Katolik-Protestan 30 yıl savaşlarından Şii-Sünni savaşına mı?
16. yüzyılda başlayan ve 17. yüzyılda da devam eden Hıristiyanlığın Avrupa kıtasındaki mezhep kavgalarının 1618-1648 yılları arasındaki safhasına 30 yıl savaşları dendi.
11 Yıl Önce Güncellendi
2015-03-24 09:01:39
OSMAN ATALAY | TİMETURK
Avrupa devletlerinin neredeyse tamamı bu savaşlara iştirak etti.
Avrupa’da 13 devletin karşı karşıya geldiği ve 30 yıl süren bu savaş, aslında Katolik ve Protestan savaşı olarak algılanmasına rağmen siyasi ve politik güçlerin çıkar savaşıyla birlikte daha da şiddetli bir hal almıştı.
Almanlar, nüfuslarının yüzde 60’ını kaybederken 200 yıl kendisini toparlayamadı.
Savaşla beraber gelen kıtlık ve salgın hastalıklarda ise milyonlarca insan öldü.
Savaş öncesi nüfusu 16 milyon olan Bohemya, Bredenburg, Pomeranya ve Rheinland bölgelerinin nüfusu 6 milyona düştü.
Savaşan devletlerin kiraladığı paralı askerlerin yaptığı yağmalama ve tecavüzler ise yüzyılın utanç verici bir olayı olarak tarihe geçti.
30 yıl savaşı, Avrupa’nın gördüğü son büyük din savaşı olarak tarihteki yerini alırken, geçmişin üzerine sünger çeken Avrupa bu kanlı iç çatışmalardan AB sürecine geçmiştir.
Ortadoğu coğrafyasında bugün yaşananlar ise bize Batı’daki 30 yıl savaşlarını hatırlatıyor.
400 yıl önce Batı’da Hıristiyanların yaşadığı mezhep savaşı adeta bugün Irak, Yemen, Suriye, Lübnan ve Bahreyn’de tekerrür ediyor.
Arap devrimleri bölgede yeni oluşumları beraberinde getirirken, yeni düşmanlıklar ve zorunlu ittifakları da su yüzüne çıkardı.
Mısır, Yemen, Libya, Tunus ve Suriye başta olmak üzere bölgede Müslüman Kardeşler’e karşı oluşturulan düşmanlık ve hiç beklenmeyen IŞİD vakası neticesinde oluşan yeni denklem bölgeyi mezhep savaşına doğru götürmektedir.
Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri, Müslüman Kardeşler’i öncelikli tehdit olarak görürken, bir anda İran’ın bölgedeki atraksiyonları ve Şii nüfuz alanlarındaki siyasi, askeri gücüyle karşı karşıya kaldılar.
İran’ın; Irak, Lübnan, Suriye,Yemen ve Bahreyn’de oluşturduğu stratejik ve siyasi hamleleri, Batı’nın IŞİD ile olan mücadelesi, İran’la mantıklı ve geçici stratejik ortaklık ilişkisine dönüştü.
İran’ın Suriye, Irak ve Yemen’de siyasi, askeri operasyonlarını ABD ve Batı görmezden gelirken, İran ve Hizbullah’ı terörizm tehdidi listesinden çıkartmış olması manidardır.
İran ve Rusya’nın Beşşar’ı askeri ve siyasi anlamda korumasını 2 yıl önce eleştiren ABD ve Batı koalisyonunun, bugün İran ile aynı çizgide buluşması ile Türkiye’yi iki yıl önce Neo-Osmanlı söylemlerinden dolayı hedef tahtasına koyanların bugün “Bağdat bizimdir. Çünkü İran-Irak coğrafyası ve kültürünün birbirinden ayrılması mümkün değildir” diyen İran’a karşı sessiz kalmalarının özel bir sebebi olmalıdır.
Burada bölgede Sünniliğin sembolü olan Türkiye ve Suudi Arabistan ile İran’ın karşı karşıya getirilmesi projesi uygulamaya konulmuş görülüyor.
IŞİD mücadelesi adı altında yürütülen savaşın evrileceği pozisyon, İran’ın Şii Hilali gücünün önü açılırken, Sünnilerin Ortadoğu’da siyaset ve iktidar sahnesinden sürekli dışlanması çatışmanın daha da büyüyeceğine işaret.
İran’ın Irak, Yemen ve Suriye’de operasyonlara açıkça destek veriyor olması Sünni dünyasında mezhepsel bir öfkeyi her geçen gün daha da derinleştirmektedir.
Irak Kürt yönetimi, Şii milislerin Tikrit operasyonunda yer almasının IŞİD’den daha büyük bir sorun olacağını açıklarken önemli bir gerçeğin altını çiziyor.
İran’ın Suriye politikası uzun yıllar İslam dünyasında eleştiriye maruz kalacaktır.
Arap Birliği ve İslam İşbirliği Teşkilatı üye ülkelerine karşın İran; Suriye’de ve Irak’ta tercihini ümmetçi değil, ulusal çıkarlarını önceleyen mezhepsel bir tarafgirlik algısı pozisyonunda kullanmıştır.
Ortadoğu’da da 1. Dünya Savaşı sırasında Sykes-Picot antlaşmasıyla İngiltere ve Fransa tarafından çizilen sınırlar darmadağın oldu.
Bugün Sünni ve Şii mezhep çatışmasıyla Müslümanların kendi akıttığı kanlar üzerinden yeni sınırlarını kendileri çiziyor.
Dün Hıristiyanların kendi aralarında 30 yıl süren mezhep çatışması bugün Ortadoğu’da Müslümanlar arasında cereyan ediyor.
Bunun müsebbibi Batı dersek sadece kendimizi kandırmış oluruz...
SON VİDEO HABER
Haber Ara