Soma davasında 7. oturum
Akhisar Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında, Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan davanın yedinci oturumu başladı.
10 Yıl Önce Güncellendi
2015-04-22 12:42:05
AA'da yer alan habere göre, Soma'daki maden faciasına ilişkin 8'i tutuklu 45 sanığın yargılandığı davada, tutuklu sanıklardan İsmail Adalı'nın avukatı Faruk Çalışkan, bilirkişi heyetinin raporunu olay yerine tam olarak gitmeden hazırladığını ve bunu da açık açık raporunda belirttiğini ifade ederek, "Bu rapor bilimsel bir rapor değil ancak kahinler, müneccimler raporu olur. Tahmin ceza hukuku ile bağdaşacak bir şey değildir" dedi.
Akhisar Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında, Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan davanın yedinci oturumuna, tutuklu sanıklar Soma Kömürleri AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan, genel müdür Ramazan Doğru, işletme müdürü Akın Çelik, mühendis Ertan Ersoy, teknik müdür İsmail Adalı, vardiya amirleri Yasin Kurnaz, Hilmi Kazık ve Mehmet Ali Günay Çelik ile tutuksuz 37 sanıktan 33'ü ve tarafların avukatları katıldı.
Mahkeme başkanı Aytaç Ballı, oturumun açılışında, müşteki olarak katılan madenci aileleri ile izleyicilere, sanık avukatlarının savunmalarının dinlenilmeye devam edileceğini, avukatların adil yargılamanın en önemli unsuru olduğunu belirterek, bu nedenle avukatların savunma yapması sırasında salondan müdahalede bulunulmaması, bunu yapanlar hakkında işlem yapılabileceği uyarısında bulundu.
Az sayıda madenci ailesinin katıldığı gözlenen oturumda daha sonra sanık avukatlarının müvekkillerine yöneltilen suçlamalara ilişkin savunmaları alınmaya devam edildi.
Tutuklu sanıklardan, iddianamede işletme müdür yardımcı ve teknik müdür olarak geçen İsmail Adalı'nın avukatı Faruk Çalışkan, yaptığı savunmada, 13 Mayıs 2014'ün tarihe kara bir gün olarak geçtiği, bu tarihin 301 insanın yaşamını yitirdiği ve birçok insanın hayatının değiştiği bir gün olduğunu söyledi.
Böylesi büyük bir olayda bütün ülke dinamiklerinin doğal olarak harekete geçtiğini ve doğal olarak soruşturmanın da bu dinamiklerle birlikte aynı hızda başladığını dile getiren Çalışkan, bu doğallık içinde aynı zamanda hukuk içinde hareket edilmesi gerektiğini ancak bunun olmadığını ifade etti.
Çalışkan, olayın aydınlatılmasında bilirkişi incelemesinin, olayın çok teknik bir olay olması nedeniyle büyük önem taşıdığını belirterek, bu nedenle bilirkişi incelemesi yapılırken taraflardan bağımsız bilimsel izlenmesi gerektiğini ancak bunun yapılmadığını ileri sürdü.
- "Bilirkişi raporu bir facia"
Bilirkişi heyetinin, ocakta olay yerine gitmeden raporunu hazırladığını ve bunu da açıkça raporunda belirtiğini ifade eden Çalışkan, şunları kaydetti:
"Bilirkişi, olay yerine gitmeden ve bunu da belirterek tahminde bulunmuştur. Bu rapor bilimsel bir rapor değil ancak kahinler, müneccimler raporu olur. Tahmin ceza hukuku ile bağdaşacak bir şey değildir. Olayın gerçek nedeninin ortaya çıkarılmasını ve sorumlularının şedit şekilde cezalandırılmalarını istiyoruz. Bunu bizden de fazla mağdur ailelerinin istediğini biliyoruz."
Çalışkan, dosyadaki bilirkişi raporunun "bir facia" olduğunu ileri sürerek, "Bu dosyada artık hukuka bakma zamanı geldi diye düşünüyorum" dedi.
Müvekkilinin iddianamede belirtildiği gibi "işletme müdür yardımcısı" bir unvanı ve sorumluluğu bulunmadığını da dile getiren Çalışkan, sadece üretimden sorumlu teknik müdür olduğunu ve üretim işinin tertibinden sorumlu olduğunu, kurumsal manada iş güvenliğiyle ilgili sorumluluğu bulunmadığını savundu.
İddianamede müvekkiline yöneltilen tüm suçlamaların ocakta aynı zamanda "işletme müdür yardımcısı olarak görev yaptığı" şüphesine dayandırıldığına dikkati çeken Çalışkan, iddianamede ayrıca kendilerinden hiçbir somut ispata dayanmayan suçlamalara karşı, "bunun böyle olmadığını" ispat etmek durumunda bırakıldıklarını iddia etti.
- Orhan Veli şiiriyle savunma
Tutuklu sanıklardan teknik nezaretçi Ertan Ersoy'un avukatı Mehmet Bekir Çolakoğlu, savunmasının başında Orhan Veli'nin "Kömür Karası" şiirinden "Siyah akar Zonguldak'ın deresi, Yüz karası değil, kömür karası, Böyle kazanılır ekmek parası" dizelerini okudu ve "Soma, Ermenek ve Zonguldak'ta yaşamlarını yitiren şehit madencilerin ruhları şad olsun" dedi.
Müvekkilinin teknik nezaretçi olarak çalıştığı ve bilirkişi raporunda izafe edilen suçlamalar gerekçe gösterilerek tutuklandığını hatırlatan Çolakoğlu, bilirkişinin 4 defa ocağa girmesine rağmen olayın çıktığı bölgeye gitmeden raporunu yazdığını, bu nedenle üzerilerinde vebal bulunduğunu savundu.
Çolakoğlu, müvekkilinin bilirkişi raporunda düzenli olarak işlemediği belirtilen teknik nezaretçi defterini, düzenli ve mevzuata uygun şekilde doldurduğunu iddia etti. Teknik nezaretçi defterinden, madende iş güvenliğini tehdit eden durumlar karşısında, o anlarda çalışmanın durdurulduğu, alınan tedbirler gibi bölümler okuyan Çolakoğlu, bilirkişi raporu ve iddianamede yazılanın aksine sensörler konusunda yapılan işlemlerin de hepsinin kayıt altında olduğunu, örnekler vererek ispat etmeye çalıştı.
- Olay günü sensörlerin durumu
Çolakoğlu, 13 Mayıs 2014 tarihli olay bölgesindeki 540 ve 543 nolu karbonmonoksit sensörlerine ait kayıtları da mahkeme heyetinin dikkatine sundu.
Kayıtlara bakıldığında olay saatine kadar her iki sensördeki değerlerin de sınır değer olan 50 PPM'in altında olduğunun görüldüğünü belirten Çolakoğlu, şunları kaydetti:
"Olay anından hemen önce, saat 15.10 civarında sensör değerleri birden 500 PPM üzerine çıkıyor. Bu da gösteriyor ki, madende olay öncesi bir yangın söz konusu değil. Görülüyor ki, şirkette yapılan her işlem ve her şey tek tek kayıt altında, bunlar ortaya çıkarılabilirdi. Gönül isterdi ki, bunları bilirkişi, cumhuriyet savcılığı ortaya koyup ona göre bir değerlendirme yapsaydı."
SON VİDEO HABER
Haber Ara