Sivil toplum kuruluşları, Tunus'ta Nahda Hareketi Lideri ve eski Meclis Başkanı Raşid el-Gannuşi'nin tutuklanmasını Tunus'un İstahbul Başkonsolosluğu önünde basın açıklaması ile protesto etti.
17 Nisan'da 100 civarında polis ile evine baskın yapılarak gözaltına alınan ve 48 saatlik gözaltı süresi dolan Raşid el-Gannuşi tutuklanarak cezaevine konuldu. 81 yaşındaki Gannuşi'nin nerede tutulduğu gözaltı süresi boyunca ailesi ve avukatlarına bildirilmedi.
Cezaevinde bulunan Gannuşi'nin çeşitli sağlık problemleri yaşadığına dair iddialar bulunuyor.
Gannuşi'nin bir konuşmasında iç savaşı kışkırttığı iddiası ile tutuklanması Türkiye'de de geniş kesimlerce tepkiyle karşılandı. Mazlum-Der, Özgür-Der, Hukukçular Derneği ve Yeryüzü Avukatları Derneği öncülüğündeki sivil toplum kuruluşları Gannuşi'nin serbest bırakılması için Tunus'un İstanbul Başkonsolosluğu önünde basın açıklaması düzenledi.
“Kays Said, yönetimi diktatörlüğe çevirdi”
Basın açıklamasının öncesinde konuşan Mazlum-Der Başkanı Kaya Kartal, Tunus yönetiminin diktatöryal bir tutum içinde olduğunu belirtti. Kartal, “Raşid el-Gannuşi'nin tutuklanmasını ve Nahda Hareketi'ne yönelik kısıtlamaları kınadığımızı belirtmek üzere bugün buradayız” dedi.
Özgür Der Başkanı Rıdvan Kaya ise, Tunus'un emperyalizmin de baskıları ile eski diktatörlük sürecine geri döndüğünü ifade etti. Kaya, “Kays Said cumhurbaşkanı seçilmeden önce özgürlük ve adalet vaadinde bulunmuştu. Ama iktidara geldikten sonra yönetimi diktatörlüğe geri çevirdi. Temmuz 2021'de meclisi askıya aldı ve hükümeti feshetti. Şubat 2022'de yüksek yargı konseyini feshetti. Haziran 2022'de yargıçların tümünü ihraç etme yetkisini elinde topladı ve son olarak Raşid el-Gannuşi haksız bir biçimde tutuklandı” ifadelerini kullandı.
“Uluslararası kurumlar ve devletler gerekli adımları atmalı”
Yeryüzü Avukatları Derneği Üyesi Enes Kafadar, dernek olarak Tunus adli makamlarının söz konusu hukuksuz tutuklamayı sonlandırarak, adaletin tesisi konusunda gerekli adımları atmasını beklediklerini belirtti. Kafadar, “Söz konusu hukuksuz muamelelerin, tüm siyasi muhalifleri susturmak adına sistematik bir şekilde uygulanmasından endişe etmekteyiz. Uluslararası kurum, kuruluş ve devletleri söz konusu hukuksuz uygulamanın sona ermesi için gerekli adımları atmaya davet ediyoruz” diye konuştu.
“Gannuşi'ye yönelik ağır bir karalama kampanyası yürütüldü”
Yapılan konuşmaların ardından Özgür-Der Üyesi Ramazan İleri tarafından basın açıklaması yapıldı. Açıklamada, Gannuşi'nin 17 Nisan'da gözaltına alındığı ve Nahda Hareketi'nin ofislerinin kapatıldığı hatırlatılarak, “Tunus'taki değişimin sembol isimlerinden olan ve yıllarca sürgün hayatı yaşayan Gannuşi, diktatörlük düzeninin son bulması ile Tunus'a dönmüş ve yapılan seçimlerde liderliğini yaptığı Nahda Hareketi zafer kazanmıştı. Seçim zaferi sonrasında medya ve siyaset eliyle Gannuşi'ye yönelik ağır bir iftira ve karalama kampanyası başlatılmış, siyasi çıkar peşinde koşmadığını her tavrıyla ortaya koyan Gannuşi partisinin iktidardan çekilmesini sağlamış ve yönetimi Tunus'un tüm kesimleriyle paylaşmaktan çekinmemiştir. Sonrasında mevcut Cumhurbaşkanı Kays Said'in cumhurbaşkanlığı sürecini de destekleyen Nahda Hareketi gelinen aşamada bizzat Said tarafından hedef tahtasına oturtulmuştur.” denildi.
“Tunus'ta muhaliflere yönelik baskılar arttı”
Açıklamada, Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in 2021 yılında anayasal yetkisini hukuka aykırı olarak kullanarak hükümeti feshedip meclisi kapatma kararı aldığı, meclisi orduya kuşattırarak meclis çalışmalarını engellediği ve fiili darbe yaparak yönetime el koyduğu hatırlatıldı. Açıklama şöyle devam etti: “O tarihten itibaren Tunus'ta muhaliflere yönelik baskılar yoğunlaşmış, siyasi partilerin çalışmaları kısıtlanmış, örgütlenme hakkı ortadan kaldırılmış, halkın iradesi engellenmiştir. Tunus'ta gerçekleşen bu darbe ürünü uygulamalar, toplumsal barış açısından ciddi riskler barındırmaktadır. Tunus halkının 24 yıllık bir diktatörlük düzenini devirmesinden sonra dönüp dolaşıp aynı noktaya gelinmesi kabul edilemez bir gerilemedir.”
“Gannuşi'ye özgürlük, Nahda'ya özgürlük”
Açıklamanın son kısmında ise şu ifadelere yer verildi: “Entelektüel birikimi, uzlaşmacılığı ve fedakarlıklarıyla öne çıkan Gannuşi'nin suçlu muamelesi görmesi, bunca emeğine, üstlendiği görevlere, yıllarca sürgün yaşamasına rağmen iftar sofrasında gözaltına alınması, haksız muamelelere tabi tutulması dünya çapında kınanması gereken bir vefasızlık örneğidir.
Nahda Hareketinin tüm ofislerinin kapatılmasına ve faaliyetlerinin yasaklanmasına yönelik kararları; Gannuşi'ye, Nahda Hareketine ve diğer yöneticilerine reva görülen hukuk dışı uygulamaları; yaşanan keyfi göz altıları kınıyoruz. Bu hukuksuzluğa karşı dünya çapında bütün duyarlı kişi ve kurumları çaba göstermeye davet ediyoruz. Gannuşi'ye özgürlük, Nahda'ya özgürlük.”