Vicdanlı, vefalı mümin genç aranıyor!
Vefa: “sevgi, sevgiyi sürdürme, dostluk bağlılığı, ahdinde sözünde durma, dostlukta sebat ve devamlılık” manalarını içeriyor.Lakin günümüzde“vefa” kelimesinin içi boş bir hal aldı.
11 Yıl Önce Güncellendi
2015-03-19 14:06:59
MUSTAFA SABRİ BEŞER | TİMETURK | [email protected] | @msbeser
Vefasızlık sosyal medyanın gücü ile köklerimize kadar kollarını salmış durumda. Mümin olsun olmasın, genç, hayatın her alanında vefalı olmak durumundadır.Bugün neredeyse bütün gençlik fikri ve içtimaî noktada elim bir bunalım içinde. Bu bunalım boşluklara doğru itiyor bizi ve işin içinden çıkılamayan sancılara dûçar oluyoruz. Özellikle imanlı gençlerimizin vefanın ne demek olduğunu idrak ederek kalplerini gözden geçirmeleri gerekiyor.
Aslında insanoğlu vefayı kendisini yaratandan öğreniyor ve görüyor. Bunun farkında mı? Maalesef değil.Biziyaratan, rızkımızı veren Allah vefa edilmesi gereken ilk mercidir. En çok isyan ettiğimiz hatta insanların yaptıklarımızdan dolayı bizlerden yüz çevirdiği devrede bile O bize yüz çevirmeden maddi manevi yardımlara aralıksız olarak devam ediyor. Yani kul vefayı Allah’tan öğreniyor… Vefa önce Yaratana olmalıdır ki insan kendi insani vasıflarını hayatında parlatabilsin…
Bu bağlamda O’na iman etmekle mükellef olduğumuz şeylerden biridir vefa…İman dairesine girmekle Rabbimizle bir sözleşme yaparak“İşittim, anladım, inandım ve itaat edeceğim. Şart ve koşullar ne olursa olsun sana verdiğim söze sadık kalacağım” anlaşmasıdır. Bu noktada kişi ahdine, anlaşmasına vefalı olmak ile esasında kulluğunun gereğini yerine getirmiş oluyor. Kişisel ve toplumsal hastalıklarımızdan biri haline gelen vefasızlığı bu pencereden değerlendirdiğimizde imanımızla yüzde yüz ilintili olduğunu görmekteyiz.
Toplumu oluşturan bağların zayıfladığını kültürel dokumuzdaki zafiyetlerin her geçen gün arttığıbu günlerde toplumsal verilere göz attığımızda bütün bakım evleri, yaşlı yurtları, kimsesiz evleri vb. tüm bu yerlerin hınca hınç dolmuş olduğunu görüyoruz. Bizim gibi köklerinde ataya, büyüğe hürmet, küçüğe şefkati esas almış bir milletin geldiği bu durumun sebebi nedir?..
Dini teşkil eden unsurları birbirinden ayırmanın modern anlamda sekülerleşmenin anlamsızlığı bu noktada karşımıza çıkmakta. Din bütün kaideleri ile birlikte ayrılmaz bir bütün. Bu bütünün parçalarından birinin eksik olması düşünülemez. Doğru söylemeyi, sözünde durmayı namaz gibi görmek durumunda olduğumuz gibi ahde vefa göstermeyi kulluğumuzun ayrılmaz bir parçası olarakkabul etmeliyiz. Kibri, haramlardan bir haram, gıybet ve dedikoduyu bizi batağa çeken bir adım olarak görmemiz gerekir. Tüm bunların kökeninde ise verilecek eğitimin doğru olması yatar. Bugün hala dönem dönem okullarda din eğitimi zorunlu olsun mu olmasın mı tartışmaları ile karşı karşıya kalıyoruz. Hadi diyelim ki din eğitimi vermedik peki ahlak eğitimi de mi verilmemelidir? diye sorsak…
Neden ahlak çünkü;insanca vasıflar ve doğrular değişmez. Burada hırsızlık, ırza tecavüz, adam yaralama, fuhuş vb. bir suç sayılırken, dünyanın diğer ucunda da suçtur. Bir varlığa yapılan hunharca davranış bu topraklarda suç olduğu kadar dünyanın herhangi bir yerinde de suçtur. Evrensel ve insani kavramlar üzerinden düşünüldüğünde hep aynı sonuç ortaya çıkar.
Tüm bu bakış açıları gençliğimizin elinden alınarak bir sistem içerisinde gençliğimiz heba ediliyor. Irza teşebbüsler, cana teşebbüsler ve bu teşebbüsleri yapan vicdansız, vefasız gençlik türüyor.
Bu ülkede gençlerimizin maruz kaldığı birçok acı olay yaşandı. Özgecan kardeşimizin elim trajedisini yaşadık. Yapılan hiçbir suç cezasız kalmaz kalmamalıdır. Suçlular cezasını çekmeli, lakin gerek sosyal medyada gerek basında ceza verilsin diye bağıranların, verelim dedikleri cezayı da tartışmak gerekir. Verilecek cezada hukuki olmalıdır! Dudak uçuklatacak cinsten ceza şekilleri duyduk insanlarımızın ağzından. Bu da bir toplumun şiddete ve adalete nasıl baktığının göstergesi olmuştur kanımca.
Berkin Elvan gibi genç bir kardeşimizi de kaybettik. Toplumun kalbine yangın düştü. Bu vakada Berkin’in anne ve babasına sormak isterdim “16 yaşında bir çocuğun o saatte evinde anne babasının dizinin dibinde olması gerekirken ne işi vardı o kargaşanın içinde?..” Anne ve babalar dikkatli ve disiplinli olmak zorundalar. Birey yetiştirmek, bu memlekete adam yetiştirmek öyle kolay bir iş değildir… Yaşanan her ne olursa olsun gencecik hayatlar söndü, hepimizin evladı ve kız kardeşi var…
Bu ülkede 28 Şubat, Gezi olayları ve benzeri vakalar da yaşandı. Şimdilerde ise üniversitelerimize yabancı eller gençler arasında nifak tohumları ekiyorlar. Bu milletin gençleri hangi inanış ve ideolojiden yana olursa olsun sırf bu bayrak altında birlikte yaşadıkları ve aynı tarihin sayfalarında boy gösterdikleri için birbirlerine vefa göstererek anlaşmanın kaynaşmanın bir yolunu bulmak zorundalar…
Vicdanda bilinç ve eminlik, güvenilirlik ve iman olmalı ki yüreğimizde vefa olsun. İnsan vefanın ne olduğunu bilmezse neye vefa göstereceğini bilemez…Vefaise dört ana madde ile şekilleniyor. Allah’a karşı vefa,Peygamber’e karşı vefa, İnsanlara karşı olan vefa,Milletimizeve Devletimize karşı olan vefa.
Vefa duygusu ile güvenilirliğimiz artar, ailemiz huzur içerisinde olur. Milletin şan ve şerefi artar. Devlet kendi tebaasına karşı güvenini tazeler. İnsani ilişkilerimiz pekişir.Vefa duygusu olmaz ise böyle bir toplumda da gençler birbirlerine karşı şüpheli, öfkeli yabancı, devletini ve milletini tanımayan fotoğrafın poz vereni olurlar.
Müslüman gibi görünen ama yaşamı, tarzı, kimliği ile Müslüman demeye bin şahit isteyen kitleler var artık. Zengin, gösterişli, israf eden, öteki… Mümin olmanın zor olduğu günlerde elimizde samimiyetimiz vardı. Zor günlerdi belki ama yokluk günlerinde yüreğimiz dipdiri, omurgamız daha bir sağlamdı… Müslümanlar ciddî anlamda savrulmuş ve kimlik bunalımına girmişlerdir. Özellikle biz gençler…
Hülasayı kelam;
Tüm bunlardan sonra hiç mi iyi şeyler olmuyor diye de düşünebilirsiniz lâkin bozulmanın şiddeti o kadar fazla ki bunlara odaklanıp kendimizi kandırmaktan korkuyorum.En azından aslımıza, özümüze bizi biz yapan değerlerimize vefalı olmak gerektiğini düşünüyorum. Elimizde kalanları iyi savunamaz isek öyle sanıyorum savunmamız gereken hiç bir şeyimiz kalmayacak.
Efendimizin sözü en güzel şekilde ifade etmiş fazla söze hacet yok.
“Allah vefalı olunmasını sever. Öyle ise, onu devam ettirin.”
SON VİDEO HABER
Haber Ara