'Müslümanlara kolektif bir suç atfetmek istiyorlar'
Gazetecilere açıklamalarda bulunan Başbakan Ahmet Davutoğlu, gündeeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
11 Yıl Önce Güncellendi
2015-01-13 09:19:06
Yurda dönen Başbakan Ahmet Davutoğlu, 4 Bakan ve CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na yapılan ayakkabılı saldırılara ilişkin gazetecilerin sorularını cevapladı. Davutoğlu 4 bakan hakkında verilen karar için 'Genel başkan olarak herkesle görüşürüm. Genel Kurul oylamasında ortak bir karar alacağız. Komisyona müdahale etmedik' açıklamasını yaparken CHP lideri Kılıçdaroğlu'na yönelik ayakkabılı saldırıya da 'Bu saldırı maruz gösterilemez' dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Paris'teki "Cumhuriyet Yürüyüşü"ne katılımından dolayı birçok liderin kendisine teşekkür ettiğini belirterek, "Herkesin burada olması önemli ama en anlamlı olan sizin bulunmanız" dediklerini aktardı. Davutoğlu, "Bu Türkiye'nin ağırlığını gösteriyor" dedi.
Davutoğlu, Almanya'nın başkenti Berlin'e resmi ziyaretinin ardından Türkiye'ye dönüşte, uçakta, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Başbakan Davutoğlu, Başbakanlık görevine geldikten sonra ortaya koyduğu tempolu çalışma performansıyla ilgili soru üzerine, dünyanın kritik süreçten geçtiğine, Türkiye'de de son 1 yılda çok önemli gelişmeler yaşandığına işaret etti.
"Herhalde Cumhuriyet tarihinde, 1 yıl içinde ilk kez birkaç makamın bu şekilde el değiştirdiği olmamıştır. Yani hem Cumhurbaşkanlığı hem Başbakanlık hem de iktidar partisi, AK Parti Genel Başkanı değişti. Bunun benzer şekilde olduğu bir dönem yok" diye konuşan Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Bir başka örnek neredeyse yok ve geçişin suhuletle yapılabilmesi için bu temponun sürmesi gerekiyor. Dışişleri çevreleri bilir, Dışişlerinde çalışmış arkadaşlar bilir, orada da tempolu çalışmaktan açıkçası tempo içinde koşturursanız yorulduğunuzu hissetmezsiniz. Bir de Türkiye çok vakit kaybetti. O arayı kapatabilmek için daha fazla çalışmaya, koşmaya ihtiyaç var. Başbakanlık da çok daha geniş bir alana yayıldı, Türkiye içinde ve dışında. Dolayısıyla bu tempo, Türkiye'de her şeyin normal bir seyir içinde olması için zaruret. Şimdi mesela sizin için yorucu olabilir ama hafta sonu kongrelere gitmezsem, AK Parti tabanı, kadrolar, oradaki teşkilat mensupları, o heyecanı hissedemeyebilirler."
Bir taraftan seçime hazırlandıklarını, bir taraftan AK Parti kongrelerini yaptıklarını dile getiren Davutoğlu, "Yine normalde iktidardaki parti, seçim öncesi bu kapsamda bir kongre takvimi uygulamaya gerek duymayabilir. Ama biz özellikle bunu arzu ettik ki bu siyasetin heyecanı, şevki, kongreler üzerinde AK Parti tabanında teşkilata yansısın. Ondan fedakarlık etmeyeceğiz. Önümüzdeki dönemde, haftalarda yine haftada 4, en az 3 kongre, şubat ortasına kadar sürecek. Diğer taraftan tabii hükümet çalışmaları... O geçiş dönemlerinde makam değişikliklerinde her şeyin normal seyrinde olduğunu göstermek ve düzen içinde siyasi faaliyet büyük önem taşır. Şu anda yapılabilecek en ufak ihmal, çok daha fazla sıkıntı doğuruyor" dedi.
"Bir reform mantığıyla"
Başbakan Davutoğlu, 62. Hükümet'in 8 ay görev yapacağını belirterek, ancak açıkladıkları hiçbir program ve projenin 8 aylık havasında olmadığına işaret etti.
"Bir reform mantığıyla, ister uyuşturucuyla mücadele olsun ister iç güvenlik paketi ve İçişleri Bakanlığında devrim mahiyetindeki değişiklikler olsun, bunlar 8 aylık hükümet için yapılan şeyler değil" diyen Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Bir reform mahiyetinde, kapsamlı reform mahiyetinde çalışmalar. Bunların hiçbirisinden fedakarlık, feragat edemezsiniz. Milli Eğitim Bakanlığında birçok önemli projeye adım attık, karar verdik, öğretmen atamalarından, meslek liselerindeki reform çalışmasına kadar birçok alanda. Şimdi mesela geçen hafta takip edemediniz ama Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu toplantısı birçok önemli kararların alındığı toplantıydı. Zamanla onların sonuçları görülecektir. 5-6 saat sürdü. Ama ilgili tüm kurumlar, kişiler oradaydı. Tek tek sorarak, nerede teknoloji aktarımında sıkıntı var, çıkartıyorsunuz. Sonra ertesi gün Savunma Sanayii İcra Komitesi toplantısı vardı ve şimdiye kadar hiç toplanmamış olan 1985'te kanunu çıkmış olmasına rağmen Savunma Sanayii Koordinasyon Kurulunu toplantıya çağırdık. Çünkü nihayetinde bu alanda bütün projeleri ilgili bütün kurumlara yaymak lazım."
Paris'teki Cumhuriyet Yürüyüşü
Gelecek günlerde reformları açıklamaya devam edeceklerini, bugünkü TBMM grup toplantısında bu kapsamda da bazı şeyleri konuşacağını anlatan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bir taraftan da yurt dışı takvimi ve trafik. Cumartesi günü, (Paris'teki Cumhuriyet Yürüyüşü için) davet geldiği zaman ben çok rahatsızdım ve evde istirahat ediyordum. Biz de katıldık. Çünkü resimde bizim olmamızın, hem dünya için önemi var hem Avrupa'daki Müslümanlar ve Türkler için hem de Fransa-Türkiye ilişkileri için. Şimdi Ahmet Davutoğlu olarak söylemiyorum, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'nın o resimde olmamış olmasının ikame edebileceği herhangi bir şey yok. Bunlar tarihi anlamda tarihe belli kayıt düşme alanıdır. Beyaz Saray, özür yayınlamış. Bu sıradan bir dayanışma değil. Fransa İslam Konseyi üyeleri büyükelçilikte beni ziyaret ettiler, onun Cezayirli, Faslı yönetim kurulu üyeleri geldi. Dediler ki, 'Biz sizin katılma kararınızı duyduğumuz anda katılma kararı verdik. Çünkü orada bulunduğunuz anda orada bulunan bütün Müslümanlara o meşruiyeti kazandırmış oluyorsunuz'. Bu aslında Türkiye'nin taşıdığı önemi gösteriyor."
"Avrupa'da belli kesimler, Müslümanlara kolektif bir suç atfetmek istiyorlar"
Fransa'daki Türk sivil toplum kuruluşlarıyla yaptığı toplantıda da kendisine, "Gelmeniz bizi Fransa nezdinde, Fransız toplumu nezdinde çok güçlendirdi" denildiğine dikkati çeken Davutoğlu, "Doğru, ben onun hesabını yaptım. Belli kesimler, Avrupa'da Müslümanlara, Türklere, kolektif bir suç atfetmek istiyorlar. Yani birisi hata yapınca bütün Müslümanlar, bütün Türkler hatadan sanki hissesi varmış gibi, Murdoch'un açıklamasındaki gibi benzeri böyle bir durum var: Yarın siz işe gittiğinizde Fransızlar, Müslüman olduğunuz için size yan gözle baktığınızda, 'Benim başbakanım da törendeydi' diyebilmeniz için buraya geldim, dedim. Başınızın dik olması lazım. Siz suçlu değilisiniz."
"İslam Almanya'nın asli unsurudur" manşeti
Herhangi bir Müslüman'ın yaptığı suçtan kolektif olarak bütün Müslümanların suçlanamayacağının altını çizen Davutoğlu, "Bu algıyı yıkmak için orada olmamız zaruriydi ve bence aldığım tepkiler, hem de birçok lider gelip 'Herkesin burada olması önemli ama en anlamlı olan sizin bulunmanız' dediler. Birçok lider geldi, söyledi. İsim olarak zikretmeyeyim ama birçok lider geldi, teşekkür ettiler. Bu Türkiye'nin ağırlığını gösteriyor. Bir Türk başbakanının olmasının, o törene kazandırdığı meşruiyeti ve bütün dünyada yaptığı etkiyi gösteriyor. Bu bakımdan o gayet açık mesajdı, bütün dünyaya" şeklinde konuştu.
Başbakan Davutoğlu, bugün Almanya'da çıkacak bir gazetenin manşetinin "İslam Almanya'nın asli unsurudur" şeklinde olduğuna işaret ederek, "Şimdi bu açıklamaların yapılması lazım ki Müslümanlar özelde de vatandaşlarımız, bu toplumda kendilerini yabancı hissetmesinler. Bu bakımdan, Fransa ziyaretimiz epey yer aldı, yankı yaptı" ifadesini kullandı.
Davutoğlu, Almanya ile iki yılda bir başbakanların eş başkanlığında toplanması kararlaştırılan Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi mekanizmasını kurma kararı aldıklarını da belirterek, "Türk-Alman ilişkilerinde dönüm noktası" dedi.
"Artık İslam Avrupa'da da kalıcı"
Merkel ile görüştünüz, bir gün önce de Fransa'da bazı görüşmeleriniz oldu. 'Tehdit var, korkuyorum' dediniz. Avrupalı liderler, bu tehdidin ne kadar farkında" şeklindeki soru üzerine Davutoğlu, şöyle konuştu:
"Liderler düzeyinde bakıldığında ben samimi kaygı hissediyorum. Nihayet Avrupa kıtası, tarihte en büyük acıların, dinler savaşından çıktığını biliyor. Protestan-Katolik savaşı, Otuz Yıl Savaşları, Yüz Yıl Savaşları, hep dini farklılıkların ortaya çıkardığı mezhep savaşlarıdır. Şöyle bir kanaat vardır, Avrupa tarihinde sanki bu tür çatışmalar yaşanmamış gibi. En kanlı mezhep çatışmaları, Avrupa'da yaşanmıştır. Dolayısıyla zihinlerde çok güçlü bir iç tedirginlik var, bunun yol açabileceği şeylerle ilgili. Artık İslam Avrupa'da da kalıcı. Herkes onu görüyor. Yani Müslümanları, Avrupa'dan geçici göçmen gibi göndermek mümkün değil artık. Almanya'da dördüncü nesil. 52 yıldır Almanya'da Türkler var. Artık Türklere eskiden olduğu gibi, bazılarının düşündüğü gibi 'Türkiye'ye geri gönderelim' gibi bir kanaat hem insani değil hem uygulanabilir değil."
"Yanan camii ziyaretimle, bir mesaj vermek istedim"
"İslam'ın bir Avrupa gerçekliği olduğunu kabul ederek, çözüm bulunabileceği konusunda artık yerleşik kanaat var" ifadesini kullanan Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Bugün Sayın Merkel'in açıklamasında da bu son derece açıktı. Ama liderler düzeyinde olan bu kanaat, bazı kesimlere özellikle ön yargılı kesimlere sirayet ediyor mu ondan şüpheliyim. 2008 krizi olduktan sonra, Avrupa'da birçok liderle yaptığım görüşmede, hep şunu vurguladım, dışişleri bakanlarıyla; aman tarih tekerrür etmemeli, 1929 ekonomik krizinden sonra Avrupa'da müthiş ırkçı yükselişler oldu. Çünkü o ekonomik düşüşten Yahudileri suçladılar, Avrupalı görmedikleri yabancıları suçladılar. Şimdi ise yine Avrupa'da bir kriz var. 2008 küresel kriz sonrasında, Avrupa krizi yaşanıyor, durgunluk var, işsizlik var. Bunun bedelini yabancılara ödetmek isteyen ya da bunun sorumlusu olarak yabancıları göstermek isteyen bir zihniyet var. İşte Dresden'de PEGİDA'nın verdiği mesajlar son derece ürkütücü. Onun için onlar da dediğiniz tarzda bir duyarlılığı yaygınlaştırma ihtiyacı var. Bunu daha iyi fark ediyorlar. Tam da bu konuları konuşmanın zamanı. Bir müddet sonra çok geç olur. Onun için yanan camii ziyaretimle, bir mesaj vermek istedim. Sayın Merkel'e de söyledim; bu tür ziyaretler sizin tarafınızdan da yapılırsa çok olumlu etki yapar. Zaten bu teröre karşı gösteri yapılacak. Oraya da bizim vatandaşlarımız, Diyanet teşkilatımız ve Türk derneklerimiz katılacaklar."
"Sınav sisteminde -ki orada büyük adaletsizlikler yapıldı- KPSS'deki bütün bu süreci yakından takip ediyoruz, ilgili kurumları talimatlandırdık. Bu paralel yapı veya benzer niyetleri olan herhangi bir yapı olacaksa bunların bir daha böyle bir nüfuz kabiliyeti kazanmamaları için her türlü tedbiri alıyoruz" -"Böyle bir netvork ile haksız sınavı kazanmış olanlar varsa onlara karşı alınacak tedbir, hak ederek alın teri dökerek o sınava girmiş olanların haklarını zayi etmeyecek şekilde düşünülmesi icab eder" -"(Paralel yapıya ait okullar ve medya) Şimdi suç işledikleri anda hukuk önünde hesap verirler. İşte 14 Aralık'ta olan aslında budur" -"Kılıçdaroğlu, çok küçük bir akıl oyununu, kendince yapmaya çalışıyor. Başka bir polemik üzerinden kendisi polemik çıkarmaya gayret ediyor. Evvelden söylemiştim, muhatabınız benim diye, muhalefet partilerine. Çünkü son derece gereksiz ve Türkiye'deki siyasi uygulamaya ve etiğe aykırı şekilde sürekli Cumhurbaşkanımızı hedef gösteriyorlar" -"Herkese, hükümet politikaları konusunda nihai hesap verecek olan biziz ve her türlü konuda da cevap vermeye hem hazırız hem de muhatabız. Ama bu Cumhurbaşkanlığı gibi yüce bir makamın muhatap olmadığı anlamına gelmez. Siyasal tartışmalar hariç. Siyasal tartışmalarda, Kılıçdaroğlu ile olduğu gibi muhalefet partisinin muhatabı iktidar partisidir. Siyasi tartışmanın o düzeyde yürümesi lazım" -"Önemli olan Kılıçdaroğlu'nu kim muhatap alıyor. Acaba Şişli Belediye Başkanı tartışmalarında, CHP içinde dahi bir muhatap konumu hala var mı, tartışılır. Çünkü kimse Şişli Belediyesindeki sorunlarla ilgili Kılıçdaroğlu'nun muhatap olup sorunu çözeceğine dair inancı yok"
Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Sınav sisteminde -ki orada büyük adaletsizlikler yapıldı- KPSS'deki bütün bu süreci yakından takip ediyoruz, ilgili kurumları talimatlandırdık. Bu paralel yapı veya benzer niyetleri olan herhangi bir yapı olacaksa bunların bir daha böyle bir nüfuz kabiliyeti kazanmamaları için her türlü tedbiri alıyoruz" dedi.
Davutoğlu, Almanya'nın başkenti Berlin'e resmi ziyaretinin ardından Türkiye'ye dönüşte, uçakta, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Başbakan Davutoğlu, "Paralel yapıyla mücadele, MGK'nın kararından sonra sürecin nasıl devam edeceğini açıkçası çok fazla bilmiyoruz. Paralel yapının yapısı itibarıyla devletin bütün kurumlarına nüfuz ettiğini düşünüyoruz ve bu yapının devlet kurumlarından çıkarılması gerektiği düşünülüyor. Nasıl bir sistem olacak. Yani medyada olsun, sermayede olsun veya eğitimde olsun çok sayıda okulları var, bunların yeniden ele alınması nasıl olacak?" şeklindeki soru üzerine, şunları söyledi:
"Öncelikle bürokraside herhangi devlet hiyerarşisi dışında bir netvorkun oluşmasına kesinlikle izin verilmeyecek. Normal devlet hiyerarşisinin dışına çıkan, paralel yapı zaten burada, yani bir devletin kendi hiyerarşisi, bakanın, müsteşar, genel müdür, aşağı doğru gidiyor bakanlıklarda veya kurumlarda herhangi bir şekilde bu hiyerarşinin bir yerinde halkanın biri kopuk, başka bir yapıyla bu hiyerarşiyle bağımsız olarak irtibat kurulmasına izin verilmeyecek. Zaten sıkıntı buradan doğdu. Bürokrasi, bu anlamda demokratik yolla seçilmiş hükümetin emri altındadır. Hesabı hükümet verir. Dolayısıyla da yetki hükümettedir. Demokratik olarak seçilmiş bir hükümetin oluşturduğu hiyerarşi dışına çıkan her yapı, aslında hesap verilemez başka otorite oluşturuyor. Bir kere buna kesinlikle izin verilmeyecek. Bu konuda çok net tedbirleri, bütün kurumlarda alıyoruz. Sınav sisteminde -ki orada büyük adaletsizlikler yapıldı- KPSS'deki bütün bu süreci yakından takip ediyoruz, ilgili kurumları talimatlandırdık. Bu paralel yapı veya benzer niyetleri olan herhangi bir yapı olacaksa bunların bir daha böyle bir nüfuz kabiliyeti kazanmamaları için her türlü tedbiri alıyoruz."
"Suç işledikleri anda hukuk önünde hesap verirler"
"Okullar ne olacak, hala yayın yapan medya kuruluşları var?" sorusuna, Davutoğlu, "Şimdi suç işledikleri anda hukuk önünde hesap verirler. İşte 14 Aralık'ta olan aslında budur. Ne oldu 14 Aralık'ta? Bir yayın faaliyeti, bir dizi, dolayısıyla basına bir baskı uygulanmadı. Bütün bu netvorku kullanarak başka bir dini grubun, 'El Kaide mensubu, terörist' gösterip hapse atılması sebebiyle oradan yapılan müracaat üzerine, üzerlerine gidildi. Kesinlikle bir daha böyle bir süreç yaşanmaması için hukuki bir soruşturma ve o şekilde yürüyen bir yargı süreci var. Onlar da hukuk devletinin kuralları işletilecek ve kural dışına çıkan kim olursa olsun onunla ilgili gerekli çalışmalar yapılacaktır" karşılığını verdi.
"Bir netvork ile haksız sınavı kazanmış olanlar varsa..."
Ahmet Davutoğlu, "KPSS'de usulsüzlük yaparak bir kuruma girdiği tespit edilenlerle ilgili geriye dönük olarak, işletebilecek misiniz?" sorusunu şöyle yanıtladı:
"Tabii hukuki bir süreç. Şimdiden bir yargıda bulunmamak lazım ama ismen tespit edilmesi mümkünse bu işlem yapılır. Ama kolektif olarak genel bir bütün KPSS dolayısıyla, ola ki o grup içinde o sene hak ederek giren olmuştur onların da hukukunu zedelememeniz lazım. Böyle bir netvork ile haksız sınavı kazanmış olanlar varsa onlara karşı alınacak tedbir, hak ederek alın teri dökerek o sınava girmiş olanların hakları zayi etmeyecek şekilde düşünülmesi icap eder. Onlara da tabii nihai olarak belli yargı süreci sonunda karar verilir."
"Almanya'da 150'nin üzerinde Fethullah Gülen'e ait dershane ve 20'nin üzerinde okul olduğu söyleniyor. Merkel ile yaptığınız görüşmede, bu rahatsızlığınızı dile getirdiniz mi? Bir çözüm bulunması yolunda bir ricada bulundunuz mu?" sorusu üzerine Davutoğlu şunları kaydetti:
"Genel olarak bu konuları konuştuk ama spesifik olarak bu konularda olabilecek görüş alışverişi ve istihbari bilgileri ayrıca kurumlar arasında değerlendiririz. Ama genel olarak bu konuları ele aldık. Bütün Türkiye'deki bu süreçte yaşananları, özellikle kendisi de söyledi Türkiye'deki siyasi süreçler ve azınlıkların hakları, bütün bu konuları, 'Türkiye'de hukuk devletinde hukuk kuralları işletilir' perspektifi içinde ele aldık."
"Bunların okullarının kapatılması yönünde, kontrollerin artırılması yönünde bir talep oldu mu?" sorusuna, Davutoğlu, "Genel olarak konuştuk ama spesifik olarak gerektiğinde tabii illa ki bu tedbirler herkesle konuşulur" yanıtını verdi.
Davutoğlu, Bingöl'de emniyet müdürüne yönelik düzenlenen terör saldırısında kullanılan silahların balistik raporunun, saldırıyı gerçekleştirdiği düşünülen kişilerin üzerinden çıkan silahlarla uyuşmadığına dair adli raporunun çıktığının ifade edilmesi, saldırıyı gerçekleştirenlerle öldürülen kişiler arasında irtibat bulunup bulunmadığının sorulması üzerine "Tabii bu konuda şu aşamada bir şey söylemem, yargı süreci bağlamında mümkün değil. Süren giden bir soruşturma var. Burada herhangi bir şey söylemem doğru olmaz" diye konuştu.
Davutoğlu, bir gazetecinin "Kılıçdaroğlu'nun Hürriyet Gazetesi'ne verdiği demeç var; Bizim muhatabımız Cumhurbaşkanı değil, Davutoğlu'dur ama bunu söylersem Davutoğlu, 'Kalkıp bizi muhatap almadığını söylerse hiç şaşırmam' diyor. İkinci bir muhataplık çağrısı var" sözleri üzerine de şöyle konuştu:
"Muhalefet partisi liderinin muhatabı, iktidar partisi lideridir"
"Şimdi Kılıçdaroğlu, çok küçük bir akıl oyununu, kendince yapmaya çalışıyor. Başka bir polemik üzerinden kendisi polemik çıkarmaya gayret ediyor. Evvelden söylemiştim, muhatabınız benim diye, muhalefet partilerine. Çünkü son derece gereksiz ve Türkiye'deki siyasi uygulamaya ve etiğe aykırı şekilde sürekli Cumhurbaşkanımızı hedef gösteriyorlar. Türkiyede demokrasi içinde bir muhalefet partisi liderinin muhatabı iktidar partisi lideridir. Tartışmanın bu düzeyde yürümesi lazım. Buna işaret etmek için kendisine o zaman bu çağrıda bulunmuştum. TÜSİAD'ın ifadesi ise yanlış. O aynı şey değil. Çünkü TÜSİAD, orada sivil toplum kuruluşu olarak Cumhurbaşkanlığı makamını ve Başbakanlık makamını karşılaştıracak ve o konuda bir hüküm verecek konumda değil. Hiçbir sivil toplum kuruluşunun böyle bir takdir hakkı da yok."
"Evet, doğru herkese, hükümet politikaları konusunda nihai hesap verecek olan biziz ve her türlü konuda da cevap vermeye hem hazırız hem de muhatabız" diyen Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ama bu cumhurbaşkanılığı gibi yüce bir makamın muhatap olmadığı anlamına gelmez. Siyasal tartışmalar hariç. Siyasal tartışmalarda, Kılıçdaroğlu ile olduğu gibi muhalefet partisinin muhatabı iktidar partisidir. Siyasi tartışmanın o düzeyde yürümesi lazım. Her konuya cumhurbaşkanılığı makamını, tartışmanın içine çekmek için özel çaba sarfetmek doğru değil. Kılıçdaroğlu'na o zaman da hatırlattım, temel ilke buydu. Bugün de aynı ilkeyi vurguluyorum. Dolayısıyla burada, Kılıçdaroğlu'nun ayrı bir değerlendirme yapmasını gerektirecek durum söz konusu değil."
"Önemli olan Kılıçdaroğlu'nu kim muhatap alıyor. Acaba Şişli Belediye Başkanı tartışmalarında, CHP içinde dahi bir muhatap konumu hala var mı, tartışılır" ifadesini kullanan Davutoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
"Çünkü kimse Şişli Belediyesindeki sorunlarla ilgili Kılıçdaroğlu'nun muhatap olup sorunu çözeceğine dair inancı yok. Bakın, Şişli tartışması başlayalı bir ay oldu en az, belki 1.5 ay, hala çözülemedi. Biz o arada kaç ülke meselesini, kaç dünya meselesini tartıştık, çözdük, belli konuma, noktaya getirdik ama bir Şişli meselesini dahi idare edebilme kabiliyeti gösterilemedi. Yani Kılıçdaroğlu önce parti içinde muhatap alınacak bir performans sergilesin sonrası kolay, bizimle muhatap olacağını tespit etmek kolay."
SON VİDEO HABER
Haber Ara