Görmez, Din eğitimin önemine vurgu yaptı
Mehmet Görmez, İslam âlimlerinin, entelektüellerinin ve bilim adamlarının omzundaki sorumluluğun büyük olduğunu söyledi.
11 Yıl Önce Güncellendi
2014-12-08 14:29:22
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, “Bugün, ateş çemberinin ortasında yer alan ülkemiz, hala bir esenlik ülkesi olarak umut vaat etmeye devam ediyorsa, bunda pek çok sebebin yanında din eğitimini, din öğretimini ve din hizmetlerini başından beri ciddiye alarak bugünün dünyasında onu ikame etmeye çalışmasının payı asla göz ardı edilemez” dedi.
“Bu sorumluluk, dini, gayr-i dini tasnifine girmeden, aklı ve vahyi karşı karşıya getirmeden ilim, hikmet ve marifeti ahlak, adalet ve merhametle mecz edecek bir bilginin üretimi, eğitimi ve öğretimi mevzuunu daima bir mesele, bir dert ve bir gaye haline getirmektir. Aksi takdirde ‘İslam medeniyeti’ söylemleri sadece geçmişle avunmanın ve çağımızda yaşananlara karşı bir savunmanın ötesine geçemeyecektir. Bugün, ateş çemberinin ortasında yer alan ülkemiz, hala bir esenlik ülkesi olarak umut vaat etmeye devam ediyorsa, bunda pek çok sebebin yanında din eğitimini, din öğretimini ve din hizmetlerini başından beri ciddiye alarak bugünün dünyasında onu ikame etmeye çalışmasının payı asla göz ardı edilemez.
Bu konularda her ne kadar ülkemizde zaman zaman bazı kırılmalar yaşanmış olsa da din eğitimi ve din hizmetleri diğer İslâm ülkelerine nazaran çağımız koşullarında daha sağlıklı bir zeminde seyretmektedir. 14 asırlık bilgi ve medeniyet birikimiyle doğru ilişkiler kuran, Kerim Kitab’ın ayetleriyle tabiatın ayetlerini asla birbirinden ayırmayan, din bilimleriyle fen ve sosyal bilimlerini, ilahiyat eğitimiyle hikmet ve felsefeyi birlikte veren bir eğitim anlayışının ve kurumların varlığı, hiç kuşkusuz bu zemini bizlere sağlamıştır. İmam hatip liseleri ve ilahiyat fakülteleri gibi eğitim kurumlarımızda üretilen bilgiyi toplumun ve insanlığın istifadesine sunan Diyanet İşleri Başkanlığımızın varlığı, gerek yurt içinde ve gerekse yurt dışında barış, güven ve huzur vesilesidir.”
Ülkemizin en küçük yerleşim birimlerinden büyükşehirlere, Afrika’nın uçlarından Latin Amerika ve Karayip Adaları’na kadar yerkürenin hemen her yerine gerek yurt dışındaki millet varlığına, gerek gönül coğrafyasına ve gerekse dünya Müslümanlarına götürülen hizmet ve faaliyetlerin Başkanlığı küresel ölçekte hizmet sunan uluslararası bir kurum hâline getirdiğini bildiren Görmez, “Bu durum, ülkemiz için hem büyük bir imkân ve fırsat, hem de bizleri iman ve aşkla coşturan çok önemli bir husustur. Ancak itiraf etmek isteriz ki, 14 asırlık büyük bir mirası günümüze taşıma, onu bilme, doğru anlama ve yorumlama; yaşadığımız çağın devasa sorunlarını çözme ve gelecek nesillerin ihtiyacına göre yeni bir medeniyet inşa etme hususlarını dikkate aldığımızda halihazırda ürettiğimiz bilgi ve sunduğumuz hizmetleri yeterli görmek mümkün değildir.
Bugün, ülkemizin gerek bölgemizde, gerek gönül coğrafyamızda ve gerekse tüm dünyada bir umut olması, diğer konularda olduğu gibi dinî-ilmî sahalarda da bir başvuru mercii haline gelmesi, çabalarımızı, çalışmalarımızı, kurum ve müesseselerimizi yeniden gözden geçirmemizi zorunlu kılmaktadır. Diyanet camiası olarak ve ilahiyat camiası olarak bu büyük sorumluluğu hakkıyla ifa edebilmek için kendimizi her açıdan yenilemek ve hizmet kalemlerimizi geliştirmek zorunda olduğumuzun bilincindeyiz. İşte ‘Günümüzde Yeni Dinî Anlayışlar; Dinî Bilgi, Eğitim ve Din Hizmetleri’ başlığını taşıyan 5. Din Şurası’nı bu saiklerle toplamış bulunuyoruz” ifadelerini kullandı.
“BUGÜN HER NE ŞEKİLDE OLURSA OLSUN İSLÂM’I ANLAMA VE YAŞAMA BİÇİMLERİ BİR ŞEKİLDE TARİHSEL KÖKLERE DAYANMAKTADIR”
“Günümüzde yeni dini anlayışlar derken bugün, hem İslâm toplumlarının karşı karşıya kaldığı çatışmalara mesnet teşkil eden farklı dinî anlayışları, hem de İslâm’ın evrensel mesajlarını görmezden gelerek kendi dar kalıpları doğrultusunda İslâm’ı temsil etme iddialarını kastetmekteyiz” diyen Görmez, “Bugün, her ne şekilde olursa olsun İslâm’ı anlama ve yaşama biçimleri bir şekilde tarihsel köklere dayanmaktadır. Ancak hemen ifade etmek isterim ki, medeniyetimizin harici ve dâhili sadmelerin etkisiyle kırılmalar geçirdiği uzun yıllarda sömürgelerin, istilaların, işgallerin ve istibdatların gölgesinde oluşan yaralı bilinçler, tercih ettikleri yol ve yöntemlerle uç noktalara savrulmuşlardır.
Bunun bir nedeni de çağımızın egemen bilgi üretim mekanizmalarının, bilgiyi gücün ve hakikatin yegâne kaynağı olarak görmesi, pozitivist eğitim anlayışının bir şekilde dini anlama biçimlerine de yansımasıdır. Bütün bunların neticesinde oluşan bilinçler, farklılıkları yok kabul etmekte ve kendisi gibi düşünmeyenleri kolayca hakikatin dışına itebilmektedir” dedi.
SON VİDEO HABER
Haber Ara