Namazdan sonra 33 defa Sübhânallah, 33 defa Elhamdülillah ve 33 defa Allahuekber dualarını okumaya da tesbih denir. Bunların ilki subhânallah olduğu için, hepsine birden bu isim verilmiştir.
Tesbih kelimesinin kökünden gelen ve Yüce Allah'ı tesbih eden, ululayan kelimeler Kur'an'da 100'e yakın yerde geçmektedir.
Yüce Allah Kur'an-ı Kerim'de, tesbihi zikirle berâber anmıştır: “Ey inananlar! Allah'ı çok zikredin (anın) ve O'nu sabah akşam tesbih edin” (el-Ahzab, 33/41, 42).
Bu ayette Yüce Allah, imân sahibi olan insanlardan hem Allah'ı zikretmelerini, hem de tesbihte bulunmalarını taleb etmiştir. Zikir ve tesbih, beraber işlenmiştir. Zaten tesbih, zikrin bir çeşididir. Zikir kelimesi, çeşitli tasavvufî kavramları kapsamaktadır. Bunlardan biri de tesbihtir. Bu ayette geçen tesbih için, alimlerin çeşitli açıklamaları vardır. Bazı alimler bunu, esas mânâsı olan Allah'ı her türlü noksanlıklardan berî kılma diye yorumlamışlardır. Bunu namaz ve dua mânâlarında kabul eden alimler de vardır.
Yine Kur'an'da, yerde ve gökte bulunan her şeyin Allah'ı tesbih ettiği haber verilmiştir: “Göklerde ve yerde bulunan her şey Allah'ı tesbih etmiştir. O, Aziz'dir, Hakîm'dir” (el-Hadîd, 57/1).
Bu ayet, Kur'an'da iki yerde daha olduğu gibi tekrar edilmiştir. (el-Haşr, 59/1; es-Saf, 61/1). Her üç yerde de sûrelerin ilk ayetidir.
“Yedi gök, arz ve bunların içinde bulunanlar, O'nu tesbih ederler. O'nu övgü ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur ama siz onların tesbihlerini anlamazsınız. O, Halîm'dir, çok bağışlayandır” (el-İsrâ, 17/44) .
Tesbih ile ilgili diğer bazı ayetlerin meâli şöyledir:
“Sen Rabb'ini hamd ile tesbih et (O'nu övecek sözlerle an, subhânallâhi velhamdulillâhi de) ve secde edenlerden ol” (el-Hicr, 15/98).
“Melekleri görürsün ki; arşın etrafını çevirmiş olarak Rabb'lerini övgü ile tesbih ederler, anarlar. (O gün) aralarında hak ile hükmedilmiş ve Hamd âlemlerin Rabb'ine mahsustur denmiştir” (ez-Zümer, 39/75).
“Rabb'inin yüce adını tesbih et (O'nun eksikliklerden uzak olduğunu an)” (el-A'lâ 87/1).
Hz. Muhammed (s.a.v) de, her hususta olduğu gibi tesbih konusunda da ümmetine tavsiyelerde bulunmuş, onlara örnek olmuştur. Tesbih hakkında söylediği bazı hadisler şöyledir:
“Dile hafif, mizanda ağır ve Rahman'a sevimli iki cümle (vardır): Allah'ı noksan sıfatlardan tenzih ve hamd ile tesbih ederim. Büyük olan Allah'ı tesbih ederim, O'nun şanı ne yücedir!”
“Mal sahipleri yüksek derecelere, sonsuz nimetlere erişip gittiler. Bizim gibi namaz kılıyor ve oruç tutuyorlar. Onların fazla malları var. İstedikleri zaman haccediyor ve umre yapıyorlar; cihad ediyor ve sadaka veriyorlar.” Bunun üzerine Hz. Muhammed (s.a.v):
“Ben size, sizi geçenlere erişebileceğiniz, sizden sonrakileri geride bırakacağınız ve sizin yaptığınızı yapandan başka hiçbir kimsenin sizden daha üstün olamayacağı bir şeyi öğreteyim mi?” diye buyurdu. Ashab:
“Evet, ey Allah'ın Rasûlü (öğretiniz)” dediler. Hz. Muhammed (s.a.v):
“Her namazın peşinden 33'er defa tesbih (sübhânallah) hamd (Elhamdülillah) ve tekbir (Allahuekber) okursunuz” buyurdu (Ebû Dâvud, İmâre, 20; Ahmed b. Hanbel, V, 196).
Yine Ebu Hureyre (ra.)'ın anlattığına göre, Hz. Muhammed (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
“Kim her namazın peşinden 33 defa Allah'ı tesbih eder, 33 defa Allah'a hamd eder ve 33 defa da Allah'ı tekbir eder, 100'ü tamamlamak için de “Lâ ilâhe illallahu vahdehu lâ şerike leh, lehülmülkü ve lehülhamd ve huve ala külli şeyin kadîr” derse, hata ve günahları deniz köpüğü kadar çok olsa bile bağışlanır.”
(Müslim)