HAK'tan yapılan yazılı açıklamada, küresel uygunluk değerlendirme pazarında Türkiye'nin de pay sahibi olabilmesi amacıyla kurulan ICAS'ın ağırlıklı olarak uluslararası alanda faaliyet gösteren bir belgelendirme kuruluşu olduğu bildirildi.
Azerbaycan ve Moldova'da da yurt dışı yapılanması bulunan kuruluşun, sistem ve ürün belgelendirmenin yanı sıra artık helal belgelendirme konusunda da onaylı olduğu kaydedildi.
Türkiye'de ve yurt dışında faaliyet gösteren uygunluk değerlendirme kuruluşlarının helal akreditasyon başvurularını, uluslararası kabul görmüş standartlar çerçevesinde işleme alıp değerlendiren HAK'ın tüm denetimlerden başarıyla geçen ICAS'ın kurumdan onay aldığı aktarılan açıklamada, "Bu onayla ICAS, uluslararası arenadaki büyüklüğü 6 milyar doları aşan helal belgelendirme pazarında artık çok daha güçlü ve güvenilir bir belgelendirme kuruluşu olarak varlık gösterecek." ifadesi kullanıldı.
TSE'nin ardından ikinci onayı ICAS aldı
Açıklamada, HAK'ın altyapı çalışmalarının tamamlanmasının ardından, akreditasyon başvurularını işleme almaya resmi olarak Ekim 2019'da başladığı anımsatılarak, bu tarihten itibaren HAK'a 10'u yurt dışında (Avusturya, Avustralya, Etiyopya, Sırbistan, Bulgaristan, Tayvan, İsviçre, Hindistan, Azerbaycan ve Yunanistan) ve 13'ü de yurt içinden olmak üzere toplam 23 belgelendirme kuruluşundan akreditasyon talebi geldiği bildirildi.
Açıklamada, ICAS'ın Türk Standardları Enstitüsünün (TSE) ardından HAK tarafından akredite edilen ikinci kuruluş olduğu vurgulandı.
HAK'a helal akreditasyonu için başvuran diğer 21 kuruluşun ise tüm denetimlerinin tamamlandığına işaret edilen açıklamada, şu ifadeler kullanıldı:
"Bu kuruluşlar, eksikliklerini gidermeleri ve gerek ulusal gerekse uluslararası standartlara göre belgelendirme yaptıklarını ispatlamaları halinde akredite edilecek. Akreditasyon, esas itibariyle güven olgusunu merkezine alan bir sistem. Yürütülmekte olan bir belgelendirme faaliyetinin ulusal mevzuata ve uluslararası düzeyde kabul görmüş standartlara uygun olarak yapılıp yapılmadığının doğrulanması ancak akreditasyon vasıtasıyla mümkün oluyor. Dolayısıyla akreditasyon süreci, 'denetim yapanların denetlenmesi' anlamına geliyor ve çok titiz yürütülmesi gereken, teknik boyutu yüksek ve karmaşık aşamalar içeriyor."
İhlallerin önüne geçilecek
HAK'ın temel görev alanı olan helal akreditasyonun amacının tüketicilerin kullanımına sunulacak nihai ürünlere "helal" belgesi veren belgelendirme kuruluşlarını denetlemek olduğuna işaret edilen açıklamada, böylece pazarda "sözde" belgelendirilmiş olarak yer alan ancak helal belgelendirme şartlarını sağlamadığı tespit edilen kimi belgelendirme ihlallerinin önüne geçilmesinin hedeflendiği bildirildi.
Açıklamada, tüketicilerin yanıltılmasına, maddi-manevi zarara uğratılmasına ve sağlık-güvenlik açısından riske atılmasına sebep olan bazı belgelendirme kuruluşlarının, akreditasyon sürecinde elenmesi ya da standartları sağlayarak güvenilir hale gelmesinin sağlanacağı belirtilerek, şunlar kaydedildi:
"Böylece artan güvenle, özellikle içinden geçtiğimiz Kovid-19 günlerinde önemi daha da anlaşılan temiz ve güvenilir gıdaya erişimi muhtemel kılan helal pazarına yönelik talep de yükselecek. Bu perspektifle HAK tarafından yürütülmekte olan helal akreditasyon süreçleri, birbirini besleyen ve teknik anlamda yoğun emek isteyen süreçler olup, denetime tabi olacak belgelendirme kuruluşlarının gerek sahada gerekse mevcut dokümantasyon sistemi üzerinde sıkı takibini şart koşmakta. Dolayısıyla HAK, helal akreditasyon belgesi veren kuruluşların yönetim yapısını, personel ve teknik altyapı yeterliliğini, belgelendirme faaliyetini ilgilendiren İslami kurallara olan hassasiyetini ve bunlar gibi pek çok gerekliliği göz önüne alarak titiz denetim süreçleri yürütüyor. Akreditasyon kavramının doğası gereği tüm bu süreçler, HAK'ı bugünden yarına sertifika veren bir kurum değil, yapılan belgelendirme faaliyetinin yeterliliğini tüm asgari şartları dikkate alarak denetleyen bir kamu otoritesi kılıyor. HAK, tüm çalışmalarını güven ve tüketicinin korunması esasları üzerine bina ediyor."
