Dolar

34,9500

Euro

36,7136

Altın

2.990,82

Bist

10.058,28

Bilim İnsanları uyardı! Ortalama yaşam süresi artışı yavaşlıyor

Bilim adamlarının son araştırmaları, yaşam beklentisinin artık hızla artmayacağını ve erkeklerin 84, kadınların ise 90 yılı geçemeyeceğini gösterdi. İyimser senaryoların aksine, ortalama yaşam süresinde yavaşlama yaşanıyor.

2 Ay Önce Güncellendi

2024-10-20 13:13:59

Bilim İnsanları uyardı! Ortalama yaşam süresi artışı yavaşlıyor

Bilim adamlarının son araştırmalarına göre, dünya genelinde ortalama yaşam süresi artış gösterse de bu artışın hızı yavaşlıyor. "Nature Aging" dergisinde yayınlanan çalışmaya göre, erkekler için yaşam beklentisi en fazla 84 yıl, kadınlar içinse 90 yılı geçemeyecek. Özellikle son yıllarda, yaşam beklentisindeki artışta belirgin bir yavaşlama eğilimi gözleniyor.

YAŞAM BEKLENTİSİNDE DÜŞÜŞ: ERKEKLER 84, KADINLAR 90 YILI GEÇEMEYECEK

Prof. S. Jay Olshansky'nin başını çektiği Illinois Üniversitesi ekibi tarafından yapılan araştırmada, 1990'lar ile 2019 yılları arasındaki ölüm verileri incelendi. Bu süreçte, Fransa, İtalya, Japonya, İsveç, Hong Kong ve Avustralya gibi uzun yaşam beklentisine sahip dokuz ülke araştırmaya dahil edildi. Veriler, bu ülkelerde yaşam süresinin ortalama 6,5 yıl arttığını ortaya koyarken, son on yılda bu artışın yavaşladığını da gösterdi. Özellikle Amerika Birleşik Devletleri'nde yaşam beklentisi 78,8 yıla gerilerken, Hong Kong 85 yıl ile en uzun yaşam beklentisine sahip ülkelerden biri oldu.

HONG KONG NEDEN FARKLI?

Prof. Olshansky, Hong Kong'daki yüksek yaşam süresi dinamiklerinin diğer ülkelere göre farklılık göstermesinin tam olarak bilinmediğini belirtti. Ancak bu durumun sağlık hizmetlerine daha iyi erişimle bağlantılı olabileceği düşünülüyor. Hong Kong'daki yaşam süresi artışı, yaşlanan toplumlarda sağlık hizmetlerinin erişilebilirliğinin önemini bir kez daha gündeme taşıdı.

ABD'DE YAŞAM BEKLENTİSİ NEDEN DÜŞÜYOR?

ABD'de yaşam süresinin düşüş eğilimi, özellikle opioid kullanımına bağlı artan ölüm oranlarına bağlanıyor. Ayrıca, tehlikeli bulaşıcı hastalıklara karşı geliştirilen aşılar ve tıbbi ilerlemelerde büyük bir duraklama yaşanması da bu düşüşü tetikliyor. Araştırmalar, tıbbi yeniliklerdeki durgunluğun, yaşam beklentisinde ciddi bir artışın önüne geçtiğini belirtiyor.

YAŞAM BEKLENTİSİ 100 YILA ULAŞACAK MI?

  1. yüzyılın başında doğan çocukların yüz yaşına kadar yaşayabileceğine dair yapılan iyimser tahminler, son analizler ışığında pek mümkün görünmüyor. Prof. Olshansky ve ekibinin tahminlerine göre, ortalama yaşam süresi erkekler için 84 yılı, kadınlar içinse 90 yılı geçemeyecek. Bilim insanları, biyolojik sınırlara yaklaşıldığını savunarak, insan ömrünün maksimum 115 yıl civarında olabileceğini belirtiyor.

POLONYA VE AVRUPA: YAŞAM BEKLENTİSİNDE FARKLAR

2023 yılında Polonya'da ortalama yaşam beklentisi erkeklerde 74,7 yıl, kadınlarda ise 82 yıl olarak kaydedildi. 2022'ye kıyasla yaşam süresi erkeklerde 1,3 yıl, kadınlarda ise 0,9 yıl artarken, Batı Avrupa ülkeleri ile olan fark hala devam ediyor. Polonya, 2023 yılında Avrupa'da yaşam beklentisi sıralamasında 28. sırada yer aldı. Batı Avrupa'ya kıyasla daha kısa olan yaşam süresi, Polonya'daki sağlık ve sosyal hizmetlere erişimdeki eksikliklerle ilişkilendiriliyor.

BİLİMSEL GÖRÜŞLER FARKLILIK GÖSTERİYOR

Bazı bilim insanları, yaşamın biyolojik sınırlarına ulaşıldığı tezini savunurken, diğer araştırmacılar bu görüşe katılmıyor. Glasgow Üniversitesi'nden Prof. Gerry McCartney, yaşam beklentisindeki artış oranındaki azalmayı, sosyal yardım ve tıbbi bakım erişiminin kötüleşmesine bağlıyor. Öte yandan, California Üniversitesi'nden Prof. Michael Rose, gelecekte yeni tedaviler ve ilaçlarla yaşam süresinin artırılabileceğini savunuyor. Ancak bunun gerçekleşmesi için önemli mali kaynaklara ihtiyaç duyulduğu belirtiliyor.

YAŞAM BEKLENTİSİNDE OLUMLU BİR BAKIŞ AÇISI

Prof. Olshansky, yaşam beklentisindeki artışın yavaşlamasında olumlu bir yön gördüğünü belirtti. İnsanlığın önceki yüzyıllara göre daha uzun yaşadığı gerçeğini kutlamak gerektiğini vurgulayan bilim insanı, bu durumun tıbbi ve toplumsal gelişmelerin bir sonucu olduğunu ifade etti.

Haber Ara