Dolar

32,5052

Euro

34,9136

Altın

2.438,25

Bist

9.705,90

Meryem Göka: Bükemedikleri eli öpecekler

AK Parti Kadın Kolları Dış İlişkiler Başkanı Meryem Göka katıldığı ZDF yayınının detaylarını ve Alman medyasının Türkiye'ye bakışını anlattı.

8 Yıl Önce Güncellendi

2016-08-30 17:35:07

Meryem Göka: Bükemedikleri eli öpecekler

Alman Televizyonu İkinci Kanalı ZDF'de yayınlanan "Donnerstalk" adlı programa konuk olan AK Parti Kadın Kolları Dış İlişkiler Başkanı Meryem Göka'nın programdaki sözleri büyük yankı uyardı. Meryem Göka ile hem programı hem de Alman medyasının Türkiye'ye bakışını Gazeteciler.com'dan Hatice Kübra'ya anlattı

-Geçen hafta Alman televizyon kanalı ZDF'ye katıldınız ve çok ses getiren bir program oldu. Fakat planlanan programla sonrasında ortaya çıkan arasında büyük farklar olduğunu söylediniz. Neler oldu ZDF'de?Program akışı ile ilgili defalarca konuşulmasına rağmen benden habersiz değişiklikler oldu. Benimle yazışırken Türkiye'de yaşamaktan artık korkan, korktuğu için de Almanya'dan Alman vatandaşlığı talebinde bulunan bir kadınla beni programa çıkartacakları söylediler. Birebir olacaktı. "Siz kendinizi tanıtın?" dediler. Ben dünyanın en büyük siyasi kadın hareketi olan 4 milyon kadının olduğu bir hareketi temsilen gideceğimi söyleyince konukları değiştirdiler. Almanya Adalet Bakanı Heiko Maas ve Yeşiller Partisi'nden Baden Württemberg Eyalet Meclis Başkanı Muhterem Aras'ı konuk olarak aldılar. Bazı hazırlanılmış sorular vardı, onları sormadılar. Programı erken bitirdiler. Tam Gülen konusuna girecekken programın sunucusu "o konuya da girersek bunu bitiremeyiz" dedi. Dolayısıyla daha çok konuşulacak nokta vardı ama gelemedik.

YA O RİNGE ÇIKACAKSINIZ YA DA ÇIKMAYACAKSINIZ

-ZDF Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan aleyhine yayınlarıyla tanıdığımız bir kanal. Program teklifi gelince tedirgin oldunuz mu?

Olmadım. Bizim için önemli olan şey orada olmaktı. İki, üç seneden beri bir Türkiye ile ilgili bilerek ve isteyerek bir zemin hazırlanıyor. "Türkiye diktatörlük ve otoriter rejime doğru gidiyor"şeklinde. Bu sadece Alman basınında değil tabi, biz bunu diğer Batı medyasında da görüyoruz. Ama Almanya da bunun yoğun yaşandığı, yoğun işlendiği bir yer. Bu açıdan orada olmak önemliydi.

Ama tabi ki "yeterince iyi olmadı" şeklinde bir eleştiri alabilirim diye tedirgin oldum. Yine de çok kısa bir sürede ne kadar kendimizle ilgili birşey anlatabilirsem benim yanıma kardır diye düşündüm. Ya o ringe çıkacaksınız ya da çıkmayacaksınız.

BU GÖKTEN DÜŞMÜŞ BİR HAYRANLIK DEĞİL

-Siz çıktınız. Peki programa çıkarken ne düşündünüz?

Ben hem Almanya'da doğdum büyüdüm hem de Alman toplumunu çok çok iyi biliyorum. Ama aynı zamanda 2008'den beri AK Parti'nin bir parçasıyım, bundan gurur duyuyorum. Tek düşündüğüm şey Sayın Cumhurbaşkanımız çok tek başına ve her zaman uğraşıyor. Bu o kadar büyük bir alan ki zaten herkes bir ucundan tutsa bile hepimizin yetişmesi neredeyse imkansız.

Biz Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın arkasındayız. Bunu da sizin anlamanız gerekiyor bu böyle sadece gökten düşmüş bir hayranlık değil. Biz sessiz bir devrim gerçekleştirdik, biz birlikte çalıştık. O bize bir özgüven verdi. Bu özgüven bu toplumun her katmanında görülebiliyor ve o gece yaşanan da inanılmaz bir demokrasi savunmasıydı ve siz bu resmin üstüne bir de bize suçlamada bulunabiliyorsunuz. Yani bir resmi 180 derece çevirmek ancak bu kadar ifade edilebilir. Bunu söylemek için orada olmak istiyordum ve söyledim.

CAN DÜNDAR'IN VİDEOSUNU BEKLEMİYORDUM

-Programda bir de Can Dündar'ın bir video klibi yayınlandı. Bundan haberiniz var mıydı?

Yoktu.

-Görünce ne yaptınız?

Daha önce çıkan arkadaşlarımız beni uyarmışlardı. Çok nazik olacaklar, program öncesinde her şey çok iyi gidecek ama program başladığı anda sizi sıkıştıracaklar bunu bilin dediler. Ben zaten bu programları ve bu medyaya uzun süredir takip ediyorum. Beni bırakıp da mükemmel bir şekilde AK Parti'yi anlattırmayacaklarını biliyordum. Ben zaten en az 2,3 dakika AK Parti'yi anlatacaktım o da iptal edildi. Can Dündar'ın videosunu beklemiyordum ama orada benim lehime olmayacak bir hava yaratılacağını biliyordum. Hiç de şaşırmadım. Onu da öyle bir ayarlamışlar ki videoyu gösterdiler ve yeni bir konuya geçtiler. Orada bir cevap hakkı doğmasına izin vermediler.

BİZ ESKİ TÜRKİYE DEĞİLİZ

-Programda özellikle "'biz eski Türkiye değiliz siz de artık Türkiye'ye ders verecek nitelikte konuşamazsınız" sözleriniz büyük etki yarattı. Alman medyasında programın yansımaları nasıl oldu?

Alman gazeteleri tabi ki "masal anlattı" tarzında görmüş. Fakat ben orada "ben kendimi burada savunmak durumunda değilim, biz eski Türkiye hiç değiliz. Siz bize yukardan bakıp Türkiye şöyle yapmalı diyecek konumda da değilsiniz" diyerek zaten kendimi savunmak zorunda olmadığımı söyledim. Ama onlar kendilerini savunmak zorunda kaldı. Benim için bu önemliydi.

-Nasıl?

Charlie Hebdo zamanında bütün üst seviye politikacılar Fransa'ya gitti ve kol kola dayanışma yürüyüşü yapıldı. Ve biz bunun kaç katını yaşadık, 300'e yakın şehitlerimiz var, 2000'den fazla yaralımız var ve böyle bir olayda biz bu dayanışmayı göremedik dedim. Şöyle bir savunmaya geçmeye ihtiyaç duydular Charlie Hebdo suçlamasını getirince: Biz de saygı duruşunda bulunduk ve bir açıklama yaptık. Bakan da "aslında bütün uluslararası medyadan kınamalar, darbeyi yendiniz diye tebrikler geldi ama" demek zorunda kaldı.

-Uluslararası medyada darbe girişimine karşı kınamalar oldu fakat bunlar cılız kaldı.

Bize hep "komplo teorileriyle gelmeyin" diyorlar ama 2016 yılında eğer siz artık sokaklarda tankları görüyorsanız bir daha bana kimse siz de komplo teorileri üretmeyin diyemez.

ALMAN MEDYASI BİRDEN BİRE DÖNÜŞ YAPTI

-Almanya'da ve Batı medyasında oluşturulmak istenen Türkiye algısını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye IMF'ye borcunu ödedikten sonra, özellikle de Gezi süreciyle birlikte çok farklı bir algı oluştu. Alman medyası birden bire çok net bir dönüş yaptı. Ben bunu ne zamandan beri takip ediyorum ve bu kadarı da olamaz diyorum. Hatta ben o kadar ilginç yazılarına rastladım ki Alman medyasında, darbe girişiminin 3 ay öncesinde "Artık Erdoğan'ı sadece ordu durdurabilir" diye bir haber gördüm. Ve Almanya'da normalde ordu kelimesini kullanmazlar.

Sonrasında çok daha ilginç haberler... "Artık Erdoğan'ı sadece sermaye durdurabilir". Ve darbeden sonra da Fitch gibi Standard Poors gibi kredi derecelendirme kuruluşları Türkiye notunu düşürmeye gittiler. Yani sağdan, soldan, önden, arkadan zemin hazırlıyorlar. Bu bizim ülkemizin bir istilası olacaktı; bir iç savaş çıkarmaktı amaç, buna bir zemin hazırlanılması gerekiyordu. Çok iyi farkındayız neler yapılmak istenildiğinin. Uzun yıllar zaten PKK'ya açık bir destek verdiklerini biliyoruz. Yalnız bizden çok korkmuş olacaklar ki 3 Eylül'de bir büyük PKK gösterisinin her sene mutlaka yer aldığı bir kültür festivalleri var. Onu bu sene iptal etmek zorunda kaldılar.

BİZE DEMOKRASİ DERSİ VERMEYE ÇALIŞIYORLAR

-Almanya Köln'de düzenlenen "darbeye karşı demokrasi mitingi"ne de engel olmaya çalışmıştı. Siz o mitingde Köln'deydiniz. Neler yaşandı orada?

Orada entegrasyonu sorguladılar. "Nasıl olur da birden bire Türkiye lehine insanlar sokağa çıkıp bir şey söyler?" Halbuki çok normal. Türkiye'de bir darbe girişimi, bir işgal girişimi oldu. Oradaki insanların kökleri orada, akrabaları, tanıdıkları orada. Tabiki bu dayanışmayı göstermek istiyor. "Demokrasiye Evet, Darbeye Hayır" mitingiydi o. Bunu önlemek için ellerinden geleni yaptılar. Bunu önleyemediler sonra Sayın Cumhurbaşkanı'nın video konferansına bir gecede engel oldular. Bir de bunu Anayasa Mahkemesi'nin kararıyla yaptılar. Şaka gibi hakikaten. Sonra bize demokrasi dersi vermeye çalışıyorlar.

-Programda da size "nasıl bir demokrasi anlayışınız var?" dediklerinde siz baya bir gülüyorsunuz.

Evet, "Bunu bize mi soruyorsunuz?" dedim. Şu anda demokrasiyi nasıl savunduğumuzu dünya herhalde görmüştür. Bütün etnisitesiyle, yaşam tarzıyla ideolojisiyle herkes sokaktaydı. Yanımdaki Yeşiller Partisi'nden kadın da dayanamadı "hayır hepiniz sokakta değildiniz" dedi ama hepimiz sokaktaydık sonuçta. Ve bunu gölgeleyebilecekleri hiçbir şey yok. Söyleyecek çok şeyimiz var çünkü biz haklıyız.

RÖPORTAJIN DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Haber Ara