Çözüm sürecini başlatan dinamikler neler?
Yeni Şafak yazarı ve Başbakan Davutoğlu'nun beyin takımında yer alan Hatem Ete, bir süredir geleceği tartışma konusu olan çözüm sürecini başlatan temel dinamikleri anlattı.
11 Yıl Önce Güncellendi
2015-01-28 08:35:55
TİMETURK | HABER MERKEZİ
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun danışmanlarından ve yıllardır Türkiye'nin yarı-resmi düşünce kuruluşu gibi çalışan SETA'da Siyaset Araştırmaları Direktörü olarak görev yapan Hatem Ete, Yeni Şafak'taki köşesinde çözüm sürecini tetikleyen dinamikleri yazdı. Çözüm sürecinin gayri resmi arka panı olarak değerlendirilebilecek yazı, tarafların hangi teminatlarla sürece başladıklarını ele alıyor.
(...)
Sürecin esasını oluşturan esas dinamik ise, örgütün silahlı mücadeleden vazgeçip siyasal mücadeleye yönelme teminatı vermesiydi. Örgütü bu kararı almaya zorlayan pek çok faktörden bahsedilebilir. Bu faktörlerin başına, AK Parti iktidarında hayata geçirilen reformlarla, demokratik siyasal katılım ve mücadele kanallarının genişletilmiş olmasını koymak gerekir. AK Parti, sorunların çözümü için hayata geçirdiği açılım süreçleriyle devletin güvenlik öncelikli politikalarını demokratik bir perspektifle ikame etti ve eşit vatandaşlık konsepti çerçevesinde pek çok demokratik reformu hayata geçirdi. Devletin geçirdiği demokratik dönüşüm uzunca bir süre örgütte bir karşılık bulmadı. Devlet demokratik açılım ve OSLO süreçleriyle, siyasal kanalları işleten bir yönelim içindeyken, PKK karakol saldırıları ve şehir merkezlerinde gerçekleştirdiği bombalı eylemlerle, demokratikleşme iradesini sınırlayan bir işlev görmeye devam etti. Örgütün silah ısrarı, AK Parti iktidarının sorunları siyasal enstrümanlarla çözme iradesini yavaşlatırken, kendi çizgisinde faaliyet yürüten sivil-siyasi oluşumların da gücünü ve etkisini törpüleyen bir etki üretiyordu. Bu anakronik tutum, örgütü hedeflerine ulaştırmadığı gibi Kürtlerde de yadsınamayacak bir hoşnutsuzluk doğurunca, örgüt hattında siyaset yapan pek çok aktör, silahlı mücadeleye son vermenin zamanının geldiğini dillendirmeye başladı. Nihayet 2012’nin sonunda, Öcalan, devlete ve kamuoyuna, örgütü silahlı mücadeleden vazgeçirip siyasal mücadeleyi benimsemeye ikna edebileceği vaadinde bulundu. Çözüm Süreci, bu stratejik kararla başladı. Sonuç olarak, Çözüm Süreci, oldukça yüksek maliyet üreten uzun süreli bir gecikmeden sonra, örgütün AK Parti iktidarında devletin geçirdiği demokratik dönüşüme kendisini uyarlayarak, devlete ve topluma verdiği bu iki teminatla mümkün hale geldi. Devlet, açılım ve OSLO süreçlerinin tıkanmasına yol açan bu iki dinamikle ilgili örgütteki perspektif değişikliğini veri alarak çözüm sürecini başlattı.
(...) Yazının tamamını http://www.yenisafak.com.tr/yazarlar/hatemete/cozum-surecini-baslatan-dinamikler-2007500 adresinden okuyabilirsiniz.
SON VİDEO HABER
Haber Ara