'Derin devlet ile hesaplaşma' koca bir yalandı'
“AKP ile cemaat ilişkisi ne zaman başladı? Mehmet Baransu’nun tutuklanması ile ilgili ne düşünüyor? Cemaatteki en samimi isim kim?” Ahmet Hakan Ahmet Şık’a sordu, Şık cevap verdi.
11 Yıl Önce Güncellendi
2015-03-11 14:23:55
AK Parti–Cemaat ilişkisi nasıl başladı?
AHMET ŞIK: AKP ile Cemaat, aslında yüzde yüz örtüşen yapılar değildi. 2002 ile 2007 arasında AKP’nin Cemaat’le kurduğu ilişki zayıf bir ilişkiydi. Kerhen bir ilişkiydi. Sıkı fıkı ilişki, 2007 ile 2012 arası ilişkidir. Yani Ergenekon’la başladı sıkı fıkı ilişki.
*
Ergenekon için ilk adım kimden geldi?
AHMET ŞIK: Özden Örnek’e ait olan günlüklerde şöyle bir Tayyip Erdoğan portresiçiziliyor: Tıpkı geçmişteki başbakanlar gibi askeri, hükümetin doğal ortağı kabuleden ve “İstediğiniz her şeyi yaparım” noktasında bir başbakan… Ama bu askere
yetmedi. Bunu nereden anladık? Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı’na aday olma sürecinde anladık. Gül’ün eşinin başörtülü olmasına gösterilen tepkiden anladık, Büyükanıt’ın muhtırasından anladık. İşte bu durum Tayyip Erdoğan’a şunu öğretti:
Ben ne yaparsam yapayım iktidar elimden gidecek ve benden öncekilerin başına gelen benim de başıma gelecek.
Cemaat tam da bu noktada mı devreye girmiş oldu?
AHMET ŞIK: Evet… Cemaat, bürokrasideki gücüne dayanarak önceden hazırlığını ve planını yaptığı Ergenekon operasyonunun başlatılmasını teklif etti Erdoğan’a. “Bizim bürokrasideki gücümüz, sizin de siyasi desteğinizle bunları alt edebiliriz” dedi.
Erdoğan da buna onay verdi. Çünkü onay vermeseydi, hem demokrasi kesintiye uğrayacak hem de Erdoğan elindeki iktidar imkânını kaçırmış olacaktı.
*
Sizin tezinize göre Erdoğan, iktidarını korumak adına Ergenekon sürecine destek verdi. Peki Cemaat’in çıkarı neydi?
AHMET ŞIK: İktidarın olanaklarından faydalanmak… Cemaat, devletin tüm kılcal damarlarına nüfuz etmek isteyen bir yapı… Hükümetlerin geçici olduğunu, kalıcı olanın devlet olduğunu biliyorlar.
Desteği ne zaman çektiniz?
AHMET ŞIK: Yargılama sürecinde tüm avukatlar, bütün sanıklar, “Bize komplokuruldu” diyorlar ve komployu kuran gücün adını Cemaat olarak tarif edensavunmalar yapıyorlardı. Benim de bu konuda kuşkularım vardı. Hanefi Avcı’nınkitabını okuyunca kuşku bulutları dağıldı benim için. O kitap bana bir çerçeve çizdi.
Nasıl bir çerçeve? Yaklaşımınızda ne değişti?
AHMET ŞIK: Ergenekon’u şöyle tanımlamaya başladım: Bu operasyon, kontrgerillaartıkları ile bazı güç odaklarını siyaset sahnesinden temizleyen, bunların yerine yeniderin aktörlerin önünü açan bir operasyondur. Derin devlet duracak,aktörleri değişecekti. Bunu fark ettim.
Ergenekon süreci kamuoyuna “demokratikleşme süreci” ve “derin devletle hesaplaşma süreci” olarak anlatıldı. Bu yalan mıydı yani?
AHMET ŞIK: Bu koca bir yalandı. İllüzyondu. Ergenekon soruşturmalarının hiçbirinde2002’den öncesine inilmedi. Sadece AKP ve Cemaat’i hedefine koymuş bir anlayışı yargılamaya kalktılar. AKP ve Cemaat, kendilerine yönelik tehdidi ortadan kaldırmakve böylece kendi totaliterizmlerini yerleştirmeyi hedeflediler. Bunu yaparken de sahte delillere başvurdular.
‘Ergenekon’da ya da Balyoz’da sanık olan herkes için suçsuzdur’ diyebilir misiniz?
AHMET ŞIK: Ben hiçbir zaman “Ergenekon’da suçlanan herkes masumdur” demedim.
“Her şey doğrudur ve hepsi suçludur” da demedim. Bana göre Ergenekon’da suçlularile suçsuzlar birbirlerine karıştırıldı. Gerçek belgelerin arasına sahteleri ve tahrif edilmiş olanları da konuldu. Bu bir takım siyasi hesaplar için özellikle yapıldı.
Böylece Türkiye’nin kirli geçmişiyle yüzleşme fırsatı elden kaçtı.
AHMET ALTAN’IN KULLANIŞLILIĞI BİTTİ AMA…
Mehmet Baransu tutuklandığında Ahmet Altan, Cumhuriyet’te bir yazı yazdı. “Taraf’ta
yaptığımız haberlerin hepsi doğruydu… Baransu’yu bırakın, benimle uğraşın” dedi. Bu
konuda ne diyorsunuz?
AHMET ŞIK: Cemaat’in medyası vardı. AKP’nin de medyası vardı. Ama buna rağmen Taraf gazetesi çıktı. Neden? Çünkü her iki medya da kendi cenahına sesleniyordu.
İkisinin dışında kalan alana hitap edecek bir yayına olan ihtiyaç nedeniyle Taraf çıktı.Ahmet Altan gibi kimsenin itiraz etmeyeceği itibarlı bir insan da gazetenin başına geçti.
*
Ahmet Altan’ın itibarından mı yararlanıldı?
AHMET ŞIK: Ergenekon sürecindeki kumpaslara gözlerini ve kulaklarını kapatanlardan kimileri kendileri için “kullanışlı aptal” tabirini kullanıyor. Aslında bu tanıma en uygun isim Ahmet Altan. Kullanışlı, çünkü adının ağırlığı ve itibarı
kullanıldı. Aptallığı ise tezgâh bütün açıklığıyla ortaya çıktığı halde tezgâhı görmeye yanaşmamasında.
*
Ahmet Altan’ın Cumhuriyet’teki yazısını okuduğunuzda ne düşündünüz?
AHMET ŞIK: Kullanışlılık dönemi bitmiş, aptallık baki kalmış diye düşündüm.
*
Ahmet Altan sizce Ergenekon sürecindeki tezgâhı neden fark edemiyor?
AHMET ŞIK: Türk medyasının bence en temel iki sorunu var: Bir: Korkunç cehalet,dosya çalışmamak, araştırmamak, okumamak… İki: Adı kendinden büyük hale gelmiş bir takım insanların, uğraştıkları alanın öznesi olmaya çalışması…
‘İMAMIN ORDUSU’ KİTABI VE ‘DOKUNAN YANAR’ ÇIKIŞI”
İmamın Ordusu” adında bir kitap yazmaya ne zaman karar verdiniz?
AHMET ŞIK: Emniyet teşkilatında bir şeyler oluyordu. Bazı önemli polislere komplolar kuruluyor ve o polisler tasfiye ediliyordu. Tasfiye olanların yerine “Cemaatçi” olarak bilinenler geliyordu. Ergenekon soruşturması da yeni gelenler üzerinden yürüyordu. Ben işte bu durumu anlamak ve anlatmak için kitap çalışmasına başladım.
Siz gözaltına alındığınızda kitap hangi aşamadaydı?
AHMET ŞIK: Taslak halindeydi.
Ergenekon operasyonunun size kadar ulaşacağını, gözaltına alınacağınızı düşünüyor muydunuz?
AHMET ŞIK: Bazı arkadaşlarım “Seni alacaklar” dediler. Ben de onlara “Bu düzende beni de alabilirler ama beni Ergenekon’dan alırlarsa kafalarına kurşun sıkarlar” dedim. Çünkü benim siyasal olarak durduğum yer netti. Ben “Ergenekon” adını verdikleri zihniyetle mücadele eden biriydim.
*
Ama öyle olmadı. Geldiler ve sizi gözaltına aldılar.
AHMET ŞIK: Evet, geldiler. Tutuklamak üzere geldiler.
*
Siz de tam bu sırada o meşhur çıkışı yaptınız: “Dokunan yanar.”
AHMET ŞIK: Kitap üzerine çalışıyordum. Bulguları görüyordum… Bir gün kitap çalışması yaparken eşim Yonca’ya “Bunlara kim dokunmuşsa yanmış” demiştim.
Gözaltına götürülürken geldi aklıma o cümle… Uzatılan mikrofonlara “Dokunan yanar” dedim.
MAĞDURİYETTEN DESTAN ÇIKARMAK FITRATIMA AYKIRI
AHMET Şık “Mağduriyetinden destan çıkarıyor” eleştirilerine şu cevabı verdi:
*
– 13 ay özgürlüğümden mahrum edildim, ailem mağdur edildi falan… Cezaevinde insanlar ölmüşken, içerideyken yakınlarını kaybedenler olmuşken, 5 yılını içeride geçiren ve hâlâ benzer saçmalıklarla tutuklu olanlar varken benim bu 13 aylık mağduriyetten bir destan çıkarmam mizacıma ters, fıtratıma aykırı.
SON VİDEO HABER
Haber Ara