Zaman Gazetesi yazarı şair Hilmi Yavuz, bugünkü "Medeniyetsiz ve felsefesiz bir İslâm mı?" başlıklı yazısında Türkiye'de siyaset ve entelektüel tartışma arasında sıkışmış İslam'ın olduğunu, İslam'ın medeniyet ve felsefeyle değerleştirileceğini söyledi. Yavuz, " Bir dini, hele İslâm gibi bir din-i mübîni, medeniyetsizleştirmek ve felsefesizleştirmek, ona yapılabilecek hakaretlerin en büyüğüdür. Üstelik bu, oryantalizmin ta kendisidir: Felsefesiz ve medeniyetsiz bir İslam!" dedi.
İşte Hilmi Yavuz'un yazısından bir bölüm:
Türkiye, Müslüman bir ülke. İktidarda İslamî hassasiyetleri olduğu bilinen bir siyasi parti var. Müslümanların bu kimliklerini özgürce yaşayabilmelerine ilişkin ultra-Kemalist engellerin tamamı tasfiye edilmiş durumda. Öyleyse?
Öyleyse, şu: Şimdi artık Müslümanların politik ve ekonomik anlamda aşmaları gereken herhangi bir meseleleri olmamak gerekir. Kamusal alanda bir nevi İslâmî restorasyon gerçekleşmiştir ve kazanılmış hakların geri alınması da söz konusu değildir. Öyleyse?
Öyleyse şu: Bundan sonra Müslümanların görevi, özellikle entelektüelleri vasıtasıyla, İslâm'ın inşa ettiği büyük ahlak, hukuk ve estetik medeniyetinin bugünün şartlarına göre nasıl yeniden üretilebileceğini, yani İslam'ın medeniyet tarafını öne çıkarmanın imkânlarını irdelemek olmalıdır.
Oysa, bu ülkede İslâm'a medeniyetin lüzumsuz olduğunu, ‘İslamî mücadelenin varacağı noktanın bir İslam medeniyeti olacağını ifade etme[nin] ne kadar iyi niyete dayalı olursa olsun, içinde bir yanlış barındırmaktan uzak' olmadığını, ‘çünkü İslamî ilkelerin savunulması[nın], bir medeniyet savunması ölçüsünde ele alınama[yacağını], bu takdirde İslam kaynaklarının bir medeniyet kurmayı öngördüğü[nün] iddia edilmiş ol[acağını]', dolayısıyla, ‘böyle bir iddia[nın] abes[le]' uğraşmak anlamına geleceğini savunanlar olduğu gibi, ‘doğru İslâm'ı entelektüeller ve filozoflar[ın] değil, İslâm âlimleri[nin] anla[dığını]' ve ‘dünyada entelektüeller ve filozoflar varsın olsunlar; ama Müslümanların olmazsa yakınmaları ve yetiştirmek için yola koyulmaları gereken rehberler[in], İslâm âlimleri' olduğunu öne sürenler de vardır.
İslam'ın medeniyete ve felsefeye ihtiyacı olmadığını öne sürmenin, eski deyişle mânâ ve medlûlü nedir? Şu: İslam'ın tamamiyle itikaddan ibaret bir dine ircâ edilmesi! Bin dört yüz yıldır edinilmiş büyük İslâmî entelektüel ve estetik müktesebatın bugünün insanı için herhangi bir mânâsı olmadığının itirafı!
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ!!!