Biz bu karanlığı iyi tanıyoruz. 27 Mayıs'tan, 12 Mart'tan, 12 Eylül'den, 28 Şubat'tan, 27 Nisan'dan, 7 Şubat'tan ve 17 - 25 Aralık girişiminden tanıyoruz.
Binlerce insanın sebebini dahi öğrenemeden fişlendiği Selam - Tevhid dosyasından biliyoruz.
Mısır'daki darbenin kötü bir taklidini gerçekleştirmeye çalışan, helikopterlerle halka ateş açan ve alçak uçuşlarla halkı sindirebileceğini zanneden bu köhne zihniyetin hiç yabancısı olmadık.
Fakat darbeciler, artık yabancısı oldukları yeni bir yüzle karşı karşıyalar. Kendisine darbe için kullanılan tankları askerin elinden almaya azmetmiş bu bu yeni yüzü görmeye alışsanız iyi olur. Silahınızı, tankınızı, uçağınızı ve darbenizi elinizden alacağız. Çünkü bu ülkeyi darbecilerin eline terk etmeyecek kadar çok seviyoruz.
Artık karşınızda bir bildiriyle evine sokabileceğiniz, tankları yürütüp istediğiniz şekli verebileceğiniz ve ne söyleseniz kabul ettirebildiğiniz iletişim yoksunu bir nesil yok. Birbirimizden de haberdarız sizden de. Siz kışlanıza dönene kadar biz evimize dönmeyeceğiz.
Kalemlerimizi darbeci bir karanlığın gölgesine esir etmektense gazeteciler olarak sokaklarda tam karşınızda duracağız.
Bugünden itibaren Türkiye'de yeni bir süreç başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, tehlikenin geçmediğini söylüyor. Başbakan Yıldırım, mesaisi biten bütün vatandaşları meydanlara sahip çıkmaya davet ediyor.
Belki de Türkiye tarihinde ilk kez bütün telefon operatörleri "Türkiye Cumhuriyeti Devleti" imzalı mesajları bütün abonelere gönderip direniş çağrısında bulunuyor.
Bütün bu çağrılar ortadayken Timetürk ailesi olarak yayınımızı meydanlardan yapacağız.
Dizüstü bilgisayarlarımız ve 4.5 G telefonlarımızla hem darbecilere karşı direneceğiz hem de haber alma hakkınızı sonuna kadar muhafaza edeceğiz.
Ancak teslim olmayacağız, geri adım atmayacağız ve kalemlerimizi esir almak isteyen karanlığa karşı özgürlük nöbetini tehlike geçinceye kadar bırakmayacağız.
Kısacası; biz direniyoruz. Okuyucularımızı da kendilerine ait olanı korumak için direnişe davet ediyoruz.