Tokgöz'e göre, ekonomideki sıkışıklığın temel sebeplerinden biri olan yüksek faiz ortamı, yatırımı baskılayan ve işletmeleri durağanlığa zorlayan bir faktör olarak öne çıkıyordu.
“Yüksek faiz, reel sektörü kıstırdı”
Basri Tokgöz, son iki yıldır uygulanan yüksek faiz politikasının özellikle ticaretle uğraşan işletmeleri zorladığını belirterek şunları söyledi:
“Faiz oranları yüzde 45 ve üzerine çıktığında artık bu, sadece bir para politikası aracı olmaktan çıkıp ticaretin önünde bir engele dönüşüyor. KOBİ'ler krediye ulaşamaz hale geldi, üretim maliyetleri finansmanla birlikte katlandı. Birçok girişimci, işini büyütmek şöyle dursun, elindekini korumak için büyük bir mücadele vermek zorunda kaldı.”
“Faiz düştükçe işletme sermayesi rahatlar”
Merkez Bankası'nın politika faizini yüzde 46'dan yüzde 43'e çekmesi ile birlikte hem kredi maliyetlerinde aşağı yönlü bir eğilim beklendiğini hem de nakit yönetiminin daha etkin yapılabileceğini ifade eden Tokgöz, faiz düşüşlerinin doğrudan işletme sermayesine olumlu etki edeceğini belirtti:
“Faizlerin düşmesi demek, paranın daha hareketli hale gelmesi demektir. İşletmelerin en temel sorunu, sermayenin devinimsizliğidir. Faiz yüksekken, yatırımcı parasını üretime değil, faize bağlamayı tercih eder. Bu, ekonominin geneline zarar verir. Ancak faiz düştüğünde para tekrar piyasaya akar; üretim, istihdam ve tedarik zincirleri canlanır.”
“Sıcak paranın dinamiği işletmeyle kurulur”
Tokgöz, daha önce yaptığı açıklamalarda da sıcak para yönetiminin doğru yapılmasının ticari başarının anahtarı olduğunu vurgulamıştı. Son gelişmelerle birlikte bu düşüncesini yineleyen Tokgöz, şu ifadeleri kullandı:
“Yüksek faiz döneminde girişimciler ellerindeki nakdi işletmeye aktaramadı, çünkü riske girmeden kazanç sağladıklarını düşündüler. Oysa bu kısa vadeli bir konfor alanıydı. Şimdi faizler düştükçe işletmeye yönelmek, tekrar büyüme odaklı düşünmek için uygun zemin oluşuyor. Ticaret risklidir ama bu risk yönetilebilir bir alandır. Bankadaki paranın faize bağlanmasındansa, çevrimi olan ve değer üreten alanlara yatırılması çok daha kalıcı faydalar sağlar.”
“2025'in ikinci yarısı yatırım için fırsat olabilir”
Ekonomideki dengelenme sürecinin hızlanabileceğini belirten Tokgöz, 2025'in ikinci yarısında yatırım iştahının artabileceğine dikkat çekti:
“Bugüne dek birçok yatırımcı bekle-gör politikasındaydı. Ancak faizlerin düşmeye başlaması, bu durağan yapıyı kıracaktır. Özellikle ticaretle ilgilenen girişimciler için bu dönem, stoklarını genişletmek, müşteri portföyünü büyütmek ve rekabet gücünü artırmak için yeni fırsatlar sunabilir.”
Son olarak yatırımcı ve girişimcilere bir uyarıda bulunan Tokgöz, finansal kararların anlık reflekslerle değil, nakit akışı, pazar yapısı ve risk faktörleri dikkate alınarak verilmesi gerektiğini söyledi.
Not: Bu açıklamalar yatırım tavsiyesi değildir.
Yorum Yap