Dolar

42,5077

Euro

49,5447

Altın

5.770,89

Bist

10.975,69

İslam önderleri artık müdahil olmalı

Yeni Şafak yazarı Faruk Beşer, köşe yazısında İslam ümmetinin yüz yıldır başsız olduğunu ifade etti ve Türkiye'nin başına örülmek istenilen çoraptan kurtarılmak için İslam devreye girmeli dedi.

11 Yıl Önce Güncellendi

2015-09-11 10:06:52

İslam önderleri artık müdahil olmalı

Cemaatelere, tarikatlara ve bunların hiç birini kabul etmeyen 'bağımsız ve de başsız müslümanlar'a seslenerek, ''Eğer ortak düşmana ortak tavır alamazlarsa yeniden varoluşlarını tamamlayamayacaklar ve mevcut varlıkları da tehlikeye girecek'' uyarısında bulundu.

Beşer'in yazısı şöyle;

Şüphe yok ki, İslam ümmeti ve özellikle de Türkiye müslümanları çok kötü bir bölünmüşlük yaşıyor. Birleme ve birleştirme/tevhit dini olan İslam bağlıları darmadağın, bölük pörçük. “Herkes kendi şakulüne göre amel ediyor”. Kimse kendi dışında hakikat tanımıyor. Sanki cemaatlerin ve tarikatların asıl fonksiyonu ayrıştırma, parçalama ve kapabildikleriyle beraber diğerlerinden hızla uzaklaşma. Biz öyle değiliz diyenler gerçekten öyle değillerse, onları saygıyla selamlıyoruz.

Aslında bu oluşumlara yön ve ayar verecek bir üst akıl ya da otorite bulunsaydı bu öbekleşmeler farklı tonlarıyla hakikati anlatan birer mektep olarak görülüp normal sayılabilirdi. müslümanlardan iki tâife kavga ettiğinde, Allah'ın emri gereği, araları bulunabilirdi.
Bu üst akıl dediğimiz şeyin en mütekâmil yapısı, bütünüyle İslam ümmetini temsil eden Hilafettir. Gövde olmadan baş olmayacağına göre ona daha epey mesafe var. Şimdi başka çareler aramak gerek.

Bugün kimin hakikati temsil ettiği, ya da kimde hakikat adına ne kadar bulunduğu belli değil. İslam ümmeti yüz yıldır başsız. Onun nereden yıkılacağını iyi bilen düşmanları önce başı kopardılar, şimdi de yeniden oluşmaması için bütün entrikaları çeviriyorlar.
Türkiye'nin başına büyük bir çorap örülmek istendiği açık. Bunun dıştan düşünülüyor olması doğal. Çünkü düşmansız bir varoluş mümkün değil. Hz. Âdem'den önce şeytan yaratıldı. Düşman zaten bunun için var. Ancak düşman içinizde ise o zaman işiniz zor. Belki de “asıl düşmanınız, iki kaşınızın arasındaki nefsinizdir” yani kendinizdir sözü buna işaret ediyor. (Bu söz hadisi şerif değildir.) Bu içimizdeki düşman o hale geldi ki, artık “atlısıyla yayasıyla” can havliyle saldırıyor. Kendileri için zararlı ve tehlikeli gördükleri kişilere, kurumlara ve mercilere insafsızca vuruyorlar. Kendi başına bir iş yapamayacağını bildiği için de dış düşmanlardan destek alıyor. Onlar da, işin tabiatı gereği bu fırsatı bekliyor. Bu içimizdeki düşman önce her şeyi bir yıkalım, sonra ne olursa olsun diyecek kadar sarhoş. Artık onlar için ne en büyük değer kabul edilen demokrasi ne halkın kanaati, hiçbir bir anlam ifade etmiyor. Düşman belden aşağı vurunca siz grekoromen yapamazsınız. Neler yapabilirsiniz onu tam bilmiyorum ama aklıma şöyle bir çözüm yolu geliyor:

Meselelerimizin halli için artık İslam devreye girmeli, inisiyatif almalı. Artık ne kimse bu ülkede İslam'ı yok sayabilir, ne de İslamsız bir hal çaresi bulunabilir. Müslümanlar da bir ölçüde rüştüne ulaştı. Cemaatler, tarikatlar ve bunların hiç birini kabul etmeyen bağımsız ve de başsız müslümanlar şu kadarını kabul etmek zorundalar: Eğer ortak düşmana ortak tavır alamazlarsa yeniden varoluşlarını tamamlayamayacaklar ve mevcut varlıkları da tehlikeye girecek.

Bilmelidirler ki, hiç birisi mutlak hakikati temsil etme durumunda değildir. Her bir cemaat hakikatin bir yönünü diğerinden daha iyi temsil ediyor olabilir. O halde her birinden bir temsilciyle oluşacak bir üst heyet kurmak zorundadırlar. Bu heyetteki temsilcilerin görevi ihtilaf noktaları değil ittifak noktaları aramak olmalıdır. İlk toplanmalarında, Allah'ın birliği ve Hz. Muhammed'in onun kulu ve rasulü olduğunda anlaşmaları yeterli. Ondan sonra bu ittifak noktalarını çoğaltarak devam ederler ve bugün Kürdüyle Türküyle herkesin başının belası haline gelmiş olan şeytan işi kavmiyetçilik ve terör konusunda da söyleyeceklerini söylerler. Bu insanlar zaten kavmiyetçiliği aşamayan bir İslam'ın İslam olmayacağını bilen insanlardır.

YAZISININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

müsafir 2
Muhterem Hocam; Bir ulema cemiyetinden bahsetmiştiniz. O cemiyet Türkiye'deki bütün cemaat liderlerini ve özellikle sarf ve nahvin içinde boğulup gerçeklerle yüzleşemeyen Kürt ulemasını acilen toplantıya davet edip ümmetin bir bölümünü oluşturan Türkiyeli Müslümanların sorunları müzakere edilmelidir. Daha da önemlisi Kürt ulemasının bir kısmının çok da iyi niyetli olmadığını yine bir Kürt Hoca efendiden dinlemiştim. onlar mutlaka PKK ve Kürt partisine tavır alma konusunda ikna edilmelidir.
murre yıldız
'İlk toplanmalarında, Allah'ın birliği ve .....' yeterlidir. İfadeniz Tevhid'i iyi anlatamamaktadır. Tevhid; Allah'ın şahsının birlenmesi değil, İlah olarak birlenmesidir. Mekkeli müşrikler Allah 'iki' dir dedikleri için müşrik olmadılar. Allah'la beraber başka ilahlar edindikleri için müşrik oldular. Doğal olarak birleşmemiz 'Allah bir' diyenlerle değil, 'Allah'tan başka hak ilah yok' diyenlerle olabilir. Vesselam
muhsin
İSRÂ 71-Yevme ned’û kulle unâsin bi imâmihim, fe men ûtiye kitâbehû bi yemînihî fe ulâike yakreûne kitâbehum ve lâ yuzlemûne fetîlâ(fetîlen). O gün bütün insanları, (Allah’ın tayin ettiği) imamları ile çağırırız. O zaman kitabı sağdan verilen kimseler, böylece kitaplarını okurlar. Ve (onlara) zerre kadar zulmedilmez (haksızlığa uğratılmaz).
SİNAN KARAKAŞ
'İNNEMEL MÜMİNUNE İHVETÜN FE ESLİHU BEYNE EHEVEYKÜM'AYETİ KERİMESİ BÖYLE BUYURUYOR.BİR ALLAH'IN KULU ALİM ÜLKEDEKİ YANGINI SÖNDÜRMEK İÇİN BİR GAYRET GÖSTERİYOR MU, YAZIK YAZIK HEM DE ÇOK YAZIK.ALİM OLMANIN SORUMLULUĞU VAR, 'HEL YESTEVİLLEZİNE YALEMUNE VELLEZİNE LA YALEMUN'AYETİ KERİMESİ BU SORUMLULUĞA İŞARET ETMİYOR MU. ALLAHIN KİTABINI RESULÜN SÜNNETİNİ HAKEM TAYİN ETMEDEN HİÇ BİR SORUN GERÇEK ANLAMDA FITRATIN EMRETTİĞİ ÖLÇÜDE ÇÖZÜMLENMEZ.SABIR DİYORUZ SABIR DİYORUZ SABIR DİYORUZ'FESBİR SEBREN CEMİLA'
Misafir
Hocama katiliyorum..hem de acilen..
muhsin
SECDE 24- Ve cealnâ minhum eimmeten yehdûne bi emrinâ lemmâ saberû ve kânû bi âyâtinâ yûkınûn(yûkınûne).Ve onlardan, emrimizle hidayete erdiren imamlar kıldık, sabır sahibi oldukları ve âyetlerimize (Hakk’ul yakîn seviyesinde) yakîn hasıl etmiş oldukları için.
muhsin
İnsanların dalalette kalmalarına; Onlara hidayet geldiğinde 'Allah bize insan resul mü gönderdi.'veya 'Bir beşer mi bizi hidayete erdirecek.' demelerinden başka bir şey mani olmadı.(İsra 94- Tegabun 6)

Yorum Yap

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
SON VİDEO HABER

Mezarlıktaki esrarengiz taş

Haber Ara