'Müfettiş bile zehirleniyordu'
Yeni iş güvenliği paketini Al Jazeera'ye değerlendiren İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürü Kasım Özer, havza madenciliğine geçileceğini belirtti. Küçük ve altyapısız maden ocaklarının iş güvenliğini hiçe saydığını anlattı. Ermenek’te bir ocakta, benim müfettiş arkadaşım bile az kalsın zehirlenip ölüyordu' diye konuştu.
11 Yıl Önce Güncellendi
2014-11-15 13:25:00
Soma’da 301 maden işçisinin ölümü, İstanbul-Mecidiyeköy’deki asansör kazası ve en son Ermenek’teki kömür madeninde yaşanan facianın ardından hükümet Çarşamba günü ‘iş güvenliği reform paketi’ açıkladı. Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun açıkladığı pakete göre gerekli kanuni düzenlemelerin yapılmasıyla denetim, projelendirme, krize müdahale etme kabiliyeti arttırılacak.
18 maddelik reform paketine işçi sendikaları tepkili. DİSK, paketin ciddi bir yenilik getirmediğini, uygulamada ve denetimde sorunların devam edeceğini söylüyor ve “paketin uygulanma olanağı yok” diyor.
Reform paketinin getirdiği yenilikleri ve işçilerin güvenliği için alınacak önlemleri, mevzuat üzerinde haftalardır çalışan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na bağlı İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürü Kasım Özer, Al Jazeera’ye değerlendirdi:
Yeni paketle birlikte, Türkiye’de maden ocaklarının iş güvenliği açısından yeterliliğinin tespiti, ihtiyaç duyulanların modernize edilmesi ya da tamamen kapatılması söz konusu olacak mı? Önümüzde Çin örneği var. İş güvenliği açısından yetersiz madenlerin kapatılmasının ardından, son 10 yılda ölüm oranı binde 5’ten binde bire indi.
Biz de tam bunu yapacağız. Hem üretimin güvenliği hem iş güvenliği açısından yapılacak olan bu. Havza madenciliğine geçilecek. 50 bin tonluk bir rezerv var, yatırım bile yapmaya değmez. O zaman büyük havzalar, büyük rezervler üzerinde yoğunlaşılacak, küçükler kapatılacak, kusura bakmasınlar.
150 bin ton kömür için adam ocak açmış Edirne Uzunköprü’de, bugün patladı. Müfettiş gidiyor Haziran’da, 30 tane eksik var. 20’sini yaptırıyorlar uğraşa didine. Ben de çeyrek asır müfettişlik yaptım, bizim böyle bir özelliğimiz var. Bağcıyı dövmek istemeyiz, bizim bütün derdimiz üzüm yemek. Adama gidip ceza yazmaktan hiçbir zaman hoşlanmayız, çözüm de değil. Biz orada adamı ikna edebildiğimiz kadar eder, yaptırabildiklerimizi yaptırırız.
Müfettişin tespit ettiği eksikler tamamlanırken ocaklar kapatılıyor mu?
Hayır, kapatmıyoruz. Bugüne kadar yapmıyorduk. Ama bu kanundan sonra yapacağız. Mesela Edirne’de de, bu 11 eksiği ısrarla yapmamış arkadaşımız. Müfettişler de 23 Haziran’da kapatmışlar. Bizim durdurduğumuz ve rehabilite et dediğimiz yere dokunmamış, başka bir yerden bir delik açarak aynı madende çalışmaya devam etmiş. Kendince ‘ben durdurulan işi yapmıyorum’ diyor. Ama durdurulan iş bu bölge, bu ocak. Öbür taraftan da girsen burada çalışıyorsun. Şimdi bunlara hapis cezası geliyor.
Verimli olmayan maden ocakları birleştirilecek. Bir bölgede biri kuzeyden biri güneyden giriyor, bir tanesi diğerinin bölgesinin kömürünü deliyor. Diğerinin haberi yok, onun gazı kendi bölgesine geliyor. İşçi orada zehirlenip ölüyor, adam farkında değil. Benim müfettiş arkadaşım bile aynı şekilde zehirlenip ölüyordu. Vagonla çıkardılar. Bugün kapattıkları Ermenek’teki ocakta, 10 sene önce oldu bu.
10 sene önceyle bugün arasında bir fark var mı? Zerre miktar bir ilerleme yok. Şimdi kapandı bu ocak, niye? İş güvenliği tedbirleri yok diye. 10 senedir yok burada bu! Şimdi bu küçük köstebek yuvalarını bir tek yerden işletebiliyor musun? İşletemiyorsan bırak git, o zaman tamamen kapanacak.
Verimli olduğunu düşündüğünüz ocaklarda modernizasyona mı gideceksiniz?
Tabii. Bizim daha çok kömürde sıkıntımız. Buralarda hem yerüstü hem yeraltında rehabilitasyon yapılacak. Kömür madenciliğini en iyi şekilde yapabiliyorsan yap.
Özer, Başbakan Davutoğlu ile paketin detaylarını görüştükten sonra Al Jazeera'nin sorularını yanıtladı.
Reform paketinde açıklanan ‘madenlerin en az iki yoldan yer üstüne bağlanma zorunluluğu’, mevcut mevzuatta zaten var.
Bu, acil durdurmayı gerektiren bir husus. Artık burada müfettiş, işveren falan yok. Mevzuatta zaten var ama bu savsaklanıyor. ‘Açacağız, yapacağız’ filan diyorlar. Şimdi yoksa doğrudan durduracağız. Buradaki yenilik, durdurmayı müfettişin inisiyatifine bırakmıyor. Zaten bugüne kadar çift yolu olmayan hiçbir ocağa çalışma izni vermedik. Ama burada işverene diyoruz ki kör gözüne parmağı sokuyoruz. ‘Sakın bu maddeyi geçme’ diyoruz. Müfettiş senin oğlun da olsa, amcanın oğlu da olsa böyle bir yetkisi yok. Daha sert hatırlatıyoruz.
Bazı şeyler zaten var da, bazı şeyler yavaş yavaş, sindire sindire gidiyor.
Eylem planındaki ‘yer altı planlarının üç boyutlu hazırlanması’ zorunluluğu da mevzuatta ‘imalat haritası çıkarmak, yer altı su kaynaklarının tespit edilmesi’ şeklinde yer alıyordu. Burada yeni olan ne var?
Kâğıt üzerindeki imalat haritasını bilgisayarda üç boyutlu gösterecek, aradaki mesafeleri de görecek. O zaman alt katta çalışırken eski imalata yaklaştığının farkına varacak herkes.
Eski planlarda ne kadar aralık olduğu görülemiyor muydu?
Hayır, doğrudan görülemiyordu. Üç boyutlu görüntüyü bilgisayarda evirip çevirip her tarafını anlayabileceğiz.
İmalat haritasına bakarak hesap yapıp önlem alması gereken de, üç boyutlu plana bakıp tehlikeleri anlayacak kişi de işveren, yani aynı insan değil mi?
Ama artık mazereti kalmayacak işverenin. Bu planlar işvereni ele verecek şimdi. Üç boyutlu plan Maden İşleri Genel Müdürlüğü’ne (MİGEM) veriliyor, oradan da bize bir link verilecek. Sistem bilgisayara akacak, müfettiş masasının başından kömür ocağında işçiler nereye gelmiş görecek. İcabında res'en teftiş edebilecek. Bu acil durdurma gerektirir, bunu bize yazacak. Üç boyutlu görüntüyü müfettiş, iş güvenliği uzmanı, MİGEM, işletmeci görüyor. Çok fazla fırsat verilmez en azından. İşverenin inisiyatifinden çıkaracak, belki adam başka bir yerin haritasını koyuyordu, üzerine farklı bir isim yazıyordu...
Eylem planında ihalelere de işaret ediliyor, bu konuda ne yenilikler var? Örneğin ihale süreçlerinde iş güvenliği ile ilgili temel gereklilikler, firmalardan neler isteneceği yasal değişikliklerle kesin olarak belirlenecek mi?
İhalelerde iş güvenliğinin bir kalem olarak yer almasını istiyoruz. Çünkü bugüne kadar, ‘biz bir fiyat verdik ama iş güvenliğiyle ilgili masraf yok burada, şimdi bir de bu çıktı’ diye şikâyetler geliyordu. Bu mazereti önlemek için diyoruz ki, iş sağlığı güvenliği ile ilgili kalemler de ihalede olacak. Kaç baret alacak, üş güvenliği uzmanlarına ne kadar verecek…
İhaleli işi alan bir işverenin çalıştırdığı işte ölüm meydana gelirse o kötü işte. O zaman diyoruz iki yıl ihalelerden men edileceksiniz.
Daha önce aldığı ihalelerdeki işleri çalıştırmaya devam edecek mi?
Onlar devam ediyor. O işi durdurmak veya kapatmak değil, o işvereni daha tedbirli olmaya teşvik ediyor. ‘Bundan sonra sana ihale vermiyorum, iki yıl aklın başına gelsin’ diyoruz.
Bazen de üretim zorlaması oluyor. Günde 500 kalemlik iş almıştır, günde 750 kaleme çıkarmak ister. Aynı adam, aynı makine, aynı iş saati… Böyle olunca insanların nefes alma hakkını elinden almış olursun. Baktık kalem artmış ama çalışan sayısı aynı, o zaman da işi durduruyoruz. 10 kişi daha mı işe aldı, yeni bir makine mi aldı, o zaman ‘buyur çalış’ diyeceğiz. Kazaların önemli bir kısmı bu üretim zorlamasından kaynaklanıyor. Kanunla bunu engelleyeceğiz. Müfettişler bunu da kontrol edecek.
Daha önce yılda bir yapılan tatbikatlar yeni paketle 6 ayda bire indirildi. Ancak daha önce birçok iş yerinde bu tatbikatlar kâğıt üzerinde kalıyordu.
Artık kalmayacak. Görüntülü yaparak tatbikat yaptığını ispat edecek.
Bakanlıktan yetkililerin gözetiminde mi olacak?
Gerek yok, müfettişler gittiği zaman o görüntüleri de izleyecek. O görüntülerdeki adamlardan beş tanesini bana göster diyecek. Bu adamlar gerçekten orada mı çalışıyor yoksa konu mankeni mi? Altı ayda bir zaten teftişe gidiyoruz en az, o sebeple altı ayda bir yazdık onu. Kaçamaz. Ben müfettiş olsam beş tane işçiyi çağırırım, ‘şu oksijen maskelerini bir tak bakalım’ derim. Bakalım biliyor mu? Takamadıysa ‘eğitim almamış’ diye yazarım oraya.
Eğitim meselesi de pakette yer alıyor. Buna göre 2 milyon 700 bin inşaat işçisi ‘mesleki yeterlilik belgesi’ alacak. Ancak mevcut ‘mesleki eğitim zorunluluğu’, eğitim verilmeden kâğıt üzerinde kalıyordu. Bunun önüne geçebilecek bir uygulama olacak mı?
Aynen öyle oluyordu. Ama şimdi mesleki yeterlilik belgesi ciddi bir belge, uluslararası geçerliliği var. Önce teorik sınava giriyor. Her meslek için ayrı bir sınavı var. Mesleki Yeterlilik Kurumu’nun yetki verdiği, akredite olmuş test merkezleri var. Oradan o belgeyi alınca gidip Almanya’da da çalışabilirsiniz, bütün dünyada geçerli.
Standartlara uygun kişisel koruyucu donanım sağlamayan işverene para cezaları artırılıyor mu?
İdari para cezaları çok daha can acıtacak. Çünkü Türkiye’nin canı acıyor.
Yeniliğin biri; kişisel koruyucu donanımın sadece olup olmadığına değil, olanın bunun uygunluğuna da bakıyor. İki; uygun olmayanlara kişi başı ceza veriyor. Eskiden tek kalem vardı. 100 çalışan varsa, hiçbirinde eldiven yoksa eskiden 1120 TL veriyordu, şimdi yoksa ya da uygun değilse 112000 TL verecek. Baret vermiş ama naylon, kıkırdak gibi, adamın kafasına vida düşse tutmaz. Müfettiş, baretin alındığı firmanın belgesine bakacak, standartlara uygun mu diye.
Para cezası verildikten sonra kontrol sıklaşacak mı?
Hayır, bir sonraki kontrolde yapmadıysa her ay için bir o kadar daha ceza verecek. 11200 TL ceza verdiyse, beş ay sonra kontrole gittiğimizde yine yapmamışsa, 11200 çarpı beş TL daha ceza verecek.
Soma’da yaşananların ardından gündeme gelen yaşam odaları, reform paketinde yer almadı. Daha sonrası için yaşam odalarını zorunlu tutma planınız var mı?
O odalar kömür ocaklarında uygulanamaz, teknik olarak mümkün değil. Başka hiçbir sebebi yok. O odaların sıcaklığı 60 dereceye çıkar kömür ocaklarında. Bir de kömür ocaklarında kömür aldığınız yeri göçürürsünüz, terk edip gidersiniz. Kömür ocaklarında dünyanın bulduğu çözüm; kaç, kurtul! Çünkü orada patlama tehlikesi de var. Ne kadar çabuk kaçarsanız o kadar çabuk kurtulursunuz. Avustralya bu taktiği uyguluyor.
Bunun için tüm madenlerde oksijen üreten maske ve bu maskelerin değişim istasyonlarını getirdik. İşçi yaklaşık 12 dakika kullanabilecekse maskeyi, 12 dakikada da 300 metre gidecekse, 300 metrede bir değişim istasyonu kurulacak. 300 metrede bir maskeyi değiştirmek zorunda, yoksa ölür, bu yeniliği getirdik. Kömürde zaten sığınma odası uygulama şansı yok.
Diğer maden ocakları için mevzuata eklenecek mi?
Mevzuatta yazmaya gerek yok. Bizim sıkıntımız kömür. İşveren istiyorsa maskeyi tercih eder, istiyorsa sığınma odası kurabilir. Bu bizim öncelikli konumuz değil. Öncelikli konumuz; ocağı göçürmesinler, yangını çıkarmasınlar, suya bastırmasınlar. Siz su olan havzaya bile bile yaklaşırsanız, isterseniz yaşam odası yapın, çözüm yok, o odaya yetişemezler zaten.
Yine maskeye ihtiyaç var, maskeyi taktıktan sonra zaten niye sığınma odasına kaçsın dışarıya kaçar. Soma’daki olayda diyelim ki sığınma odasına kaçtı insanlar, dört günleri var o odalarda. E dört gün içinde kurtaramadınız adamları, ne olacak? Soma’da cenazelerin tamamının çıkarılması 10 gün sürdü.
Ece Göksedef /Al Jazeera
Haber Ara