Çelik, ana muhalefet ve diğer siyasi partilerin yaptığı açıklamaların ağırlıklı olarak sosyal güvenlik sistemini ilgilendirdiğini anımsatarak şunları kaydetti:
''Doğrusu irkilmemek mümkün değil. Türkiye bu kadar deneyimleri ve bu kadar hadiseler yaşadıktan sonra sosyal güvenlik yasasından, sağlık açısından, sistemsizlikler açısından bu kadar badireler yaşadıktan sonra Türkiye 2015'te seçime giderken böyle siyasetçilerle karşı karşıya olması, böyle popülist yaklaşımlar içeresinde olan siyasetçilerle ve halen bu siyasetçilerin siyaset sahnesinde barınabilmeleri son derece anlamlıdır.
91'leri, 80'leri, 70'leri görmedik mi? Neler yaşanmadı ki sistemler açısından olaylara bakıldığı zaman. Sanki bunlar yaşanmamış gibi, hatta bunları yaşatanlar bizzat kendileri değillermiş gibi tekrar çıkıp bugün bir vaat siyasetiyle bir hayal peşine arkasından insanları koşturacaklarını zannedenlerin siyasette varolmaları aslında bir talihsizliktir. 11 milyon emekli var. Emeklinin maaşına göz dikmek gibi bir şey diye anlıyorum. Emekliye bir şey vermek olarak gerçekleşmesi hiç mümkün olmayan vaatlerdir. Emekliyi maaşa muhtaç edecek, maaş alamaz noktaya getirecek bir yaklaşım sergilenmesi 2015 Türkiye'sine yakışmıyor.''
''Tarih açısından en büyük yanlışı yapıyorlar''
Avrupa Parlamentosu'nun 1915 olaylarıyla ilgili kararını değerlendiren Çelik, ''AP'nin aldığı karar, bazı ülkelerin almaya çalıştığı ve 24 Nisan'a dönük olarak bazı devlet yetkililerinin yapmayı planladıkları açıklamalar karşısında bizim başımız dik, alnımız açıktır. Tarih açısından en büyük yanlışı yapıyorlar. Biz açtık arşivleri yüreğiniz yetiyorsa neyin ne olduğunu hep beraber açık şekilde görelim'' ifadelerini kullandı.
''Taksim ile ilgili takıntısı olanların dışında''
Hükümet olarak emeğin bayramı 1 Mayıs'ı tatil ettiklerini hatırlatan Çelik, şöyle konuştu: ''(İllaki bir yerde kutlayacağız) diyorlar. Neden? Dert sorun çıkarmak, amaç 1 Mayıs'ta işçinin sorunlarını konuşmaktır. En büyük meydanlarda konuşması gerekiyor işçilerin. Sorunlar nereden kaynaklanıyorsa, çözüm noktaları ile ilgili teklifler sunmaktır. Biz, '1 Mayıs şunları haykırdık, bunları hükumetin önüne koyuyoruz, bunlar emeğin talebidir' çıkıp bunları söylemeleri gerekirken, yer kavgasından dolayı esas konu o gün karmakarışık hale geliyor.
Türkiye'nin 81 kentinde 1 Mayıs emek bayramı olarak kutlanıyor. Taksim ile ilgili takıntısı olanların dışında.. Biz Taksim'de 1977'de olan o menfur saldırıyı da her zaman kınadık, kınıyoruz, Orayla ilgili bir anma o da yapılması gerekiyor. Heyetler ayrı ayrı mı gidecekler, tabiiki gidecekler, çiçek koyacaklar, konuşma yapacaklar. Eyvallah. Bunu da her zaman bu kapının da her zaman açık olması gerektiğini söyledik ama artık gösteri yürüyüş büyük mitinglerin yapılacağı her yerde belirlenmiş, o meydanlarda o seslerin yükselmesi gerekiyor. 1 Mayıs'ta tüm işçi ve emekçi kesiminden, amacımız emeğin lehine işçinin varolan çözülmesi gereken sorunlarının 1 Mayıs'ta 81 ilde haykırılmasıdır. Yoksa ideolojik anlamda ki çatışmaların işçiye bir faydası yoktur."
''Bu gayri ciddi bir şeydir''
Konuşmasının ardından bir gazetecinin ''CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun seçim vaatlerini gerçekçi buluyor musunuz?'' sorusuna Faruk Çelik, şu yanıtı verdi:
''Bu gayri ciddi bir şeydir. Bu emekli maaşlarının kesilmesi anlamına gelen bir yaklaşımdır. Karşılığı söyleniyor, karşılığı nerede. İki maaşı kim vermek istemez. Biz 100 lira verirken, bütçeye emekliye verdiğimiz 4 milyar, 4 katrilyon... Bunun karşılığını bulduk da veriyoruz. Siz diyorsunuz ki iki maaş. İki maaş da eşittir 1500'den aşağı olmayacağına göre 32 katrilyonu bulan bir rakamdan bahsediyorsunuz. Yalnız 2015 yılı içerisinde. Ben bulmadım onu ama vereceğim. Verirsiniz. AK Parti'nin hazırladığı 130 milyarlık bütçede, Hazine'de para var. Verirsiniz de ne olacak 2016? Bu kayığa binecek kimse yok. Bu kayık aynen kaçak göçmenleri taşıyan kayık gibi bir şey. Sonucu ne olduğunu herkes görüyor. Onun için hiçbir tarafı gerçek değil. Türkiye'de bir kesimi memnun etmek meselesi değil, o eski bir Türkiye, eski siyaset.''