'Hakan Fidan olağanüstü bir iş başardı'
Eski MİT Müsteşarı Hakan Fidan'la özdeşleştirilen İngiltere Başbakanı'nın sağ kolu Jonathan Powell Öcalan'dan görüntülü mesaj talebini değerlendirdi.
11 Yıl Önce Güncellendi
2015-03-09 13:33:48
İngiltere’yi Kuzey İrlanda sorununun çözümüne taşıyan, Başbakan Tony Blair'in kara kutusu ve müzakerelerdeki sağ kolu Jonathan Powell, çözüm sürecine ilişkin kritik açıklamalar yaptı ve Abdullah Öcalan ile görüntülü görüşmenin bir 'taviz' anlamına gelmeyeceğini ifade etti.
"TÜRKİYE BU SEFER BARIŞA ULAŞACAK"
Uluslararası arabuluculuk kuruluşu Inter Mediate'ın başında bulunan ve misyonu itibariyle eski MİT Müsteşarı Hakan Fidan'la özdeşleştirilen ve Türk hükümetinden isimlerle gayriresmi görüşmeler yapan Powell Hürriyet gazetesinden Cansu Çamlıbel verdiği röportajda Kürt sorunu ve çözüm sürecine ilişkin önemli değerlendirmeler ve analizlerde bulundu. Powell, çözüm sürecinde Türkiye’yi bekleyen kritik aşamalarla ilgili önemli ipuçları verdiği açıklamalarında, "Ben sizin Türkiye’de bu sefer barışa ulaşacağınıza inanıyorum. Ama insanların sabırlı olması gerekiyor. Herkes hemen bugün çözüm olsun, hemen ödül gelsin istiyor. Ama bu süreç uzun olacak, hazırlıklı olun." diyerek çözüm sürecinin uzun soluklu bir maraton olacağına vurgu yaptı.
"ÖCALAN’IN GÖRÜNTÜLÜ MESAJI TAVİZ OLMAZ"
Çamlıbel'in "Türk hükümetinin, 21 Mart’taki Nevruz mesajını Öcalan’ın kendisinin okuduğu bir video üzerinden yayınlayıp yayınlamama konusunu değerlendirdiğini biliyoruz. Bu yapılırsa Türk devleti çok büyük bir taviz vermiş mi olur?" sorusuna cevaben, Powell, 'Bunun bir taviz olmadığını düşündüğünü' şu sözlerle ifade etti.:
Hayır, bunun çok büyük bir taviz olduğunu düşünmüyorum. Bir terörist grupla barış yapmaya çalışıyorsanız, onları artık canavarlaştırmaktan vazgeçeceğiniz bir dizi aşama sizi bekliyor. Onların beraber yaşanacak, beraber çalışılacak insanlar olduğunu göstermek için harekete geçmeniz gerekecek. Martin McGuinness ve Gerry Adams’ın görüntüleri İngiliz televizyonlarında gösterilirdi ama konuşmaları kesilirdi. Saçma sapan ve tam tersi sonuçlar doğuran bir yasaktı. Sonuçta bu yasağı kaldırdık ve normal insanlar gibi röportajlar vermeye başladılar. Toplum içinde rehabilite olmalarını ve sizinle uzlaşma içinde yaşamalarını istiyorsanız onları terörist olarak yaftalamaktan vazgeçmeniz şart. Hakaret saydıkları tanımlamalara ve canavarlaştıran retoriğe son vermeniz gerekiyor.
İşte o röportajdan çarpıcı kesitler:
HÜKÜMET VE HDP'NİN 28 ŞUBAT MUTABAKATI
Artık tampon bölgeye geçtiniz (no man’s land). Resmen siyasi müzakerelere başlamanın kıyısındasınız. Sanıyorum o mutabakattaki 10 madde PKK ’nın kongresinde tartışıldıktan sonra müzakereye başlayacaksınız. Ben umutluyum. Bana kalırsa o zor köprüden geçtiniz. İnsanlar genelde barışın bir olayla gerçekleşmesini, bir gün birdenbire gelmesini ister. Ama bu iş tam olarak böyle olmuyor. Tarafları birbirini öldürme noktasından birlikte barış için vaatlerde bulunabilme noktasına getirmeniz gerekiyor. Aslında barış anlaşmasına birbirlerine güvenmedikleri için varıyorsunuz. Ancak barış anlaşmasını imzaladıktan sonra taraflar vaat ettiklerini uygulamaya başlıyor. Uygulamadan sonra da güven geliyor. Bunu yakalayana kadar da arada pek çok başarısız zirve yaşanıyor. Mesela Oslo bunlardan biridir. Orada vaatler gerçekleştirilmeden bir anlaşmaya çalışıldığı için süreç işlemedi. Unutmayın, barış bir günde olmaz. Hükümet ile HDP’nin ortak açıklamayı yaptığı 28 Şubat günü barışın gerçekleştiği gün değil. Barış çok daha uzun bir süreç olacak.
"DAHA ÖNCE HİÇ VARMADIĞINIZ BİR AŞAMA..."
(...) sonuçta herkes silahlı çatışmanın sona erdirilmesinden bahsediyor. Henüz silahlı çatışmanın nasıl sona ereceğine karar vermediniz ama taraflar bu hedef için kararlılık ifade ediyor. Eğer İspanya ya da El Salvador’da olduğu gibi silahlı çatışma bitti denecek noktaya varabilirseniz artık o aşamadan sonra geri dönüş çok zordur. Henüz orada değilsiniz ama o noktaya varmak için irade beyan ediliyor. Bu da daha önce hiç varmadığınız bir aşama. Silah bırakma yönündeki hakiki irade beyanı yepyeni bir durum.
"BİSİKLET TEORİSİ ÖNEMLİ"
Kandil tamamen silah bırakmaktan bahsetmediğinin hatırlatılması üzerine) silah bırakma iradesinden bahsediyor ama bu da kendi içinde çok büyük bir adım. Daha önce hiç varmadığınız bir aşama. Bunlar siyasi müzakerenin parçası olacak konular. Biz Kuzey İrlanda’da barış anlaşmasını imzaladığımızda silahların gömülmesine sadece değindik ama detaya girmedik. Anlaşmanın tam olarak uygulanması 9 senemizi, silahların tamamen gömülmesi ise 7 senemizi aldı. Bunlar uzun zaman gerektiren süreçler. Bisiklet teorisi önemli; süreci işler halde tutmak ve bunu yaparken de sabırlı ve inançlı olmak şart. Ben sizin Türkiye’de bu sefer barışa ulaşacağınıza inanıyorum. Ama insanların sabırlı olması gerekiyor. Herkes hemen bugün çözüm olsun, hemen ödül gelsin istiyor. Ama bu süreç uzun olacak, hazırlıklı olun.
"MÜZAKEREDE ÜÇÜNCÜ TARAF ŞART TARAFSIZ BİR HAKEME İHTİYACINIZ OLACAK"
Barış süreci geçiren bütün ülkeler üçüncü taraflardan nefret eder. Çünkü üçüncü tarafların kendi egemenliklerine halel getireceğini ve müzakereler üzerindeki kontrolü yitireceklerini düşünürler. Biz de başta Kuzey İrlanda’ya hiçbir yabancının müdahil olmasını istemedik. BM ne zaman teklif etse ‘Hayır’ dedik, çok direndik. Ama sonuçta 90’lara gelindiğinde bağımsız bir hakemin hayatı çok kolaylaştırdığına kanaat getirdik. George Mitchell sürece hakem olarak dahil oldu, iki tarafın da güvenine sahip bir isimdi. Üçüncü taraf sizin açınızdan bir ihtiyaç.
"KÜRT HAREKETİNİN 3 BACAĞI VAR MASADA TEK BACAK EKSİKSE TABURE DÜŞER"
(Kitabında bahsettiği 3 model hakkında) Ben Türkiye için kolaylaştırıcı olarak güçlü ülke seçeneğini düşünmezdim. Bu model daha ziyade İsrail-Filistin ihtilafında ABD’nin rolüne benzer bir modeldir. Bence Türkiye için uygun olan George Mitchell gibi iki tarafın da güvenebileceği makul bir hakem. Sahada oynanan futbolu kuralları içinde tutacak, aşırı iddialı olmayan ama güven tesis edebilecek bir isim.
"MÜZAKERELERİN BAŞARILI OLMASINI İSTİYORSANIZ..."
Müzakerelerde önkoşuldan bahsetmek iyi bir şey değil, önkoşul dayatmaları genelde müzakereyi tıkar. Biz silahların gömülmesini önkoşul olarak koyduk ve 8 yıl kaybettik.
Müzakerelerin mimarisi ve yapısal çerçevesi çok çok önemli. Eğer müzakerelerin başarılı olmasını istiyorsanız, sağlam bir bir temeli olmalı. Kürt hareketinin 3 bacağı var; Öcalan, Kandil ve HDP. Eğer o bacaklardan birini eksik bırakırsanız tabureniz durmaz düşer. Uzun vadeli ve başarılı bir süreç için o tabure mutlaka 3 bacaklı olmalı. Tek bir heyet Kandil ile İmralı arasında mekik dokuyarak müzakereyi götürmeye çalışırsa taraflar arasında güven tesis edemezsiniz. Barışı yapıp beraber yaşamaya karar verecek insanların sağlam bir anlaşamaya varabilmesi için bir noktada yüz yüze görüşmelere onay vermeniz gerekecek.
"HAKAN FİDAN OLAĞANÜSTÜ BİR İŞ BAŞARDI"
("Hakan Fidan’ı en son ne zaman gördünüz?" sorusuna cevaben) Epey bir zaman oldu. Kendisine çok saygı duyuyorum. Olağanüstü bir iş başardığını düşünüyorum. Bence başardığı şey için fazlasıyla krediyi hak ediyor.
"FİDAN'IN BARIŞ SÜRECİ İÇİN YAPTIKLARI ÇOK CESUR"
Ben Hakan Fidan’ın barış süreci için yaptıklarının çok cesur olduğunu düşünüyorum. Bunun sonucunda da pek çok gerçek sorunla uğraşmak zorunda kaldı. Bakın ben kitabımda bir barış sürecinin başarısı için açık ve net bir stratejinin öneminden bahsettim. Hakan Fidan’ın böyle bir strateji kurmuş olması beni çok etkiledi. Müzakerelere çok başarılı bir taktikle yaklaştı. Düşünsenize, ne kadar zamandır bunun üzerine çalışıyor. Kim bilir kaç kere İmralı’ya gitti geldi, saatler boyunca dinledi, döndü yeniden üzerine çalıştı. Bunu yapabilmek gerçekten de fevkalade bir şey.
"HAKAN FİDAN BENİM YAPTIĞIM İŞİ YAPTI"
O da benim Kuzey İrlanda barışı için yaptığım işi yaptı. Ben efendim Tony Blair’in iradesine hizmet ediyordum. Ama sonuçta o iradeyi nasıl uygulayacağınıza dair stratejiyi siz belirlemek durumundasınız. Hakan Fidan da işte o tür bir stratejiye sahipti. Tarih yazılırken bunun için önemli kredi alacak.
"ÖCALAN’IN DURUMU ZOR BİR PAKETİN PARÇASI"
Türkiye Sayın Öcalan’la ve diğer mahkûmlarla ilgili ne karar verecek kestirmek zor. Ama şunu söyleyebilirim; bizimkisi gibi iki sene cezaevinden sonra bırakma ya da genel bir af ilan etme gibi seçenekler artık mümkün değil. Uluslararası Ceza Mahkemesi artık buna imkân tanımıyor. Ceza Mahkemesi’nin bu alanda yeni yasayı uygulamaya başlamasının sonuçlarını göreceğimiz ilk örnek Kolombiya olacak. Sonuçta herkesi cezaevinde tutmaya devam edemezsiniz ama herkese de dokunulmazlık veremezsiniz. Bunun formülünü kendiniz bulacaksınız. Bu zor bir paket olacak, satmak için de siyasi liderliğe ihtiyacınız olacak.
"BARIŞ İÇİN ÖCALAN GEREKLİ AMA TEK BAŞINA YETERLİ DEĞİL"
Öcalan çok güçlü bir lider. Onca senedir hapiste olmasına rağmen Kürt halkının üzerinde çok büyük etkisi var. Bunu Diyarbakır’a gittiğimde herkeste gözlemledim. Böylesi bir etkiyi dünyada pek çok siyasi lider bu kadar uzun süre bu koşullarda muhafaza edemez. Ama ben bunun tek başına yeterli olduğunu düşünmüyorum. Öcalan’la aynı statüye sahip olmayan ancak karizmatik ikinci kademe liderleri de sürece dahil etmeniz gerekiyor. Süreci sadece Öcalan üzerine inşa ederseniz çok zor olabilir. Bir de tabii sizin bahsettiğiniz genç ve radikal kitle var sokaklardaki. Afganistan’da da Taliban içinden büyüklerinden çok daha radikal bir neslin çıktığını görüyoruz. Taliban’ın kıdemlileriyle barış yapmazsanız bu yeni nesille barış çok daha zor olacak. Aynı şekilde Tibet’le barış yapmak için Dalai Lama’yı kaçırmamak lazım. Bizim açımızdan Ian Paisley hayattayken barış yapmak daha kolaydı. Sizin barışınız için de Öcalan gerekli ama tek başına yeterli değil...
JONATHAN POWELL KİMDİR?
Silahlı çatışma yaşanan 7 ülkede profesyonel arabuluculuk hizmeti veren uluslararası arabuluculuk kuruluşu Inter Mediate'ın başında bulunan Jonathan Powell, Kürt sorunu konusunda çalışmalar yapan Londra merkezli Demokratik Gelişim Enstitüsü’nün (DPI) de yönetim kurulu üyesi.
Çatışma çözümlerinde kendi deneyimlerini anlattığı kitabı ‘Teröristlerle Konuşmak’ın Türkiye’de Türkçe olarak basıldı.
SON VİDEO HABER
Haber Ara