Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.975,32

Bist

10.125,46

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kızları Özgecan'ın evinde neler yaşadı

Timetürk Yazarı Cahide Hayrunnisa Çiçek, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kızları ile birlikte ziyaret ettikleri o acılı evde neler yaşandığını kaleme aldı...

11 Yıl Önce Güncellendi

2015-02-19 22:33:44

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kızları Özgecan'ın evinde neler yaşadı

TIMETURK | CAHİDE HAYRUNNİSA ÇİÇEK |  @hayrunnisacicek | [email protected]

Özgecanın suçu ne?

Bu kez ateş düştüğü yeri değil, hepimizin yüreğini yaktı. Özgecan Aslan, okulundan eve dönerken kendisine tecavüz etmek isteyen kişiye direndi ve canından oldu. Özgecan olabildiğine masum, herkesin başına gelebilecek bir olay yaşadı. Bu olayda kimsenin aması, lakini ve keşkesi yok. Her bayan okuldan veya işten eve dönerken minibüste tek başına kalabilir, taksiye yalnız binebilir, otobüsteki tüm yolcular indikten sonra son durağa kadar gitmek zorunda kalabilir. Böyle bir durumda başına bunlar mı gelmeliydi? Kadınlar minibüste, sokakta, sosyal hayatta ve özel hayatlarında korkusuzca bulunamayacaklar mı? İşte bu yüzden Özgecan hepimizin ortak kaybı ve derin acısıdır.

Biz de gözü dönmüş bir caninin iğrenç fantezisine kurban giden Özgecan kardeşimizin ailesine taziye ziyaretinde bulunmak ve acılarına ortak olmak üzere Kadın ve Demokrasi Derneği ( KADEM ) Başkanı Sare Aydın, Yönetim Kurulu Üyesi Sümeyye Erdoğan ve Esra Albayrak, Halka İlişkiler Komisyon Başkanı Melek Çakıroğlu ve Hukuk Komisyonu Üyesi Avukat Canan Sarı ile beraber Tarsus’a gittik.

Evin önünde büyük bir taziye çadırı kurulmuştu. Biz gittiğimizde aile evinde olduğu için yukarı çıktık. İçeri girip acılı ailenin halini gördüğüm anda boğazım düğümlendi, nefes alamadım. Hangi anne, baba dayanabilirdi bu acıya? Kapıda bizi karşılayan baba Mehmet Aslan yürümekte zorluk çekiyordu. İçeride ise Anne Songül Aslan ve abla Bestegül Aslan. Yaşadıkları acıyı tarife kelimeler kifayetsiz kalıyor… Ellerinden tutuyoruz, sabır diliyoruz, destek veriyoruz, , dua ediyoruz, gözyaşı döküyoruz ama nafile… Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın kızı Sümeyye Hanımın okuduğu Yasin Suresi ile biraz olsun ferahlıyor yürekler…

Zor da olsa konuşmaya başlıyor anne Songül Aslan, ama isyan etmeden. ‘Kaybolduğu andan beri Kur’an okudum. Acırlar, belki bırakırlar diye. Meğer ona çoktan kıymışlar..!’ Özgecan’dan bir yaş büyük olan ablası Bestegül ise ‘Önce eğitim, önce insanlık’ diye sayıklıyor. Özgecanın halası çok ağlıyor, bir taraftan da ‘Devlet başkanımızın desteğini, ailesini yanımızda görmek ayrı bir güç veriyor insana. Allah razı olsun geldiniz, derdimize ortak oldunuz.’ diye dualar ederken ayakta daha fazla duramıyor. Sümeyye Erdoğan halanın ellerinden tutarak onunla birlikte oturuyor yere. Beraber döküyorlar acının gözyaşlarını… Bir köşede sessiz sedasız oturan baba, uzaklara dalıp dalıp gidiyor. Hiç sesini duymuyoruz. Meğer kendini tüm Türkiye’ye ders vermek için hazırlıyormuş, fark etmiyoruz bile…

Özgecanın odasına gittim. Küçük bir oda. Odada sadece karşılıklı yerleştirilmiş 2 çekyat ve bir çalışma masası var. Duvarda ise henüz bir yıl önce bitirdiği lisenin mezuniyet fotoğrafı… Çekyatın üzerinde Özgecanın okul arkadaşı oturuyor. Duvardaki resme dalmış sayıklarken buluyoruz onu da! Daha sonra ailenin yakın dostu Hediye Hanım anlatmaya başlıyor. ‘Baba emekli zaten. Emekli parası ile üç çocuğunu okutmaya çalışıyordu. Özgecanın en büyük hayali psikolog olmaktı. Çağ Üniversitesi’ni yüzde 50 burslu kazanınca onu kıramadılar ve anne bir kargo firmasında işe başladı. O da oradan kazandığı ile kızının okul taksitlerini yatırıyordu. Evden okula okuldan eve giderdi. Telefonu bozulmuştu bir hafta önce. Babası da ancak bir ay sonra yeni bir telefon alabileceğini söylemiş. O gün bir arkadaşı ile okuldan çıkıyor. Gecikince annesine arkadaşının telefonundan mesaj atıyor ve o minibüse biniyor. O cani de bu olayı yapmadan 2 saat önce ‘Fatmagülün suçu ne?’ dizisini izleyip Facebook hesabından paylaşmış. Servis saati olmamasına rağmen yolda Özgecan el kaldırınca yolcu almak için durmuş. Ve olanlar olmuş işte…!’

Fatmagülün suçu neydi bilmem ama okuldan eve dönerken sapık bir adamın dizi fantezisine kurban giden Özgecanın hiçbir suçunun olmadığı kesin! İşte dejenerasyonun kaynağı. Toplumsal kirlenmenin merkez üssü. Önemsemediğimiz ancak ahlak yoksunu, ensest ilişki, tecavüz, aldatma, taciz gibi kavramları meşrulaştıran dizilerin toplumsal zararlarının hazin sonu.
İşte bu noktada Yusuf Kaplan’ın da bu konudaki önemli uyarısını asla göz ardı etmemek lazım. ‘Özgecan’ın katilleri, genç kuşaklara kişilik, düşünce, sanat ve medeniyet idealizmi kazandırmak yerine, aldatmayı, kız-erkek arkadaşlığını, flörtü, gayr-ı meşru cinsel ilişkileri, bencilliği, kariyerizmi, sefih bireyselliği idealize ederek kutsayan, karaktelerinin tek işleri, kız-oğlan peşinde koşturmak olan Fox, Star, Show gibi döküntü televizyonlarda yayınlanan ve genç kuşakları çözme projesi olarak sürekli tekrarlanan pespaye gençlik dizileridir!’ Katilin olayı yapmadan bir dizinden esinlenerek böyle bir işe kalkışması da bunun açık bir kanıtıdır.

Özgecanın ablasının acılar içinde söylediği ‘önce eğitim’ kavramı üzerinde durulması gerekiyor. Eğitim derken mesleki kariyerin yanı sıra toplumsal ve ahlaki eğitim öne çıkarılması, medyanın yeniden revize edilmesi, RTÜK’ün bu anlamda ciddi çalışma yapması ve özellikle evlerimize, odalarımıza giren ve özellikle genç kuşakların örnek aldığı dizilerin rastgele yayınlanmaması gerekir. Bu yozlaşmanın içerisinde büyüyen nesilden beklenen ancak Özgecanın katilinin yapacağı tarzda şeyler olacaktır. Ve ekranlarımızı temizlemediğimiz sürece yaşananlar ve yaşanacak olanlardan şikâyet etme hakkımız olmayacaktır.

Bu bağlamda KADEM olarak Özgecanın ailesine yapmış olduğumuz ziyaretin ardından yapılan kamuoyu açıklamasını da bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Çünkü bu vahşi cinayetin faillerinin yakalanmış olması toplum vicdanını teselli etmeye yetmeyecektir.

1- Katiller hak ettikleri cezayı almalıdır. Katillere indirimler uygulanmamalı, caydırıcı ceza verilmelidir.

2- Ceza Kanunu revize edilerek, kadına yönelik şiddet nitelikli hal olarak sayılmalı ve en ağır ceza ile müeyyideye bağlanmalıdır.

3- Kadınlara yönelik şiddete ilişkin özel ceza infaz sistemi getirilmelidir. Suçlulara ilişkin denetimli serbestlik ve seçenek yaptırımlar engellenmelidir.

4- Kadınlara yönelik şiddete ilişkin mahkemelerin şok edici yetersizliklerinin önüne geçmek için adli mekanizma yeniden yapılandırılmalıdır. Bu suçlara ilişkin ihtisaslaşmış ‘ şiddet mahkemeleri’ kurulmalıdır.

Haber Ara