Pala, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 15 Temmuz gecesi arkadaşlarıyla Kuzguncuk'ta olduğunu anlatarak, Boğaziçi Köprüsü'nde askerlerin bulunduğunu duyunca bir darbe girişimi olabileceğini düşünmediklerini söyledi.
Darbelerin 3'ünü yaşayan biri olarak "Hayır bu bir darbe olamaz, bu kadar ahmaklık, hainlik bu ülkeye yakışmaz" dediğini aktaran Pala, "PKK dolayısıyla bir anarşi hadisesi var zannettim. Zaman ilerleyip de gerçekler ortaya çıkmaya başladığında uzun süre kendime gelemedim. Bu kadar hainlik, bu kadar ihanet içerisinde olmak, hele de bunu İslam'ın o tebessüm eden çehresini temsil ettiğini ortaya sürerek yapmanın ne derece kötü bir şey olduğunun şoku üzerimdeydi." diye konuştu.
Halk sokağa çıkmaya başladığında Kuzguncuk'tan Beylerbeyi'ne yürüdüğünü ifade eden Pala, astsubay okulunun önünde silahlı bir erin "Amca geri dön" demesi üzerine "Evladım ben emekli subayım, bu nedir bana izah et" diye sorduğunu anlattı.
Sonra silah sesleri gelmeye başlayınca darbe olduğuna inandığını belirten Pala, birkaç asker daha gelince evine döndüğünü dile getirdi.
İskender Pala, evinde uçak ve bomba seslerini duyunca 12 Eylül'ü hatırladığını söyleyerek, şunları aktardı:
"İlk şehit haberini aldığımda, bunun çok zalimce, haince ve alçakça olduğunu düşündüm. Kendi milletine, kendi annesine, babasına insan nasıl silah doğrultur? Her evden bir asker vardır, her evde bir şehit vardır. Kendisi için şehit olmuş insanların hatırasına saygısızlık gösterecek şekilde, kendi milletine namlu çeviren insanın alçaklığını kelimeler ifade edemez."
Darbe girişiminin başarılı olabileceği endişesi yaşadığını dile getiren Pala, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı televizyonda görünce rahatladığını kaydetti.
- "Boğaziçi Şehitleri Köprüsü'nden geçerken Fatiha okumalıyız"
İskender Pala, daha önceki darbelerde ilk önce baştakilerin alındığına şahit olduğunu anlatarak, şu düşüncelerini paylaştı:
"Cumhurbaşkanımızı ekranda görünce, 'Bu darbe, sadece bir ihanet şebekesinin yapmaya çalıştığı bir ihanetten ibaret kalır.' umuduna kapıldım. Ben hiç bir dönemde halkın bu derece birbirine kenetlendiğini görmedim. Son günlerde yaptığım görev dolayısıyla da muhtaç olduğumuz bir şeyin gerçekleştiğini gördüm; kenetlenme. Bu da büyük bir umut oldu benim için. Evet şehitlerimiz var ama, asil milletin, asil kanında, bu şerefli kenetlenmeyi gördük. O kenetlenme, Boğaziçi Şehitler Köprüsü'den her geçişimizde bir Fatiha okuma borcu bıraktı bize.
Farklı siyasi görüşlerdeki insanlar, darbe girişimi sırasında vatan için bir arada mücadele verdi. Halkın bu kadar güzel kenetlenmiş olması, bende özellikle Gezi sürecinden sonra kültür sanat dünyasında ortaya çıkan ayrışmaların buluşabileceği, birbirimize daha sıcak gülümseyebileceğimiz ve kol kola girebileceğimiz umudunu verdi."
Prof. Dr. İskender Pala, başarısız darbe girişimi sonrası kültür sanat dünyasından insanlarla görüştüğü bilgisini vererek, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Herkes benimle aynı kanaatte. Her şerden bir hayır çıkarabilirsek, bu ülkenin bu darbe girişiminden çıkarılabilecek yegane hayrı, ülkenin artık daha hayırlı bir geleceği olmasıdır. Çok şükür en ücra köşedeki ferdinden, en tepedeki yöneticisine kadar bu ülkede herkes elhamdülillah, bu hainlerin Türkiye'de oynamak istedikleri oyunların, dışarıya bağlı birtakım emellerin tutmayacağını gördü ve inandı."
Şehitlere Allah'tan rahmet dileyen Pala, Türkiye'nin bir daha darbe kelimesini anmaması için Allah'a dua ettiğini dile getirdi.
- "Bu kadar ihanet içinde olacaklarını kestiremezdim"
Pala, kendisi hakkında sosyal medyada FETÖ ile ilişkisi olduğuna dair iddialar bulunduğuna değinerek, şu açıklamayı yaptı:
"Ben 17-25 Aralık sürecinde cemaat ile yol yürünemeyeceğini anladım ve yollarımı ayırdım. Hatta, 'Cemaat özür dilemelidir' diye manşet olan bir haberimden dolayı cemaat bütün kanalları ile üzerime hücum etti. Ben bunları yaşamış, ceremesini zaten o zaman çekmişim. Eğer onlarla yol yürünebileceğine inandığım dönemlere hayıflanmam gerekirse, geriye dönelik hayıflanmam gereken çok yıl var. Evet bir zamanlar Zaman gazetesinde kültür sanat yazıları yazdım. Herkes gibi ben de çocuklarımı onların okuluna gönderdim. Ama o zaman bunların böyle olabileceğini, bu kadar ihanet içerisinde olabileceklerini hiç kestiremezdim."
Çocuklarının da okullarda eğitim almasına rağmen FETÖ'cüler gibi düşünmediğinin altını çizen Pala, "Bu bu süreci kirleten birileri benim adımı anmış. Benim sosyal medyam yok, Twitter nedir bilmem. Herhangi bir şekilde bir gazetede köşe yazarı da değilim şu anda. Ama cevap verebilme hakkım olsaydı da cevap verir miydim, hayır vermezdim. Çünkü pespaye şeyler bunlar, alçakça şeyler." dedi.
Pala, kendisine iftirada bulunanlara daha önce kanuni haklarını kullandığına ve açtığı davaları kazandığına vurgu yaparak, bu süreçte de aynı şekilde hareket edeceğini ifade etti.
FETÖ mensuplarının dayatmacı olduğu yorumunu yapan Pala, "Hiç bir insanın dayatma içerisinde bir hayat yaşamaması gerektiğine inanıyorum. Darbeleri kaç kere tecrübe etmiş birisi olarak da böyle pespaye şeyleri muhatap alıp, adlarını bile anmam. Dolayısıyla 'Yel kayadan ne aparır?' diye bir söz var. Ben de 'Üfürük kayadan ne aparır?' diyorum." şeklinde konuştu.
- "FETÖ'nün kökü kazınmalı"
Pala, halkın darbeye direnmesinden gurur duyduğunu belirterek, şunları söyledi:
"Evet, darbe başarısız oldu ama FETÖ'nün kökü kazınmalı. Her şekilde kim cezasını görecekse görmeli ve nasıl önüne geçilecekse geçilmeli. Elbette kurunun yanında yaşı yakmadan çünkü böyle savrulma dönemlerinde birileri kendine yer açmak için, birileri eski hesapları görmek için, birileri de birtakım menfaatler uğruna başkalarını karalayabilir. Ben Türk milletinin hakkaniyetine inanan birisiyim. Bunlar temizlenecektir, temizlenmelidir."
FETÖ'nün temizlenme sürecinde herkese vazife düştüğünü söyleyen Pala, "Bir de insanlar bu süreçte 'Kim nerede hangi görüntüyü verdi?' sorusundan ziyade, 'Ben şu anda ülkem için ne yapabilirim, ülkem benden ne bekliyor?' diye düşünmeli." düşüncesini paylaştı.
İskender Pala, bir yazar olarak kendi üzerine düşeni yapmak için harekete geçtiğini belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Ben de kendime diyorum ki, 'Bu ülke, böyle bir dönemde, yetiştirdiği, ekmeğini yedirip suyunu içirdiği bir yazardan ne bekler?' Bana göre iyi bir eser, iyi bir tekst bekler. Hemen harekete geçtim ve 'Haşhaşiler' üzerinden, bu darbe girişimini değerlendirecek bir tiyatro metni üzerinde harıl harıl çalışıyorum."
