar

32,2020

Euro

35,0069

Altın

2.504,53

Bist

10.643,58

Sürtüşme, İran’ın Dini Liderliği’nin sonu mu?

Devrim Dini Lideri ve İran Devlet Başkanı arasındaki kriz, şımartılmasının ardından Ahmedinacad’ın bir Truva Atı’na dönüşümünden fazlası olabilir. Esad Haydar, bunun Acem milliyetçiliğinin yükselişi ve “İrancı İslam’ın” doğuşunun belirgin bir işareti olduğunu söylüyor.

14 Yıl Önce Güncellendi

2011-05-10 14:58:15

Sürtüşme, İran’ın Dini Liderliği’nin sonu mu?

Esad Haydar* / TIMETURK

Karar-merci ve İran’da siyasi çizgileri belirleyen çevrelerin kapalı kapılarının ardında süregelen gizli çatışma, kamuoyuna yansıdı. Uzun zamandır saklı ya da en azından dolaylı-örtülü bir şekilde gizli kalmayı sürdürdü. Altı yıldan fazla süredir İran Dini Lideri Ayetullah Ali Hameney’in “şımarık çocuğu” Ahmedinecad birdenbire bir “Truva Atı”na dönüştü.

Güç ve etki mercileri için rekabet ve hasımlık, İran İslam Cumhuriyeti’nde yeni bir şey değil. İran siyasi arenası birçok bel altı vuruşa sahne oldu ancak olan bitenin hepsi Veli-i Fakih’in örtüsü altında saklandı. Herkes cumhuriyetin ilk devlet başkanı Abulhassan Beni-Sadr’ın olayından ders aldı. İmam Humeyni’nin bizatihi şımarık çocuğu olmasına rağmen, alaşağı edildi.
 
Ardından Paris’e kaçtı ve şu anda orada sürgünde yaşıyor. Şimdiki sorun ise çok daha büyük. Ahmedinecad, kökleri 10 yıl ya da daha öncesinde dayanan ideolojik bir farklılığı temsil ediyor. Daha da tehlikelisi bu farkın, “Hüccetiye” olarak temsil edildiği, devrim-öncesi zamanlara kadar ulaşması. Bu organizasyonun, “El-Mürşidiye”ye ve cumhuriyetin kurulmasına karşı olduğu biliniyor. Devrimin başarılmasının ilk gününden itibaren İmam Humeyni, bu grubu yönetimden uzaklaştırdı.

Ahmedinecad, yeni olmayan ancak siyasi olarak kristalleşen ve etkin “Mehdizm” akımını temsil ediyor. Bu akıma göre İmam Mehdi’nin dönüşü beklenmeli ve cumhuriyet kurulmamalıydı. Ahmedinecad, tüm bunları İran resmi gazetesine verdiği bir söyleşide güçler ayrılığı ilkesini reddettiğinde kristalleştirdi. Kimsenin söylemeye cüret edemeyeceğini muğlâk şekilde ifade etti. Buna göre cumhuriyet değil Veli Fakih’in inananların komutanı olduğu, Afganistan’daki Taliban Emirliği’nin “Şii şekli” bir emirlik olması gerektiğiydi.

Bunun ardından kitaplar ve yayınlar dalgası kapladı. Hatta Ali Aşkar Sübhani’nin yönetmenliğini yaptığı İmam Mehdi’nin dönüşü üzerine bir belgesel bile çekildi. Belgeselin binlerce CD’si Tahran ve İran şehirlerinde caddelerde dağıtılması, yönetmen Sübhani’nin mahkemeye çıkarılarak tutuklanmasına neden oldu. İmam Mehdi’nin gelmesi çağrısı yapmak meşru olsa da, bu “adaleti yayma şeklinde” kalmalıydı.

En başlarda Ahmedinecad’ın ihtirasları kabul edilir gibiydi çünkü muhafazakârların “yegâne hanesi” içerisindeydi. Fakat 1 yıldan daha önce, bu düşüncelerin yönü “Necadeyn” olarak bilinen yeni bir akımın kristalleşmesine çevrildi. Bu akımın önemli destekçilerinden İsfendiyar Rahim Maşei, Ahmedinecad etrafındaki önemli isimlerden biriydi. Maşei’nin görüşleri, Kum ve Tahran’daki karar merkezlerindeki uygulamaları hakkında binlerce soru vardı. İrancı İslam hakkında sürekli konuşmasının ardından, cumhuriyette reddedilen milliyetçi eğilimle, yozlaşmayla ve propaganda yapmakla suçlandı. Durum, 200 milyon dolar sermayeyle bankacılık, turizm ve otelcilik sektörlerinde iş yapan şirketin başkanı Hamit Bakae ile ortak bir firma kurmasının ortaya çıkarılmasına kadar vardı. Şirketin şimdiki değeri İran standartlarına göre oldukça yüksek bir rakam olan 600 milyon dolara ulaştı. Olaylar, “Mehdiciler ve Hüccetiler” ile “İran milliyetçileri” arasında bir ittifak olduğunun söylenmesine kadar vardı. Kum âlimlerine göre, “İran Milliyetçiliği”, Meşai’nin “İrancı İslam” sözleri arasına saklıydı.

Bu birlikteliğin ilk amacı, Ahmedinecad liderliğinde ve Meşai yönetiminde, 2012 Haziran’ındaki seçimlerde 150 milletvekili anlamına gelen mutlak çoğunluğu kazanacak yönetsel adımların kristalleştirilmesiydi. Bu, 2013’te cumhuriyetin başkanı olarak Meşai’nin aday gösterilmesi ve seçimine zemin hazırlayacaktı. Bu yolla, Ahmedinecad’ın anayasayı atlatarak başkanlığa geri dönmesi için köprü vazifesi ifa edecekti. Ayrıca, yeni Veli Fakih’in seçimi gibi, yönetimde derin dönüşümler sağlayacak etkin bir karar merci olacaktı. 

Sadece bu akım ve Veli-i Fakih Ayetullah Ali Hamaney arasındaki farkları göstermek dışında İstihbarat Başkanı Haydar Muslehi konusunun bir ehemmiyeti yok. Ahmedinecat Muslehi’yi azletti ve Hamaney de bunu reddetti. Bunun üzerine Ahmedinecad, 10 günlüğüne inzivaya çekildi. Öyle görünüyor ki Ahmedinecad ve Muslehi arasındaki farklığa, Muslehi’nin New York’a yaptığı gizli ziyaretin ardından Meşai’nin ilişkileri hakkında rapor vermesini istemesi neden olmuş görünüyor. Meşai, İran ve ABD arasında ilişkilerin normalleştirilmesi için gizli görüşmeler yapmakla suçlanıyor. Muslehi, aynı zamanda Meşai ve onun milliyetçi “faaliyetleri” hakkında geniş bir raporun dinlendiği geniş katılımlı bir toplantı düzenledi. 



Dini Lider Ali Hamaney, eski dışişleri bakanı ve danışmanı Ali Velayeti, eski meclis sözcüsü Haddad Adel ve Ahmedinecad ve destekçilerine karşıt aşırı-muhafazakâr akım içerisindeki müttefik güçler temsilcisinden oluşan troykanın yükselişini “destekledi”. Şimdiki meclis sözcüsü Ali Laricani ve Yargı Başkanı Sadık Laricani’ye atıfla “Laricanicilerin” bu koalisyon içerisinde yer alması çok normal. Özellikle Ali Laricani, Ahmedinecad’ın başkanlığını ziyadesiyle arzu etmişti.

Hepsinin ötesinde, Hamaney ve Ahmedinecad arasındaki farklılıklar ideolojik bir yön kazandı. Devrim Muhafızları Lideri Sözcüsü Muçteba Al-Nur, Ahmedinecad’ın Hamaney’le ilişkisini “baba-oğul”a benzettiği açıklamasıyla alay ederek, liderle ilişkinin itaate dayalı komutan-asker ilişkisi olması gerektiğini söyledi.

En küçük detayları bile hesaba katarak, belki de ilk kez hukukçu Ali Mathari şunları söyledi: “Başkan Ahmedinecad’ın kampı, İmam Mehdi’nin dönüşünün çok yakın olduğunu ve bu nedenle İran’ın dini lidere ihtiyaç duymadığına inanıyor. Son olarak, Devrim Muhafızı General Muhammed Ali Caferi’nin olaya dâhil olması gecikmedi. Caferi, ‘Ahmedinecad hükümetinde, cinler, insanlar ve şeytanlar var. Halk böylesi sapkın bir akıma tahammül edemez’ dedi. Konumu ya da mevki ne olursa olsun herkesin Vilayet-i Fakih’e uyması gerektiğini ekledi”.

Ahmedinecad ve müttefiklerinin Veli Fakih ve yakın çevresiyle yüzleşmesi, sert açıklamalarda okunabiliyor. Şu an yönetimdeki Vilayet akımı, çatışmayı sonlandıracak önlemler alabilir. En önemli silahı, Ahmedinecad’ın görevden el çektirilmesi. 90 milletvekili Ahmedinecad’a soru önergesi verdi. El çektirme için 10 milletvekili yeterli. Bu önerge, Ahmedinecad’ın azledilmesine örtülü bir kapı açıyor.

Öyle görünüyor ki Ahmedinecad, “mesajı” aldı ve ileride iki adım atmak için bir adım geriye çekildi. Eğer Veli-i Fakih Hamaney’i ve ona bağlı güçlerle çevreleri karşısına alamayacak kadar zayıf olduğunu anladıysa, bedel ödememek için Meşai’yi kendinde uzak tutmak zorunda.

* Esad Haydar, devrim-sonrası İran hakkında uzman ve siyasi köşe yazarıdır.

Bu makale Oğuz Eser tarafından Timeturk.Com için tercüme edilmiştir.

Haber Ara