Hükümet ve HDP'nin arabulucuğuyla devam eden çözüm süreci görüşmeleriyle ilgili yeni gelişmeler ortaya çıktı. Gerek İmralı Heyeti'nin gerekse Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan'ın mesajları olumlu nitelikteydi. Bülent Arınç'ın açıklamaları da Ankara'nın Kandil'e dair şifreler verdiği iddia edildi.
Milliyet Gazetesi'nden Serpil Çevikcan'ın haberine göre; Dün Ankara’da çözüm süreci açısından hareketli saatler yaşandı. HDP’nin İmralı heyetindeki iki isim olan Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder, Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’la bir araya geldi.
Önceki görüşmelerin aksine daha kısa sürdüğü belirtilen ve bitiminde HDP’lilerce hiçbir açıklama yapılmayan görüşmede gelinen son nokta masaya yatırıldı.
Bakanlar Kurulu toplantısı sonrasında Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç tarafından yapılan açıklama da tam da bu görüşmeden sonra gelmesi açısından dikkat çekiciydi. Arınç’ın sözleri, bazı soru işaretlerini gündeme getirir nitelikteydi.
Arınç, özetle şöyle dedi:
“Süreç olumlu ilerliyor, görüşmeler sürüyor. Olumsuzluk veya uyumsuzluk bizim açımızdan yok. Kararlılık gösteriyoruz. Bizim gösterdiğimiz özeni HDP ne kadar gösteriyor, bilmiyoruz. Olumsuzluk varsa hükümete değil kendi içlerine bakmaları lazım. Önümüz bahar aylarıdır. Silah bırakmaya yönelik talep olacaksa gelişen süreçte göreceğiz. Hükümet adına çözüm sürecinde yapmamız gereken her şeyi yapıyoruz, yapacağız. Muhatabımız HDP’nin ise yapması gerekenler vardır. Yapmaları gerekir. Bekliyoruz. Bizim açımızdan top bizim sahamızda değil onların sahasında. Herhalde söyleyecekleri vardır.”
6-7 Ekim olaylarından önce inişli çıkışlı bir seyir izleyen, Kobani protestoları sırasında yaşanan ölümlerin ardından ciddi bir travma geçiren ancak hükümetin kararlılığı, HDP’nin de özeleştirisi ile birlikte yeni bir formata taşınan süreç, aslında son 3 aydır yoğun bir görüşme trafiğine sahne oluyor.
Hükümet ve HDP kanadının prensip anlaşması çerçevesinde bu yoğun görüşme trafiğinin tüm aşamaları kamuoyuna yansımıyor. Bu trafiğin en önemli adreslerinden birisi de Kandil. Hatırlanacağı gibi HDP heyetinin İmralı ile bilinen son görüşmesi 4 Şubat’ta gerçekleşmişti.
Bu görüşme öncesinde hükümet kanadından yansıyan bilgiler, Nevruz’da örgütün tam anlamıyla silah bırakacağının kamuoyuna deklare edileceği yönündeydi. 4 Şubat İmralı ziyaretinden sonra kulislere Abdullah Öcalan’ın bu görüşmede, silahların tamamen bırakılması konusunda net mesajları olduğu, bunun Kandil’e bir kez daha iletilmesi şeklinde bilgiler yayıldı. Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın, daha birkaç gün önce, Öcalan’dan silahların susmasından daha ileri bir çağrı beklediğini belirtmesi ve “İnşallah baharla birlikte her tarafta çiçekler açar” demesi de bu havayı doğrular nitelikteydi. Bu tarihten sonra da hükümet, İmralı, Kandil üçgeninde görüşmeler sıklaşarak devam etti.
Nihayet HDP Eşbaşkanı Figen Yüksekdağ, dün “Şu an süreç tam olarak müzakereye geçilmesi sürecidir. Önümüzdeki iki haftalık aşama müzakereye geçilmesi, başlaması aşamasıdır. Önümüzdeki hafta yeni bir İmralı görüşmesi olabilir. İleriye götürmeye dönük bir gelişme var. Müzakereye geçiş açıklaması geldiğinde bu safhaya geçilmiş olacak” açıklamasını yaptı.
Kandil tıkıyor
Edindiğimiz bilgilere göre, son haftalarda bütün görüşmelerin odak noktası, PKK’nın bütünüyle silahları bırakması, bunun detayları ve silah bırakmanın ardından yaşanacak gelişmeler. Bu geniş çerçevenin içine KCK’lı hasta mahkûmların bırakılması, müzakere masasının kurulması, yasal değişiklikler yapılması, İmralı’daki mahkûmların değiştirilmesi, silah bırakan PKK’lıların geriye dönüşü ve rehabilitasyonu gibi birçok başlık giriyor. Bir başka deyişle hükümet ödevine iyi çalışıyor. Peki, bu manzaraya rağmen hem hükümet hem HDP kanadından toz pembe açıklamalar yapılamamasının nedeni ne? Son 48 saatte kulislere yansıyan bazı kritik bilgiler, Kandil’i işaret ediyor. Kaynakların verdiği bilgiler, silah bırakma konusunda yoğunlaşan görüşmelere karşın, Kandil’in “atması gereken adımları atmakta direndiğini” gösteriyor.
Kandil’in bu konuda öne sürdüğü bahaneler, şu gerekçelere dayandırılıyor:
- Hükümetin, talepleri yeterince karşılamadığı ve seçimlere kadar süreci zamana yaymak istediği görüşü.- Öcalan’ın müzakere aşaması için hazırladığı taslağı üzerinden kamuoyuna açık bir tartışma yapılmaması.
- Kobani direnişi ekseninde bölgedeki gücü belli ölçüde legalize olan örgütün bu ortamda beslenen özgüveni.
- Örgütün, kadrosunu diri tutma konusundaki ısrarı, elindeki gücü bırakmak istememesi.
Ankara, İmralı’dan silah bırakma konusunda giden mesajın gereğinin yapılmasına odaklanmış durumda.
Ancak şu andaki tablo şu cümleyle özetleniyor: “Kandil ayak diriyor.”