Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Nihan Arslan, "Krizler, doğal afetler, salgınlar bizi iyilikte buluşturuyor. Toplum olarak bu tarz krizleri fırsata çevirebiliyoruz. Empatinin yanında diğerkamlık düzeyimizi de ölçüyoruz." ifadesini kullandı.
Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi'nden yapılan açıklamada tüm dünyaya yayılan yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının dayanışma ve yardımlaşmanın önemini yeniden gündeme getirdiği belirtildi.
Açıklamada görüşlerine yer verilen Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü öğretim üyesi Arslan, kişilerin "Başkalarının yararını da kendi yararımız kadar gözetiyor muyuz?” sorusunu kendilerine yöneltmesi gerektiğine dikkati çekti.
Arslan, bu zamanlarda yardımlaşmanın yaşamın anlamını bulmaya yardımcı olacağını belirterek, şunları kaydetti:
"Empatinin yanında diğerkamlık düzeyimizi de ölçüyoruz. Viktor Frankl'a göre yaşamdan ne beklediğimizin bir önemi yoktur, asıl önemli olan yaşamın bizden ne beklediğidir. Bu bağlamda sorumluluk almak, üstümüze düşen görevleri yerine getirmek bize yaşam doyumu sağlar. Toplumdan uzaklaşarak mutlu olamayız. Evde kalarak da bir şeyler yapabiliriz. Bu maddi yardım da olabilir, manevi yardım da. Aslında bu zorlu süreç bize birçok kazanım olarak dönebilir."
"Yaşlılarımız eksikliğimizi hissetmemeli"
Yaşlı insanların aile üyeleriyle ve akranlarıyla diğer insanlara oranla daha fazla birlikte olmak istediğini belirten Arslan, bu nedenle Kovid-19 salgını sürecinde özellikle yaşlılarla ilişkilerin yeniden düzenlenmesi gerektiğinin altını çizdi.
Nihan Arslan, "Yaşlılarımız ilk etapta eve kapanmak istemedi, çünkü akranlarıyla buluşmak, aile üyelerini görmek istemek yani sosyal destek almak onlar için çok önemli. Onlara bir şekilde alışmış oldukları sosyal desteği sağlamalıyız. İhtiyaçlarını karşılamak, hal hatır sormak, her gün telefonla aramak gibi. Bizim eksikliğimizi hissetmemeleri lazım. İşte bu noktada empati devreye giriyor. Aslında bir sınavdan geçiyoruz. Salgın süreci bizim insani ilişkilerimizi, özellikle yaşlılara yönelik ilişkilerimizi gözden geçirmemiz adına önemli bir fırsat." değerlendirmesinde bulundu.
"Ülkece bir derdimiz var"
İnsanların zor zamanlarda birbirlerine daha çok ihtiyaç duyduğunu, sahip olduklarının kıymetini anladığını belirten Arslan, doğal afet ve salgın gibi durumların insanları iyilikte buluşturduğunu aktardı.
Arslan, komşuluk ve yardımlaşmanın ülke kültüründe çok önemli değerler olduğunu vurgulayarak, "Bugün düşündüğümüz şey kendimiz, sevdiklerimiz ve toplumumuzun sağlığı. Sadece kendi sorunumuzu değil toplumun sorununu da kendimize dert ediyoruz. Çünkü başkaları için de endişe duyuyoruz. Üç hafta önce kendimiz ya da yakın çevremizle ilgili dertlerimiz vardı belki ama şimdi ülkece bir derdimiz var." ifadelerini kullandı.
Toplum olarak insani değerlerin yaşatılması noktasında Türkiye'nin iyi bir konumda olduğuna da işaret eden Arslan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"İnsanlar Kovid-19'a yakalanmaktan çok eğer taşıyıcıysam, başka insanlara bulaştırırsam endişesi içinde. Vicdan ön planda, aslında evde kal çağrısına uyulmasının en büyük sebebi de bu. Ülkemizde hemen sosyal destek grupları oluşturuldu. Bu konuda sağlık personelimiz, polis, jandarma gibi bazı kurum ve kuruluşlar üstün gayret sergiliyor. Hatta medyada bunlarla ilgili içimizi ısıtacak videolar izliyoruz. Topyekün bir mücadele görüyoruz gerçekten. Türkiye diğerkamlık konusunda sınav veriyor."