Kütükçü,, havaların iyice ısındığı bu ayların, sürüngenlerin çiftleşme dönemi olduğunu belirterek, bu nedenle etrafta daha fazla görülmelerinin normal olduğunu aktardı.
Yılanların, soğukkanlı oldukları için günün sıcak saatlerinde serin yer ararken evlerin alt katlarına ve araç altlarına girebildiklerini ifade eden Kütükçü, kemirgen ve yuvalardaki kuş yavruları ile beslenmeye çalıştıklarını dile getirdi.
Kütükçü, yerleşim yerlerine yakın yerlerde görülen yılanların, çoğunun zehirsiz ve kemirgenlerle beslenen türler olduğuna işaret ederek, kalabalık şekilde görülenlerin ise su yılanları olduğunu vurguladı.
Yılanların da her tür gibi doğa sisteminde görevleri bulunduğunun altını çizen Kütükçü, şu değerlendirmede bulundu:
"Kenelerin neden olduğu Kırım Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığı, Doğu Karadeniz'de ve İç Anadolu'da çok görülüyor. Bu hastalığa yol açan kenelerin ara konağı da fare ve sıçan gibi küçük kemirgenler. Bunların nüfusunu kontrol eden de büyük oranda kemirgenle beslenen yılanlar. Yılanların popülasyonu azaldığı zaman kemirgenler artıyor. Keneler çiftlik hayvanlarına, onlardan da insana geçiyor. Haziran, temmuz aylarında erişkin kenelerin çoğalması, kemirgen nüfusunun yoğunluğu ile alakalı. Her gördüğümüz yılanı korkumuzdan öldürmeye çalışırsak bu örnekte de olduğu gibi zoonoz hastalıkların önünü açmış oluruz."
"Gündüz aktif olan yılanların çoğu zehirsiz"
Veteriner Hekim Ahmet Emre Kütükçü, özellikle gündüz aktif olan yılanların çoğunun zehirsiz olduğuna ve çok zorlamadıkça da insanı ısırmayacağına dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Bizler daha dikkatli olmalıyız. Taşı kaldırırken, otları biçerken yılan olabileceğini düşünüp panik olmamamız gerekiyor. Depo, ardiye gibi özellikle evlerin alt katlarındaki bölümlerde olmalarını istemiyorsak buralarda kemirgen kontrolüne gidilebilir. Kapı ve pencerelere sineklik takılabilir. Eğer yılan gören kişi, nasıl davranması ya da türüne ilişkin bilgi almak istiyorsa, WWF-Türkiye Yaban Hayatı İlk Yardım Hattı'na ulaşmak için 0850 2030993 numarayı arayabilirler. Biz kendilerine yardımcı olmaya çalışırız. Eğer yılan eve, kapalı alana girmişse de kendileri müdahale etmeden Doğa Koruma ve Milli Parklar ile itfaiyeyi arayarak yardım isteyebilirler."
Yılanları, mutlaka öldürülmesi gereken canlılar olarak görmenin yanlış olduğunu vurgulayan Kütükçü, şunları kaydetti:
"Yılanlar hem hastalık taşıma riski hem de tarımsal üretime zarar veren kemirgenleri ortadan kaldırma noktasında önemli canlılardır. Hayvanların dönemsel hareketlerini vatandaşlarımız çoğalma olarak algılayabiliyor ya da ilk görme anındaki panikle boyutlarının büyüklüğünden bahsedebiliyorlar. Yılan sokma vakası yaşandığında da yankısı büyük olabiliyor, halbuki her yıl sığır saldırısı sonucu yüzlerce insan ölüyor ya da arı sokması sonucu da insanlar ölebiliyor. Burada bilinmesi gereken en önemli şey, arazide çalışan kişilerin, yanlarında böcek, arı ya da yılan sokmalarına karşı antialerjik ilaç bulundurmaları gerektiğidir. Eğer yoksa da böyle bir durum yaşandığı takdirde hastanelerde panzehir bulunuyor, hemen bir sağlık kuruluşuna müracaat etmeliler."