Çiçek: Cemaatlerin işi resmileşmek değil insan yetiştirmektir
Şanlıurfa Harran Üniversitesi Osmanbey kampüsünde ‘İslam’a karşı İslam ve Ortadoğu’ paneli düzenlendi.
11 Yıl Önce Güncellendi
2014-12-18 15:32:28
Panele katılan Timeturk Genel Yayın Yönetmeni Nevzat Çiçek, Ortadoğudaki savaşlara değinerek, Batı dünyasının İslam dünyasındaki yeni projesinin, İslam’a karşı İslam olduğunu, İslam dünyasında yaşanan iç çatışmaların buna bir örnek teşkil ettiğini söyledi.
İslam dünyası üzerinde projeler üreten bir ‘kurmay aklın’ var olduğunu belirten Çiçek, “İslam dünyasını gezdim ve ben orada şunu gördüm: Müslüman dünyasında bir ‘kurmay akıl’ var. Bu hep söylenen bir şeydir ama, o kurmay akıl şöyle çalışıyor. Mısırda darbeyi hesaplar iken Bangladeş’i hesaplıyor. Bangladeş’i hesaplarken Türkiye’yi hesaplıyor. Türkiye’yi hesaplar iken Tunus’u hesaplıyor. Tunus’u hesaplar iken Filistin’i hesaplıyor. Ve tüm bunlar bir zincirin halkası gibi bir birini takip ediyor. Mesela Bangladeş’teki, Mısır’daki ve Türkiye’de ki insan, kendi yerel aklı ve siyasi hayatı ile mücadele ediyor. Ve doğal olarak bu oyunu bozamıyoruz neden? Çünkü oyun bir üst akılla karşınızda ve siz yerel akılla karşısına çıkmaya çalışıyorsunuz. Onun için bu oyunu bozma şansınız olmuyor.” dedi.
“İslam coğrafyasın dışında herhangi bir çatışma alanı biliyor muyuz?”
Çiçek, “İslam coğrafyasına baktığınızda temel olarak çatışma alanları nerelerde karşınıza çıkıyor? Ya mezhebe karşı mezhep ile çıkıyor, ya coğrafya ya karşı coğrafya ile çıkıyor ya olumlu İslam’a karşı radikal İslam ile çıkıyor. İslam coğrafyası dışında herhangi bir çatışma alanı biliyor muyuz? Bütün bunlar İslam ülkelerinde çıkıyor. Batı, İslam dünyasında mezhebe karşı mezhep, coğrafyaya karşı coğrafya ve ılımlı İslam’a karşı radikal İslam’ı çıkararak dizayn projelerini uygulamaya çalışıyor.” şeklinde konuştu.
“Ortadoğu’daki savaşlarda ölen de öldüren de Müslüman”
Coğrafya üzerinden birçok İslam ülkesinin birbirine karşı ciddi savaş riski taşıdığını belirten Çiçek, “İran, Irak, Kuveyt bunun tipik örneğidir. Suriye’ye bakıyorsunuz, Bahreyn’e bakıyorsunuz, Pakistan’a bakıyorsunuz, Müslümanın Müslümanı katlettiği bir coğrafyadayız. Siyasi gerekçeleri bir tarafa bırakarak söylüyorum, neticesinde ölen kim; Müslüman. Öldüren kim; Müslüman.” dedi.
Kur'an okuyan Mısır ordusu sonra halkını katletti
Adeviye meydanında şahit olduğu bir olayı anlatan Çiçek, “Adeviye Meydanına gittiğimizde ben Mısır ordusunu böyle bilmiyordum. Türkiye’de tabi biz eski dönemleri bildiğimiz için ordu seküler, ama orada herkesin elinde Kur’an-ı Kerim var ve askerler nöbette Kur’an-ı Kerim okuyor. Bu nasıl bir şey dedik? Çünkü hayal bile edemiyorsunuz. Sonra iftar vaktinde onlara kamyonlar ile iftarlarını açması için yiyecek geliyor. Ben bunların bizzat şahidi oldum. Onun için rahat anlatıyorum. Sonra o insanlar o meydanda namaza duruyorlar. Ama o insanlar bir saat sonra Adviye Meydanına gidip kendi kardeşlerini (İhvanı destekleyen halkı) katledip, sonra gelip ellerini yıkayıp, abdest alıp namaz kılıyorlar. İşte bu üzüntü verici bir durumdur.”
Türkiye’de ve İslam ülkelerinde cemaatlerin resmileştirilmesini İslam’ın temelinde yatan sorun olarak gören Çiçek, şunları söyledi:
“BÖYLE İSLAMİ CEMAAT ANLAYIŞI OLMAZ”
“Türkiye’de bir özgürlük alanı oluştuğunda biz ne diyoruz; bu özgürlük alanlarını oluşturalım, üniversiteler geliştirsin. Bu özgürlük alanlarını oluşturalım cemaatler gelişsin, insana ve yurda yatırım yapsın. Yurtdışına akademisyen göndersin. Onu yapsın bunu yapsın ama eğer siz resmileşmek istiyorsanız ve resmileşmek istedikten sonra siz bu özgürlük alanların alıp binalara yatırım yaptırıyorsanız, bu özgürlük alanlarını alıp kendinizi cemaatin iş ve işçi kurumu gibi dizayn edip devlete adam sokmaya çalışıyorsanız kusura bakmayın zaten sizin sonunuz yok. Böyle bir İslami cemaat anlayışı da olmaz. Cemaat anlayışının olabilmesinin temel yolu, cemaatlerin doğru adamı topluma yetiştirmesidir. Bir cemaatin işi değildir devlet yönetimini ele geçirme meselesi. Siz sistemi ele geçirdiğinizi zannettiğiniz andan itibaren sistem sizi ele geçirmiş olur zaten. Buradaki temel mesele cemaatler kendilerini de, insanları da yetiştirecek, insanı eğitecek ve donatacak. Zaten cemaatler bu insanı donattıktan ve toplum yapısı değiştikten sonra eski alışkanlıkları ne devletler, ne insanlar ne başka bir şey sürdürebilir.”
“BİR CEMAATİ ALIP YERİNE BAŞKA CEMAAT KOYMAK DA YANLIŞ”
Devlet mekanizmalarında yer alması gerekenin cemaatler değil hukuk olması gerektiğini belirten Çiçek şu şekilde devam etti;
“Bugün paralel yapı mı diyorsunuz, Gülen cemaati mi diyorsunuz? Ne derseniz deyin. Herkes kendine göre bir anlam yüklesin. Bunu devletten alıp yerine yeni bir cemaati koyuyorsanız bu da onun kadar yanlıştır. Çünkü orada olması gereken cemaatler değildir. Orada olması gereken hepimizin kabul edebileceği, hepimizin haklarını kontrol altına alacak ve hepimizi ötekileştirmeyecek olan hukuktur. Bu mantık doğru bir mantık diyen olursa o zaman kimse kusura bakmasın, masonlara ve Alevilere karşı çıkmayacağız. Bir cemaat zaten diğer cemaatlerin hepsini ötekileştirmiş. Sonrasında yeni bir cemaate yeni bir cemaat onun yerine geliyor, o da ötekileştiriyor. O da iş ve işçi bulma kurumu gibi olacak. O da yarın bir gün büyüdüğü zaman aynı sisteme girmeyeceğinin garantisi var mı? O yüzden benim kişisel görüşüm şudur ki; cemaatler devletten uzak durmalı. Cemaatler sivil toplum gücüyle devleti dönüştürmeli. Devlet paradigması değişiyorsa senin de değişmen gerekiyor. Çünkü artık o yapı değişiyor. Senin yapman gereken çok basit; cemaatler sivil alanı temsil eder, devlet siyasi alanı temsil eder. Sivil alanla siyaset alan birbirini ötekileştirme üzerine kurulursa bu sistem sağlıklı bir sistem olmaz. Sivil alan kazanımlarını koruyacak, devlet mekanizması onu kırmızı kitabına sokmayacak, onu tehdit algısı olarak almayacak ve o kazanıma sahip çıkacak. Sivil alan da devleti değiştirme noktasında siyaset alanına kendi nüfus gücü ile müdahale etmeyecek. Ne için müdahale edecek? Halkın ortak değerlerini kazanım noktasında mücadele edecek.”
İLKHA-UrfaHA
SON VİDEO HABER
Haber Ara