Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

'Batı, Suriye'de sınıfta kaldı'

Dünyaca ünlü barış aktivisti Dr. Rama Mani, konferans vermek için Türkiye’de. Savaş bölgelerinde çalıştı, yıllardır adalet mücadelesi veriyor. Son dönemde yoğunlaştığı konu ise; Suriye. Dr. Mani, uluslararası toplumun kör ve sağırlığından yakınıyor.

11 Yıl Önce Güncellendi

2015-02-14 09:33:19

'Batı, Suriye'de sınıfta kaldı'

İstanbul’da kaldığı otelin lobisinde bir araya geldik, Dr. Rama Mani ile. İletişim onun işi. Yabancılık çekmiyor. Gönlünden geçenleri sansür uygulamadan, korkusuzca ortaya döküveriyor. Belki de onu bu kadar güçlü bir barış aktivisti yapan da bu.
Aslında onun hikâyesi, başkalarının hikâyeleri üzerine kurulu. Dr. Mani, savaş bölgelerinde yaşanan dramı gittiği ülkelerde kendisini izleyenlere anlatıyor. Tiyatral bir gösteriyle seyirciye katarsis yaşatıyor. Bir nev’i hikâye anlatıcı. Amacı: farkındalık yaratmak ve uyanışın parçası olmak. Somali, Uganda, Sri Lanka, Ürdün, Filistin, Etiyopya, Kongo ve Sudan sürekli gittiği bölgeler.

“Sahne Senin! Varlığınla Fark Yarat” temalı İK Zirvesi’ndeki konuşmacılarından biriydi. Bu üçüncü gelişi. Türkiye’yi, Suriyeli mülteci sorununu çok yakından biliyor. Geçen yılki gelişinde Suriyeli mültecilerle bir araya gelip hikâyelerine, acılarına ortak oldu.



Rama Mani, hala NATO'da askeri liderlere düzenli olarak ders veriyor. Ürdün ve Lübnan'da demokrasiyi teşvik etmek için çalışmalar yapıyor.Yeni doğmuş global bir kadın hareketi olan ‘Rising Women, Rising World’ (Kadınlar Ayağa Kalkıyor, Dünya Ayağa Kalkıyor) hareketinin kurucu ortağı.

Mani 2013 yılında burs ve barış aktivizmine bağlılığının etkisi sebebiyle Marburg University tarafından Almanya’da barış ve ihtilaf çalışmalarında en değerli ödül olan Peter Becker Barış Ödülü’ne layık görüldü.

Oxford Üniversitesi'nde Dünya Geleceği Konseyi üyesi.


“Suriye konusunda kalbim kırık”

Suriye’deki iç savaşın 4. yılında, çözüme çok uzak olmanın verdiği bir burukluk bu. Dr. Mani’ye göre travmanın boyutları çok büyük Suriye’de ve insanlık, politik boyutun gerisinde kaldı.

Dr. Rama Mani, Suriye’de insanların hayatlarını kaybettiğini ama hikâyelerinin duyulmadığından şikâyetçi. Medyada yer alan, sadece görünen kısmı. Asıl yakıcı olanın görünmeyen kısmında yattığını düşünüyor.

Politikacıları da doğrudan eleştiriyor. Ona göre, politika sadece milli çıkarları gözetmek değil. İnsanlık için elini taşın altına koyabilmek demek. Bu hayatları, içinde bulundukları kötü durumdan çekip çıkarmak demek.

“Kalbim kırık çünkü geçen sefer geldiğimde Türkiye’ye Suriyeli sığınmacılarla tanıştım. Bazıları aktivist. Savaşı durdurmak için kendilerini ateşe atanlar var aralarında. Düşünün evindesin bombalama sesleri duyuyorsun. Bu insanlar her şeylerini bırakıp Türkiye’ye kaçıyorlar. Bir tek çocuklarını alabiliyorlar. Bu insanlar her şeylerini kaybetti. İşte, ben bu insanların acı dolu hikâyeleri her yere taşıyorum. Bunları insanlarla bunları paylaşıyorum.”

Batı, Suriye konusunda kör ve sağır”

Dr. Mani’ye göre, batı sınıfta kalmış durumda. Avrupa’nın bu kadar kör olmasını da birkaç sebebe bağlıyor. İlki Arap Baharı’ndan itibaren başlayan bir şaşkınlık hali.

“Batı nasıl reaksiyon göstereceğini bilemedi ve her reaksiyonu da yanlıştı. Bilmiyorsak dokunmayalım dediler ve konuyu basitleştirdiler. Avrupalılar bunun farkında değil. Bu yıl Birleşmiş Milletler’in (BM) 70. yılı. Ama görüyoruz ki BM’nin bir çözüm yolu yok; tıkandı. İnsanlık dışı sorunları çözmede kapasiteleri yok.”

Türkiye, Suriye konusunda en hızlı refleks gösteren ülkeler arasında. Şu anda 1, 7 milyon Suriyeli’ye ev sahipliği yapıyor. Rama Mani, bunun model olması gerektiğini düşünüyor:

“Türkiye, Suriye’deki iç savaş döneminde çok büyük bir misafirperverlik gösterdi. İnsanlara kucak açtı. Avrupa’da şöyle düşünülüyor: ‘Sadece Türkler Avrupa’ya geliyor ama bilmiyorlar ki Türkiye, çok fazla insanı kabul ediyor. Uganda, Kongo, Suriye ve Irak’tan çok fazla insanı topraklarında barındırıyor. İslam’ın bir parçası bu insanları almak, onlara kapılarını açmak. Türkiye çok büyük bir rol oynayabilir. Model olabilir.”

O bir şair ve performans sanatçısı… Ortadoğu’da ya da Afrika’da yaşanan insanlık dramlarını anlatırken sanatı da devreye sokuyor.

“15 sene önce o zaman Somali’deydim. Birden bire fark ettim savaşa karşı bir şeyler yapmak istiyorsan, insanların kalplerine ve ruhlarına inmek gerek. Bunu sanat aracılığıyla yapabileceğimi gördüm. Evdeki sanattan ya da 100-200 dolar verip aldığınız şeylerden bahsetmiyorum. İçeriden dışarıya doğru çıkan Mahmut Derviş’in şiirleri gibi meselâ. Derviş, sadece Filistin’de bir ikon değil. Onun şiirlerinde Filistin’i, Bahreyn’i, Yemen’i bulursun. Oradaki kötü koşullar altındaki insanları bulursun. ‘Derviş, benim adıma konuşuyor diyebilecekleri bir sanattan bahsediyorum.’ Ülke ziyaretlerimde, o ülkelerin sanatçılarını bulmaya özen gösteririm. Mercan Dede bunlardan biriydi."

Tanıklık ve uyanış, hayatına yön veren iki unsur. Şu anda insanlığın bir uyanış arefesinde olduğunu düşünüyor. Sınırların kalkacağına inanıyor ve “Acı dolu hikâyeleri anlatıp uyanışa katkı sağlayabilirim.” diyor.

BAŞAK ÇUBUKÇU / AL JAZEERA
SON VİDEO HABER

Iğdır'da AK Parti İl Başkanlığı binasına molotoflu saldırı

Haber Ara