Dolar

32,4440

Euro

34,7443

Altın

2.440,18

Bist

9.915,62

'Menderes mallarımızı iade etmedi'

Şeyh Said Palevi'nin torunu Şeyh Muhammed Said Fırat, Timeturk'e yaptığı açıklamada, "Medreseler açılsın" çağrısı yaparken, mallarının iadesinin hala yapılmadığını söyledi.

15 Yıl Önce Güncellendi

2010-02-02 00:34:00

'Menderes mallarımızı iade etmedi'
Nevzat Çiçek / TİMETURK

Şeyh Said Palevi'nin torunu Şeyh Muhammed Said Fırat, TİMETURK’e özel açıklamalarının bugün ikinci bölümünü yayınlıyoruz. Fırat, dedesi Şeyh Said ile ilgili olarak mahkeme zabıtlarının açıklanmasını ve mezarının yerinin kendilerine söylenmesini birinci bölümde ifade ederken, bu bölümde Menderes'in ailesinin malını iade etmediğini ve Şeyh Said'i yakalatan bacanağı Kasım'a Atatürk'ün Silifke'de tarihi bir ders verdiğini ifade etti. Kürt açılımı noktasında özgürlüklerin genişletilmesi gerektiğini söyleyen Fırat,"İlim erbabı desteklensin ve medreseler açılsın" dedi.

Şeyh Said hadisesinde İngilizlerin rolü var mı?

Bu iddiayı halkın gözünden düşürmek için sürekli dile getirdiler. Şeyh Said köyünden çıkıp Piran'a gidiyor. Olay Piran'da patlak veriyor. Başını kaşıyamıyor zaten vesayit yok, bir şey yok. Olayın İngilizlerle hiç ilgisi alakası yok... Tamamen bir düzmece. İçeride olayın İngilizlerle bağlantısı kuruluyor dışarıda ise bir irtica hareketi diye pazarlanıyor… Bu bile bunun bir uydurma olduğunu gösteriyor.

Peki, Şeyh Said hadisesi nasıl oldu. Bunu birde sizden dinleyelim…

Şeyh Said, Piran'a kardeşi Abdürrahim'in yanına gidiyor. Onun evinde misafir olarak kalıyorlar. O zaman askeri bir üsteğmen ya da yüzbaşı diyor ki; içinizde iki mahkûmumuz var bunu bize verin. Şeyh Abdürrahim de cevaben diyor ki; şimdi misafirimiz vardır bunları şimdi veremeyiz, onlar gitsin bilahare bunları alıp gidersiniz. Asker orada silahını kullanıp Abdürrahim efendiyi vurunca olay patlak veriyor ve Şeyh Said orada isyanı patlatıyor. Ama ondan sonra devletin kiralık adamları Diyarbakır'da dükkânlara saldırdılar, "Şeyh Said askeri halkı soyuyor" diye etrafa yaydılar ve bu sebeple halkı Şeyh Said'den soğutmaya çalıştılar. Olaydan sonra Muş tarafına doğru geliyor orada bir köprü var, bacanağı olan binbaşı Kasım askere yardımı ve ihbarı ile yakalanıyor. Zaten her şey bir kaç gün içinde gerçekleşiyor. Kasımı daha sonra Silifke'ye sürgüne gönderdiler. Atatürk bir Silifke’ye gittiğinde Kasım ona gidip diyor ki; "Beni taktir ederken buraya layık gördünüz." deyince Atatürk de cevaben demiş ki "Sen Şeyh Said'e yaranamadın. Bana nasıl dost olursun sana nasıl güvenirim. Senin yerin iyidir" demiş. Kasımın ailesi de olay sonrası pişman oldu.


Şeyh Said ile birlikte tutuklanan muritleri...

Ailenizdekilere daha sonra ne oldu?

Daha sonra Şeyh Bahattin, Şeyh Abdürrahim, Küçük efendi Ali Rıza, Şeyh Şerif ve diğer şeyhlerimiz öldürüldü. Yetki verdiler kimi öldürürlerse sorumluluk yoktu. Müdahalede bulunmadılar. Cumhuriyetin manevi mimarları belge verdiler, Atatürk onlara karışmadı. Talebelerine nüfuzlarına dokunmadılar. Bunlar on iki kişi. Cemal Kutay bunlarla ilgili bir kitap yazdı. Ama Şeyh Said'in talabelerini, sevenlerini ve ailesine çok zulüm yaptılar. Şeyh Said mahkemede ben bu işin ortasındayım diyor. Şeyh Said hiç bir şeye fırsat bulmadı.


Şeyh Said ailesi Sivas kampında...

Hadiseden bir müddet sonra aile Sivas kampı olmak üzere Ege'de belirli şehirlere sürgün edildi.

Sizin aile nüfuzlu bir aile. Siyasilerle bir temasınız oldu mu?

Şeyh Ali Rıza, Başbakan Adnan Menderes ile görüştü. Menderes ona hürmet etti ve saygı gösterdi. Hazinenin malların iadesini istedi amcam ama Menderes bunu yapamadı. Devlet bugün bile hâlâ mallarımızı iade etmedi. Hangi hükümet geldi ise biz rahat etmedik. Milletvekili oluyor dokunulmazlığı var, ama aile yine rahat etmiyor. Şimdi üç aydır kendimi tebliğe adadım. Anadolu’da il il dolaşıp vaaz ve irşatlarda bulunuyorum. Diyarbakır'da vaaz verirken kapıdaki polisler diyor ki "Bu adam Kuran-ı Kerim okuyor ve mana veriyor" durmaya gerek yok, gidelim diyor...

Hükümet bir Kürt açılımı yapmak istiyor. Tayyip Bey’e bu anlamda bir öneriniz olur mu?

Hükümetin bu anlamda bizden bir talebinin olacağını düşünmüyorum. Eğer olsaydı bu konuda doğudaki melelere ve medrese hocalarına ilk başvurulurdu. Bu ateşi sürdürmek için serbestlik lazım. Allah huzur ve refah istiyor. Bize medreselerimizi canlandırmak için izin vermiyorlar. Ama diğer insanlara bu izni veriyorlar. Biz medrese kurduk Palu yüzbaşısı engel oldu. Allah’ın emrini takip ediyoruz. Bize bu imkânları sağlasınlar izin versinler. İlim erbabını desteklesinler nüfus ıslah edilir o zaman. Konuştuklarım bana artık engel olmamalı bu konuda. Kurtuluş Allah'ın ipine sarılmakla mümkündür. Bir de açılımı bize mallarımızı iade ederek başlayabilirler.


Şeyh Said Cezaevinde idam öncesi Müritleri ile...


Şeyh Said, idama giderken ne dedi?

Said efendi idama giderken diyorlar ki son bir sözün var mı; o da bana kağıt ve kalem verin diyor. Eli titremeden şunları yazıyor; "Bu dünyadaki hayatımın sonu geldi. Şu Basit ağaç dallarına asmanıza perva etmem. Kurban edildiğimden dolayı pişmanlık duymuyorum. Muhakkak ki yolum, Allah ve din yoludur.” Şeyh Said efendi kendine hep Hz. Hüseyin (ra)’ı örnek edinirdi ve sonu da onun gibi oldu…


Röportajın birinci bölümü için tıklayın

Said Fırat: Said Nursi manevi kardeşimiz

Haber Ara