İşte o yazı:
Türkiye bir haftadır devam eden orman yangınlarını söndürebilmek için seferber.
Özellikle Marmaris, Milas,Bodrum ve Manavgat'taki ormanlık alanlarda yaşanan yangınlar bu ilçeleri dumana boğarken tüm ülkeyi de yasa boğmuş vaziyette.
Yangının çıkış/çıkarılışına dair somut veriler toplanmaya devam ediyor.
Her ne sebeple olursa olsun ortada vahim bir tablo var.
Bu tablo karşısında iktidarından muhalefetine tüm siyasetin elbirliği etmesi kaçınılmaz.
Keza ülkenin dört bir yanından gönderilen yardım malzemeleri ve kurtarma araçları milletin ne derece bir ve beraber olduğunun göstergesi.
Her ekonomik, sosyal ve kültürel olayda olduğu gibi işin içine siyaseti koyar ve o bakış açısıyla hareket ederseniz bir sonuca ulaşamazsınız. Siyasi rant elde etmek isteyenler olabileceği gibi siyaseti yücelterek toz pembe tablolar çizmeye çalışanlar da elbette olacaktır.
Türk halkının doğal afetler konusunda duyarlı olduğunu yaşadığımız daha önceki sel ve deprem felaketlerinde de gördük.
Bu felaketlerde her iki tarafın trollerinin sahte hesaplarla dezenformasyon yaptıklarına şahit olduk.
Ortadaki genel soruna odaklanmaktan ziyade menfaat gruplarının ve çıkarcı çevrelerin çirkin ithamlarına maruz kalmak istenen bir tablo değil ama her defasında millet olarak bu açmaza sürükleniyoruz.
Alevler söndürülmeden alevli tartışmalara kapı açmak doğru değil.
İktidarı pohpohlayarak ortada birşey yokmuş gibi davranmak akıl karı değil
Siyasi rant elde ederim hissiyle yayınlarda bulunmak etik değil
Türk toplumunun bir ve bareber olması adına gerek yerel gerekse ulusal basının da elini vicdanına koyarak rasyonel ve etik hissiyatla yayınlarını sürdürmesi önemli.
Devletin yangınlara ne derece müdahale edebildiğini,kurtarmada yeterli hareket edilip edilemediğini, önlemlerin neden alınamadığını...elbette tartışacağız.
Ama bunu yaparken rasyonel ölçü ve makul tavırlarla sürdürmek zorundayız. Muhalefetin sorumlu yaklaşımı bu olmalı.
Olayların örtülmemesi, sorumluların gereken hesabı verebiliyor olması, incelemelerin tamamlanarak sorumlu politik çıkarımların ortaya konabilmesi de iktidarın ana görevidir...
"Ormanına, suyuna, bayırına ölürüm Türkiyem! " diyenler alevlerin yükselişine sessiz kalmamalı
"Biz bu memleketi kurda kuşa teslim edemeyiz" haykırışında bulunanlar canlıların telef olmasına göz yummamalı
"Bu memleket bizim, gidecek yerimiz yok" naralarını yükseltenler seslerini daha da yükseltmeliler...
Not: Bu analiz, yazarın kendi görüşlerini kapsar. TIMETURK, yazarların kişisel fikirlerine saygı çerçevesinde yazıları sansürsüz bir şekilde yayınlar.
