Vahdet gazetesi 'paralel' suçlamalarına ne cevap verdi?
Yener Dönmez’in sahibi olduğu Vahdet gazetesinin paralel yapının operasyonlarından olduğu iddia edildi. O iddialara gazeteden yanıt gecikmedi.
11 Yıl Önce Güncellendi
2015-01-12 14:05:57
Vahdet gazetesi'nin sahibi- yazarı Yener Dönmez ve yazarlarından Ebubekir Sifil köşe yazılarından suçlamaları yanıt verdi.
Bizim bir derdimiz var
Geçen haftaya damga vuran haberi Vahdet'ten okudunuz. İlkelerimiz, değerlerimiz ve davamıza sadık, habercilikte önde bir gazete okumaya devam edeceksiniz.
Sultanahmet'te patlayan canlı bomba ve ardından gelen Paris saldırısı geçen hafta Türkiye ve dünyanın gündemiydi.
Sultanahmet saldırganının DHKP-C'li, isminin de "Elif" olduğunu bütün gazeteler ve televizyonlar birbirinden kopya cümlelerle okuyucularına duyurdular.
Vahdet hiçbir zaman koronun peşine takılmayacağını taahhüt ederek çıkmıştı. Herkes aynı şeyi söylese de biz, kendimiz teyit etme peşine düştük ve ertesi gün saldırganın Rus uyruklu "Diana" olduğunu duyurduk.
Türkiye bu sarsıcı gelişmeyi ilk kez Vahdet'ten okudu. Gazetecilik deyimiyle tam bir atlatma haberdi ve günlerdir bizim ortaya çıkardığımız bilginin üzerinden gidiyor diğer gazeteler.
Biz, dindar, milliyetçi ve muhafazakar bir gazete ortaya koyacağımızı taahhüt ederken, habercilik açısından da en kaliteli gazeteyi yapacağımızı taahhüt etmiştik.
Ve yine Cumhurbaşkanımız Erdoğan'a projemizi bizzat anlatırken dediğim gibi, "Muhafazakarlar gazete okumaz" tabusunun sebebi, muhafazakarlara kaliteli gazete sunulmamasıdır. Bu kolaycılığı yıkacağımızı Erdoğan'a da siz okuyucularımıza da taahhüt etmiştik.
Gazetemizin mizanpajı, baskı kalitesi ve haberleriyle farkı ortada.
Bir diğer çok önemli farkımız da yazar kadromuz. Ebubekir Sifil'i, Mustafa Özcan'ı, Cübbeli Ahmet Hocayı, Mehmet Doğan'ı, Hüsnü Aktaş’ı, Cihangir İşbilir'i, Asım Yenihaber'i, M.Şevket Eygi'yi, Lütfü Şehsuvaroğlu’nu bir araya getirebilen ufuk nedir?
Herkesin bunu düşünmesi lazım. Her biri dev olan bu isimler ancak bir ufuk, bir dava, bir ilkeler bütünü çerçevesinde bir araya gelebilir.
Vahdet, her biri fikir atlasımızda farklı anlamlar ifade eden bu dev düşünce adamlarını bir araya getirebilmiş ise, onların müşterek noktalarının bütününü ifade ediyor demektir.
Bu müşterek nokta nedir?
Ehl-i Sünnet'e uygun dini bağlılık, milletimize, kültürümüze ve değerlerimize ait bütün kutsallara bağlı bir muhafazakarlık ve Selçuklu'dan, Osmanlı'dan süzülüp gelen şanlı ecdadımızın yolunda bir milliyetçilik.
Vahdet gazetesi budur.
YENER DÖNMEZ'İN YAZISININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ
ZANLA HÜKÜM VERMEK
Aslında bugün Fransa'da yaşanan hadiseleri yazacaktım. Ancak Vahdet hakkında özellikle sosyal medyada çıkan ve gittikçe yayılmakta olan şayia o yazının önüne geçti. Gerek çeşitli vasatlarda şahsıma iletilen "neler oluyor" soruları, gerekse vicdanım beni, konu hakkındaki düşüncelerimi kamuoyuyla paylaşmaya icbar etti. Bir yazarın yetkili/ilgili şahıslarla birebir görüşmek dururken yazdığı gazeteyi doğrudan ilgilendiren bu tarz meseleleri köşesine taşıması çok alışılmış birşey değil belki. Ama her konuda olduğu gibi "şeffaflık" ilkesinin bu konuda da bize rehberlik etmesi gerektiğini düşündüğüm için konuyu buradan dile getirmeyi uygun buldum.
"Paralel yapı" ithamını Yener Dönmez kardeşimle de telefonda görüştüm. Bunun doğru olmadığını, farklı bir "karalama kampanyası"nın söz konusu olduğunu dile getirdi. Hatta konu hakkında sosyal medya hesabından ve gazeteden açıklama yapacağını söyledi.
Öncelikle şunu söyleyeyim: Ne ben, ne de ne Vahdet'te yazan insanlar gaybı biliyor; Vahdet'e "Paralel" ithamını yöneltenlerin de böyle bir ayrıcalığa sahip olmadığı aşikâr. Herkes kendince "karine" olduğunu düşündüğü birtakım verilerden hareket ediyor. Bilhassa "algı operasyonları"nın etkili olduğu, kitlelerin bu tarz operasyonlarla kolayca yönlendirildiği bu tarz toz-duman ortamlarda, zanla, tahminle hareket etmekten, hüküm vermekten şiddetle kaçınmak gerekir.
Dolayısıyla;
1. Vahdet'e yöneltilen "Paralel" iddiası kesin bir şekilde ispatlan-a-madıkça "iftira" hükmündedir ve iftira etik bir problem olmasının ötesinde, "büyük günah"tır.
2. Gerek şahsım, gerekse diğer birçok isim için, "Ehl-i Sünnet" çizginin temsil, müdafaa ve intişarı hassasiyeti dolayısıyla Vahdet'te yazmak söz konusu olmuştur. Burada bulunma sebebimiz budur.
Cümle alem bilir ki Paralel yapıyla münasebet şöyle dursun, bu insanların tamamı başından beri Paralel yapının karşısında olduğunu her zaman ve zeminde açıkça ortaya koymuştur. Bu itibarla, yukarıdaki iddia ispatlan-a-madığı sürece bu kadar insanın "zan" altında bırakılmış olması da söz konusu olacaktır ki, bunun da diğeri gibi hem etik bir problem, hem de günah olduğu açıktır.
3. Benim bu gazetenin finans kaynağı konusunda işin başında ilgilisine sorduğum sorular oldu.
EBUBEKİR SİFİL'İN YAZISININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ
SON VİDEO HABER
Haber Ara