'Neredesiniz Zana, Türk, Dicle'

İşte Kelkitlioğlu'nun o yazısı...

Leyla Zana, Hatip Dicle, Ahmet Türk artık konuşma zamanı

Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en kıymetli projesi olan ‘çözüm süreci' rafa kalkacak diye içim daralıyor. İnanın, dün grup toplantısında ettiği lafları okurken, artık ‘beyaz Kürt' olduğundan şüphe etmediğim Selahattin Demirtaş'ın bu kardeşlik, birlik ve beraberlik sürecini heba etmesinden korkuyorum. Hâlâ noktanın konulmadığına eminim, hem de Demirtaş'a rağmen. Bu sürecin, devletle Kürt halkı arasında gönüllerde imzalanan bir mutabakat olduğunu düşünüyorum. Bunu yıpratmaya, yıkmaya Demirtaş ve gibilerinin gücünün yetmeyeceğine inanıyorum. 

Grup toplantısında ettiği lafların tamamının hedef saptırma, yalanlarla dolu olduğunu görüyorum. İddialarının hepsinin yalan olduğuna dair sayfalarca cevap verebilirim. Onun da zamanı gelecek. Ancak, bugün çok daha farklı bir konuyu, bir çağrıyı gündeme getirmek istiyorum. 

Bütün bunlar yaşanırken "Neredesiniz Leyla Zana, Ahmet Türk, Hatip Dicle" diye haykırasım geliyor. Yaşananları görmüyor musunuz? Çok büyük emek verdiğiniz ‘çözüm süreci'ni baltalamak için elinden geleni yapan eş başkana ‘dur' demeyecek misiniz? 

Kürt sosyolojisinin gerçek temsilcileri olarak gördüğüm bu isimlerin bugüne kadar yaptıklarını, imza attığı uygulamaları, açıklamalarını hatırlayınca, bölge halkının bu isimlere ne kadar ihtiyacı olduğu aklıma geliyor. Allanıp pullanıp sahneye sunulan bir proje olduğu çok net olan bu eş başkan mıdır Kürt sosyolojisinin temsilcisi? 

Bundan 13 yıl önce, yani AK Parti iktidarı öncesi, Doğu ve Güneydoğu insanının ne acı günler yaşadığını unuttunuz mu? Bu acıların son bulması için, bugün bu eşbaşkanın hedefe koyduğu Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yaptıklarını inkâr mı edeceksiniz? Siz değil miydiniz "Bu sorunu çözerse Erdoğan çözer" diyen? 

Bugün neler yaşandığını, nasıl bir oyun oynandığını sizden iyi kimse bilemez. Çünkü, ‘çözüm süreci'nin gerçek tarafı sizlersiniz. Bu sürecin Demirtaşlara, Yüksekdağlara bırakılacak kadar basit olmadığını siz daha iyi bilirsiniz. 
Artık olaya el koyma ve konuşma zamanı gelmedi mi?