30 Mart Toprak Günü'nden doğması nedeniyle "Filistin" ismi verilen kadın, Han Yunus'taki evinin İsrail saldırıları sonucu yıkılması nedeniyle çocuklarıyla beraber Nasır Hastanesi'ne sığındı.
Hadra şöyle konuştu:
"Ateş yakıp ekmek pişirmek için hastanedeki ağaçları kesiyoruz. Ateşkes sırasında ağaçlarımı sulamaya gittim, kuruyan ağaçlar için ağladım."
Ebu Haddura evinde en çok neyi özlediği sorusuna, "Her şeyini özledim. Çatısını, ekip biçtiğim araziyi özledim. Bahçemde, avokado, mango ekerdim. Evimin çatısında da yetiştirdiğim bitkiler vardı." şeklinde cevap verdi.
"İnsanın bir bitkiye, ağaca su verip de onun gözünün önünde kendi evlatları gibi büyüdüğü görünce mutlu olduğunu" anlatan Ebu Haddura, "İnsani ara verildiğinde ilk işim gidip ağaçlarımı sulamak oldu. Kuruyanların ise arkasından ağladım." dedi.
Terk ettiği evini kendisinin yaptığını, arazisini ektiğini aktaran Ebu Haddura, "Yaşadığımız bu yer bizim değil. Bu hayat bizim hayatımız değil." diyerek gözyaşı döktü.