Türkiye dün Muğla'nın Bodrum ilçesinden internete düşen bir fotoğrafla sarsıldı. Bir anda sosyal medyada en çok konuşulan konu haline gelen bu fotoğraf, Yunanistan'a geçmek için bindikleri botun batması sonucu hayatını kaybeden ve cesedi kıyıya vuran minik çocuğa aitti.
16 Suriyeli göçmenin bindiği bot uluslarası sularda battı. Göçmenlerin cesetleri Muğla'nın Bodrum ilçesinde sahile vurdu. Sahile vuran cesetler arasında bir çocuğun sahile vurmuş minik cesedi herkesin adeta yüreğini yaktı.
Savaş sebebiyle ülkelerinden kaçan ve daha güvenli bir gelecek kurmabilmek için bir çok tehlikeyi göze alarak Avupa ülkelerine geçmeye çalışan Suriyeli mültecilerle ilgili farkındalık oluşturmak isteyen STK'lar 3 Eylül saat 19:00'da Taksim Tünelden Galatasaray Lisesi önüne yürüyecek ve basın açıklaması yapacaklar.
İHH, Uluslararası Mülteci Hakları Derneği ve STK'ların katılacağı basın toplantısında mültecilerin içinde bulunduğu ağır koşullar ve Uluslararası kuruluşlarının ve kamuoyunun iç savaşa sessiz kalmaları ele alınacak.
Basın açıklamasının tam metni şöyle;
DÜNYAYI UYANMAYA DAVET EDİYORUZ!
Biz susarken milyonlarca insanın evi, toprakları işgal ediliyor. Mülteci doğuran coğrafyalarda uygarlık dediğimiz vahşi yaratığın sömürgeleri devam ediyor. Daha çok para, daha çok petrol, daha çok toprak için daha çok insan ölüyor artık. Kıyılarımıza insan bedenleri vurmaya başladığı halde hala bu gidişe bir dur demeyecek miyiz?
Dünyada bugüne dek görülmeyen şekilde 55 milyondan fazla mülteci var. Her biri yarın Akdeniz'de görebileceğimiz yeni bir katliamın potansiyel mağduru. Her biri, Avrupa'nın gözü doymaz kan emiciliğinin yaşanmaz kıldığı coğrafyaların insanları. Her biri, ölüm kokan topraklarını yaşayabilme umuduyla terk eden kardeşlerimiz. Her biri, çocuğunu yaşatabilmek için onu ölüme sürüklemek zorunda kalan denizlerimizin yeni hayaletleri. Bu çocukların ahı Avrupa'nın sahtekârlığını kahretmeyecek mi sanıyorsunuz?
Afrika'yı iliklerine kadar yeni-sömürgeci bir anlayışla sömürmeye devam eden, savaş bölgelerine yüksek karlı silah satışlarını sürdüren, insan ticaretinden elde edilen karın kendi ülkelerindeki bankalarda depolandığı, bir ahtapot gibi dünyanın soluk borusuna çöreklenmiş Avrupa hangi yüzle insan haklarından bahsedecek artık? Uluslararası hukukun koruması altındaki mültecileri sınırlarından içeriye almamak, kendi ürettikleri savaşların kucağına geri göndermek için milyonlar harcayan, sınırlarına duvarlar ören Avrupa ikiyüzlü politikaları ile her gün daha çok kardeşimizin kıyılara vurmasına sebep oluyor. Mültecilerin katili Avrupa'dır, bunu daha yüksek bir sesle haykırmayacak mıyız?
Sadece Akdeniz değil, Arakan, Patani, Türkistan, Ortadoğu insanlığımızın mezarlığı olan coğrafyalardır. Sadece toplu yahut trajik ölümlerle hatırladığımız mülteciler her gün, her an biz duysak da duymasak da, vahşice katledilip öldürülüyorlar. Onları Avrupa'nın “tatlı yüzü” öldürüyor, pis politikaları öldürüyor. Hala bu yaşananlara kaza mı diyeceğiz?
İzlanda halkı bu yüzkarası dünyamızın bizi umutlandıran örneğidir. 300 bin nüfuslu İzlanda'da 12 bin aile Suriyeli mültecileri ağırlamaya hazır olduklarını ilan etti. Bu sivil inisiyatif Avrupa devletlerinin kara politikalarına bir meydan okumadır. Kendi ürettikleri kaosla yüzleşemeyen korkak Avrupa liderlerini utandırması gereken bir karşı duruştur. Kıyılarımıza insan kardeşlerimizin bedenleri vururken biz peki, daha fazla bekleyecek miyiz?
Tüm kamuoyunu bu kirli tezgahı bozmak için ses çıkarmaya davet ediyoruz; MÜLTECİLERİN KATİLİ AVRUPADIR!
ULUSLARARASI MÜLTECİ HAKLARI DERNEĞİ
