Etyen Mahçupyan, muhalefete sert çıktı!
Etyen Mahçupyan, Savcı Mehmet Kiraz'ın rehin alındıktan sonra öldürülmesi olayında muhalefetin yaklaşımını eleştirdi...
11 Yıl Önce Güncellendi
2015-04-07 04:47:28
Akşam Gazetesi yazarı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Başdanışmanı Etyen Mahçupyan, "‘Beyaz’ hastalanma" başlıklı yazısında Savcı Kiraz'ın ölümüyle sonuçlanan olayda muhalefetin sergilemiş olduğu tutumu eleştirdi. Mahçupyan, meselenin iki boyutu olduğunu, adam öldürerek siyasi varlığını gören bir yapının varlığını; sözkonusu olayı kendi alanını açmak için meşrulaştıranlar olarak özetledi. Mahçupyan, olay karşısında AK Parti'nin tutumu karşısında muhalefetin beceriksiz olduğunu söyledi.
İşte Etyen Mahçupyan'ın yazısından bir bölüm:
Savcı Kiraz’ın bir terör eylemi sonucunda öldürülmesi ‘yeni Türkiye’ dizisine ara vermeyi gerektiriyor. En azından hâlâ eski Türkiye’de kalmak isteyenlerin varlığını gösterdiği ve ‘yeni’ olana ulaşmanın ne kadar güç olabileceğini hatırlattığı için. Meselenin iki boyutu var. Birincisi hâlâ siyaset uğruna adam öldürmeyi mubah sayan bir anlayışın varlığını sürdürmesi. İkincisi ise, söz konusu anlayışı meşrulaştırmaya çalışan, kendisini ‘aydınlanmış’ ve ‘medeni’ zanneden ama aslında kendi dar imtiyazlı alanını koruma uğruna insanlığı unutan hastalıklı bir laik kimliğin öne çıkması.
Son eylemin muhalefeti nasıl paralize ettiğini açık bir şekilde gördük. Basit bir insani tavrı bile sergilemekte zorlandılar. Kiraz’ın cenazesine gelemediler, utanç verici demeçler verdiler… Bugüne dek siyaseten yenilgi yaşamaktaydılar. Bu olayla birlikte insan olmanın gereğinin de altında kaldılar. Barış aradığını söyleyen bir partinin temsilcileri ise cinayete sahip çıkmaktan kaçınmadı, bu tutumu yadırgamadı… Bu tablo, hangi konuda nasıl bir tutuma ve olgunluk düzeyine sahip olursa olsun, on yıllar boyunca eline silah almamış olan Milli Görüş ve sonrasında AKP çizgisine tam bir tezat teşkil ediyor. Bu ülkenin en geniş topluluğu olmasına rağmen kamusal alanın dışında tutulmuş olan İslami kesimin barışçıl yapısı karşısında, azınlık olmasına karşın ülkeyi yönetme ve belirleme hakkının kendisinde olduğunu düşünen ideolojik ‘beyaz’ marjinalizmin giderek müptezelleşmesine tanık oluyoruz. Hayata ve kendisine mesafe alamayan, öteki ile birlikte yaşamaya rıza göstermekte zorlanan bir kimliksel şımarıklığın debelenme hali ile karşı karşıyayız.
Şimdi bütün bunların AKP’ye yaradığına dair bir iç tartışma yaşanıyor. Katilliği kabullenen ve içselleştiren iki kişi bir masum insanı öldürmüş, bunun önemi yok sanki… Katillerin de operasyon sonucu ölmesi onların masumla aynı seviyede ele alınmasına neden olabiliyor. Böyle bir tutumun AKP’ye yaramaması mümkün mü? Masumu yücelten bir bakışla cinayeti normalleştiren yaklaşımın kamu vicdanında ‘eşit’ olması mümkün mü? Belki böyle hayal etmemişlerdi ama Türkiye halkının ruh sağlığı ve sağduyusu bazılarının sandığından çok daha sağlam. AKP’nin oyunu artıran cinayet değil, sonrasında AKP’nin tutumu. Muhalefetin oylarını düşüren de aynı şekilde cinayet değil, sonrasında sergiledikleri yaklaşım. Provokasyonlar hiçbir zaman kendi başlarına toplumsal siyasi algıyı değiştirecek güce sahip değildir. Asıl etken siyasetin verdiği tepkidir. Eğer bu olayda muhalefet doğru tepki verebilseydi, bu ‘olay’ AKP’nin lehine işlev görmezdi. Ama muhalefet bu kadarını bile beceremedi… Dolayısıyla bu durumu akılla veya zekâyla açıklamaya çalışmak abes olur. Böylesine apaçık bir insanlık durumu karşısında bile dili insanileşemeyen bir siyaset tayfasının belki de siyasi genetiğine bakmak ve hastalanmanın nedenlerini orada aramak lazım.
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN AÇIKLAYINIZ!!!
SON VİDEO HABER
Haber Ara