Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

hükümetten beklenen cesur yaklaşım

11 Yıl Önce Güncellendi

2014-11-25 23:49:27

hükümetten beklenen cesur yaklaşım

TIMETURK BLOG / SABRİ BALABAN
Çözüm sürecinde yapılan yanlışlar veya eksikliklere ilişkin bir çok şey söylenebilir ancak bu yanlışların işin doğasında olduğunu göz ardı etmemek lazım. Çünkü kabul etmek gerekir ki Devlet ilk defa Kürt sorununun çözümünü böylesine kararlılıkla ele alıyor. Daha önce de bazı teşebbüsler oldu. Turgut Özal‘ın, Demirel-İnönü hükümetinin, Tansu Çiller hükümetinin bazı açıklamaları olmuştu. Ancak ilk defa bir hükümet bu kadar kapsamlı bir çözüm perspektifine sahip görülüyor. Tabiatı ile yeni bir yol deneniyor. Bu da bazı riskleri ve yanlışlıkları beraberinde getirir. Benzer durum, etnik meselelerini çözmeye çalışmış başka ülkelerde de yaşandı. İngiltere-İRA, İspanya-Bask, Kanada-Cubeck ve diğer çözüm deneyimlerinde yaşandı.

Öncelikle var olan olumsuzluklara karşın şu alanlarda önemli başarı elde edildi.

1- Doğrudan görüşmeler başladı. Toplumun bilgisi dahilinde bu görüşmelerin yapılması başlı başına önemli gelişmedir.

2- Çözüm sürecinde halk desteği sağlandı. Akil adamlar heyetlerinin ülke çapında yapmış olduğu toplantılar halk tarafından önemsendi. Seçimlerde Ak Parti’ nin oylarını artırması bu sürecin halk tarafından desteklendiğini gösterdi

3- Sürece ilişkin hukuksal alt yapı kuruldu. ‘’ Çözüm süreci Kurulu ‘’ ve ‘’ Kurumlar arası izleme ve Koordinasyon komisyonları ‘’ kuruldu.

Hal böyle olmakla beraber çözüm sürecinde yapılan bazı hataları itiraf etmek lazım. Bu eksikleri yapıcı bir anlayışla ele almak ve gidermek lazım. Nedir peki bu hatalar;

1- Çözüm sürecinin siyasi tarafı olanların diline zaman zaman yansıyan sertlik. Her süreç doğası gereği gerginlik taşır. Bir taraf AK Parti’yi İŞİD ile eşitlemeye çalışırken,diğer taraf ise PKK= İŞİD demektedir. Bu durum gerginliği arttırıcı bir durumdur. Ak Parti ve HDP’ nin ideolojik zıtlığı tarafların bir birine karşı kullandığı dile yansıyor. Özellikle Kobani meselesinde Hükümet ve Devlet yetkililerinin dili Kürt kamuoyunda gerginliğe yol açtı. Tartışmaları kamuoyunun önünde yapmamak lazım.

2- Demokratikleşme için adım atılırken süreç ağır işliyor. Aslında bir çok reform Ak Parti kuruluş programı ve ardından yapılan seçim programlarında yer aldığı halde genel manada kamuoyu bunları şiddet sonucu atılan adımlar olduğunu düşünüyor. Dolayısıyla şiddet ve reformlar arasında bir paralellik kurulmuş oluyor. Bu yanlış algıyı besleyen şey reformlar konusunda geç adım atılmasıdır. Söz gelimi anadilde savunma meselesi aslında hükümetin düşündüğü bir şey iken bu konuda adım atmada gecikilmesi BDP çevrelerine fırsat yaratmış, aylar süren mahkeme boykotları neticesinde adım atılmış, dolayısıyla sivil itaatsizlik neticesinde bu hakkın elde edildiği propagandası yapılmıştır.

Benzer bir durum anadilde dini hizmetler meselesinde yaşanmıştır. Aylar süren ‘’sivil Cuma ‘’ neticesinde camilerde anadilde vaazlar verilmeye başlanmış. Müftülüklerde anadilde hizmet veren telefon hatları, medresede okumuş molla açılımı ve benzeri gelişmeler aslında demokratikleşme paketlerinde yahut seçim beyannamelerinde zaten belirlenmiş hususlar iken bu adımların atılmasında gecikilmesi, yine BDP - DTK kesimlerinin konuyu istismar etmesine sebep olmuştur. Oluşturulan algıya göre açılımlar aslında sivil cumaların eseridir.

Sürecin uzaması provokasyonlara açık bir alan oluşmasına da sebep olmaktadır.

3- Teşkilatların ve vekillerin reformları anlatmada yetersiz kalmaları göz ardı edilmemesi gereken bir diğer sorundur. Öncelikle siyasi seçilmişlerin barış süreci hakkında yeterli bir donanıma sahip olması lazım. Özellikle bölge milletvekillerinin barış sürecinin önemine inanmaları gerekir ki halkı da inandırabilsinler. Ne var ki durum hiçte öyle değil. Halktan kopuk, halka tepeden bakan, sadece kendi yakınlarının ikbal ve istikbaline odaklanmış bölge siyasetçileri ne yazık ki sürece katkıdan çok sürece zarar vermektedirler. Halk, yoksulluk ve işsizlik ile mücadele ederken bölgenin seçilmişlerinin halktan kopuk bir şekilde yaşamaları, sefahat görüntüsü arzeden düğün ve kutlamalarda bulunması ciddi sıkıntılara sebep olmaktadır. Koruma ordusundan bölge siyasetçilerine yaklaşılamamaktadır. Halkın talepleri için çözüm üretilmemektedir.

4- Kürt sorununun sosyal ve ekonomik ayağının ihmal edilmesi: 6 - 8 ekim olayları bize şu gerçeği tüm çıplaklığı ile göstermiştir; bölgede işsizlik ve yoksulluk meselesi çözüme kavuşmadan tek başına demokratikleşme adımları kalıcı bir toplumsal barış doğuramaz.

5- Barış sürecinde rol alan akil adamlar ve akademisyenlerin elit kesimden seçilmesi, toplumsal bir desteklerinin olmaması da diğer bir sıkıntı sebebidir. Aslında ilk zamanlarda önemli bir işlevleri oldu. Ancak son zamanlarda etkilerinin azaldığından söz edebiliriz. Akil adamların görevlerini tamamladıklarını düşünüyorum. Yeni süreçte toplumsal temsiliyeti güçlü insanların öne çıkması ve barış sürecini halka anlatması gerekmektedir.

6- Halka barış sürecini anlatmanın diğer bir yolu da sivil toplum kuruluşları ile diyalog geliştirmedir. Ne yazık ki bu konuda bazı ciddi hatalar yapılmaktadır. Nerdeyse tamamı Ak Parti’ye yakın STK lar ile toplantılar yapılmakta diğer STK lar dışlanmaktadır. Bu durum huzursuzluğa sebep olmaktadır. Tüm toplumsal kesimler barış sürecine dahil edilmeden sonuç almak mümkün değil. Özellikle bölgedeki teşkilatlar farklı toplumsal kesimleri temsil eden STK’ ların Hükümet çevreleri ile bir araya gelmelerine sıcak bakmamaktadır. Bir çeşit filtreleme yapmaktadırlar.

Yapılması gereken şey en geniş toplumsal desteğin sağlanmasıdır.

7- Barış sürecini içine sindiremeyen asker ve sivil bürokrasinin bölgede görevlendirilmemesi gerekir. Bazı kaymakam , vali yahut emniyet müdürlerinin bu barış sürecini hazzetmediği sır değil. Bölge halkı ile diyalog kurabilen , halkın derdinden anlayan, insanlara sevgi ile yaklaşan bürokrat ve memurların bölgeye tayin edilmesinde yarar var.

8- Kamu hizmetlerinde aksamalar Ak Parti’ ye oy kaybettirebilir. Özellikle bölgede uzun saatler süren elektrik kesintileri, Birçok ilçede modern hastaneler yapıldığı halde uzman doktorların tayin edilememesi, eğitimde görülen aksamalar, hızlı nüfus artışına karşı altyapı yetersizlikleri ve benzeri sorunlar, toplumsal beklenti çıtasını yükselten Ak Parti için önemli bir sınav olarak durmaktadır. Unutmamak gerekir ki İnsanlar geçmiş iktidarlar dönemi ile bu günü karşılaştırmak yerine Doğu ve Batı bölgeleri arasındaki gelişmişlik seviyesini mukayese etmektedir. Her ne kadar Ak Parti iktidarı döneminde radikal gelişmeler yaşansa da bölgeler arası gelişmişlik farkındaki açı daraltılmalıdır.

9- Bazı reformlar sürece endekslenmeden, doğrudan halk muhatap alınarak yapılabilir. Dil, kültür, kimlik, eğitim , insan hakları demokratik standartların yükseltilmesi, yerleşim yerlerinin isimlerinin iadesi vs.


SONUÇ : Cumhuriyet tarihinin en reformcu hükümeti olarak şimdiden zihinlerde yer alan Ak Parti hükümetinin belki de en büyük hizmeti, Kürt sorununun çözümü olacaktır. Bir açıdan ustalık döneminin eseridir çözüm süreci. Sabır , samimiyet ve stratejik bir yaklaşım gerekmektedir. Bu konuda sözü olan herkes dinlenmeli, özgür bir tartışma ortamı oluşturulmalıdır. Kürt toplumunun doğal temsilcileri konumundaki kanaat önderleri, münevverler, medrese Seydaları, aşiret büyükleri, Kürt sorunu nedeniyle hayatının önemli bir kısmını cezaevlerinde geçiren aydınlar, evladını yitirmiş anne- babalar ve ilgili tüm kesimler sürece dahil edilmeli. Yabancı parmakların süreci sabote etmelerine izin verilmemelidir.
SON VİDEO HABER

Uçakta olay çıkarıp, 'Türkiye'yi satın alırım' diye tehdit etti

Haber Ara