"Tabanımız, kitlemiz sürece olan inancını yitirdi" diyen Demirtaş, "Süreç karşıtları bir anlamda süreç bitsin diye uğraşırken, biz sürecin devam etmesi yönünde hamleler yaptıkça hem kendi tabanımızda hem de süreç karşıtlarından eleştiri almaya başladık. Bizim buradaki çabamız derdimiz, Öcalan bu görüşmeleri sürdürmek istediği müddetçe ona yardımcı olmaktır" dedi. Dersim katliamı tartışmalarna da değinen Demirtaş, "Davutoğlu Seyit Rıza anıtının önünde diz çöküp özür dilesin" diye konuştu.
Demirtaş'ın sürecin önündeki engeller ve hükümetle sürdürülen diyalog konusunda DİHA'ya şu açıklamaları yaptı:
HÜKÜMET MÜZAKERE FORMATINDA ADIM ATACAK: İmralı adasında heyetlerin oluşması, izleme heyetinin oluşması ve müzakere formatında tartışmaların başlaması; karşılıklı madde madde konuların görüşülüp karara bağlanması gerekiyordu. Bu konuda hükümet adım atmıyordu. Şimdi geldiğimiz aşamada artık hükümet bu konularda adım atacağını belirtiyor. İmralı adasında müzakere formatında tartışmaya başlayacağını buna açık olduğunu belirtiyor. Birkaç gündür İmralı'da Sayın Öcalan'la İmralı'da devlet heyetinin görüşmeler yaptığını olumlu bir noktaya doğru gelindiğini belirtiyorlar. Tabii bütün bunları. HDP heyeti İmralı adasına gitmeden öğrenmemiz mümkün değil. Öcalan'ın bu konudaki görüşlerini duyduktan sonra kamuoyuna açıklama yapılabilir.
TARAFLAR TUTANAĞI İMZALAYACAK: Şu anda devlet heyeti Sayın Öcalan ile baş başa görüşme yapıyor ve bu görüşmelerin hiç biri resmi kayıt altına alınmıyor. Müzakere başladığında masada devlet heyeti olacak bizim genişletilmiş heyetimiz olacak. Bir de gözlemci 3. çevre dediğimiz kesimler olacak. Dolayısıyla tartışma çok sayıda şahidin huzurunda gerçekleşecek ve o görüşmeler tutanak altına alınacak ve taraflar imzalayacak bu tutanakları.
MÜZAKERE MASASINDA OLACAKLAR: Tabii ki, bu tartışmalar yürütülürken, bizatihi tanık olması lazım. Sayın Öcalan devlet heyetiyle İmralı'da görüşürken onlara tanıklık edecek ve mümkünse oluşacak mutabakat metnine bunlar da imza atacak. 'Evet bunlar tartışıldı bu konularda uzlaşıldı buna şahidim' diyen bir gruba ihtiyaç var.
KİTLEMİZ SÜRECE OLAN İNANCINI YİTİRDİ: 'Evet süreç devam ediyor ya da devam etmeli' şeklindeki açıklamalar bu günlerde neredeyse, bu açıklamayı yapana büyük bir eleştiri olarak dönüyor. Çünkü tabanımız kitlemiz sürece olan inancını yitirdi. Bu tarafta da süreç karşıtları bir anlamda süreç bitsin diye uğraşırken, biz sürecin devam etmesi yönünde hamleler yaptıkça hem kendi tabanımızda hem de süreç karşıtlarından eleştiri almaya başladık. Bizim buradaki çabamız derdimiz, Sayın Öcalan bu görüşmeleri sürdürmek istediği müddetçe ona yardımcı olmaktır. Sayın Öcalan bu sürecin baş müzakerecisidir, bu hareketin önderliğidir. Kendisi barışı gerçekleştirmek istiyor. Dolayısıyla 'süreç bitti sürecin anlamı kalmadı süreci yürütmeyelim buna ne gerek var?' şeklindeki açıklamalar hükümeti değil Sayın Öcalan'ı zorlar. Bizim, Kürt hareketinin bütün bileşenleri negatif dil meselesine dikkat etmesi gerekiyor. Sayın Öcalan'ı güçlendiren şey sürekli süreci anlamsızlaştıran açıklamalar değil. Eleştirilmesi gereken şey hükümetin pratik somut adım atmıyor olmasıdır.
BİZİ ZORLUYOR: Halkın genelinde değil, bizim örgütlü yapılarda bazen çok ağır eleştiriler yapılıyor. Bu bazen bizim heyetimize de ağır eleştiriler olarak yansıyor örgütlü yapılarımızdan. Bunlar yazılıyor çiziliyor, doğrusu bunlar bizi zorluyor. Siyasetçiler olarak bizim görevimiz süreci bitirmek değildir, süreç tek bir pamuk ipliği ile bile bağlı olsa bağlantıyı korumaktır bizim işimiz. Bizim işimiz barışı kurabilmek, çözüm kanallarını açabilmektir. Bunu yaparken eleştiri alıyorsak bunu saygı ile karşılıyoruz, fakat bu konuda haksızlık yapıldığını düşünüyoruz.
HAKLI DİRENİŞTİR: Elbette ki 6-8 Ekim direnişi kesinlikle meşruiyete dayalı haklı bir direniştir. Bu konuda hiçbir zaman tereddüt olmadı. Halk sürece müdahale etmiştir. Halkı sokağa direnişe iten şey tek başına bizim çağrımız da değildir. Halk zaten psikolojik olarak bu meşruiyeti hissetti ve zaten sokağa çıkmıştı. HDP'nin çağrısı bunu belki desteklemiştir. Burada sorun provokasyonların önlenememiş olmasıdır. Bu da HDP'nin değil, AKP'nin sorumluluğundadır. Bu provokasyonları önleyebilirlerdi.
9 BAŞLIK TEK TEK MÜZAKERE EDİLECEK: Müzakere dışında acil olarak atılması gereken bir adım yok. Bir hafta on gün içerisinde heyetler gidecek Sayın Öcalan ile masaya oturup, tek tek konuları müzakere etmeye başlayacaklar. Sosyal, ekonomik, eğitim, kadın, çevre politikaları gibi 9 başlıkta tek tek müzakere edilecek. Bunlar, Kürt sorununun, kadın sorununun, Alevi sorununun, Türkiye demokrasi sorununun temel başlıklarıdır. Her başlık masada müzakere edilecek ve orada uzlaşma sağlandığında o başlık için hangi yasal düzenleme, hangi pratik düzenleme yapılacağı kararlaştırılacak, işin esası orada görüşülecek.
BAŞBAKANLA GÖRÜŞTÜK: Sayın Öcalan seri adımlar ve hızlı adımlar konusunda ısrarcı. Başbakanla da görüştüğümüzde kendisi de seçimden önce bütün başlıkları pratikleştirip bitirmek istediklerini belirttiler. Bunun olup olmayacağını önümüzdeki günlerde göreceğiz. Olacaksa bir mutlak eylemsizlik, hükümet eş zamalı adımlar atsın ki bu gerçekleşsin. Bu karşılıklı şartlarla yürüyecek bir süreç değil artık. (Başbakan'ın hafta sonu Dersime gideceği belirtiliyor. Nedir beklentiniz? sorusu üzerine) Yapılması gereken şey; gidip Dersim'de Dersimlilerin bütün taleplerini kabul ettiğini belirtmek. Mümkünse Seyit Rıza'nın anıtı önünde tıpkı Willy Brandt'ın yaptığı gibi diz çöküp, dua edip özür dilemektir. Yoksa bunu siyasi bir geziye dönüştürürlerse yazık olur. Bu tür numaraları yutmaz Dersimliler.
BİRÇOĞUMUZ ADAY OLMAYACAĞIZ: Bazı arkadaşlarımız, partiyi geniş kesimlere açma konusunda biraz ketum davranıyorlar. Önümüzdeki dönem parlamento grubu önemli ölçüde değişecek, iki dönem kuralı gereği birçoğumuz aday olmayacağız.