Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

''Kürtleri kimsenin zulmü altında bırakamayız''

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, 'Biz Kürtleri kimsenin zulmü altında bırakamayız, kimseye ezdirmeyiz. Her bir vatandaşımızın hukukunu korumak, onu yüceltmek bizim görevimizdir, namus borcumuzdur'' dedi.

11 Yıl Önce Güncellendi

2014-11-15 14:32:13

''Kürtleri kimsenin zulmü altında bırakamayız''

Başbakan Vekili ve Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, "Biz Kürtleri kimsenin zulmü altında bırakamayız, kimseye ezdirmeyiz. Her bir vatandaşımızın hukukunu korumak, onu yüceltmek bizim görevimizdir, namus borcumuzdur ve bunu yapacağız. Hem Çözüm Süreci devam edecek hem kamu düzeni ve güvenliğinden asla taviz vermeyeceğiz" dedi.

Akdoğan, AK Parti'nin Polatlı İlçe Kongresi'nde yaptığı konuşmada, AK Parti'nin 13 yıl önce kurulduğunu anımsatarak, ''Dünyada belki de hiçbir partinin gösteremediği bir başarıyı göstererek bir yıl içerisinde iktidar oldu. AK Parti dönemi ileride gerçekten altın bir dönem olarak tarihe geçecek'' degerlendirmesini yaptı.

Partinin yaptığı hizmetlerle de tarihe geçeceğini belirten Akdoğan, yatırımlarla, projelerle hizmet siyaseti kavramını, AK Parti'nin Türkiye'ye kazandırdığını ifade etti.

Akdoğan, ''Vizyonel olmak, büyük düşünmek, projeci olmak, siyaseti menfaat için değil belli değerler için yapmak, millet için yapmak, milletin iradesini yansıtmak için yapmak. Evet, hizmet, icraat, proje, vizyon kavramlarını AK Parti siyasete kazandırdı'' diye konuştu.

Kendileri hizmet üretirken, Türkiye'nin dünyadaki itibarını yükseltmek için mücadele ederken bir yandan da türlü türlü oyunlar, türlü türlü tuzaklar kurulduğunu belirten Akdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Çetelerle üzerimize geldiler, mafyayla, karanlık odaklarla, darbelerle, darbe teşebbüsleriyle, kapatma davalarıyla üzerimize geldiler. Bir yandan hizmet üretmenin mücadelesi içinde olduk, diğer yandan bunlarla mücadele etmek zorunda kaldık. Yani hem tavaf yaptık hem şeytan taşladık diyelim. Ama yılmadılar. Nasıl biz yılmadıysak, kararlı olduysak şer odakları da durmadı. Biri gitti, biri geldi. Türlü türlü oyunlarla karşımıza çıktılar. İşte en son, süreçte baktığımızda MİT Müsteşarımıza yönelik saldırıdan itibaren, başka odaklar bu sefer devreye girdi.''

''Bu millet, milletin adamlarına sahip çıktı''

Gezi olaylarının plandığını belirten Akdoğan, şunları kaydetti:

''Türkiye'nin, Cumhuriyet tarihinin en büyük projelerini hayata geçirdiğimiz dönemde, üçüncü köprü, üçüncü havalimanı, Marmaray'ı açtığımız dönemde Gezi olayları ile hükümet etkisizleştirilmek istendi. Çözüm Süreci başladı. PKK Türkiye'yi terk edecek, eylemsizlik yapacak mı, yapmayacak mı tartışmaları olduğu dönemde hemen birtakım mafyalar harekete geçti. İşte Gezi olayları üzerinden bu süreç tersine çevrilmek istendi. Arkasından 17 Aralık sürecini yaşadık. Her türlü yöntemi devreye aldılar. Her türlü kirli yöntemi, hiçbir hak, hukuk tanımadan, ahlak, edep tanımadan her yolu denediler. Ama olmadı. 30 Mart seçimleri için hepsi bir araya geldi. İttifak yaptılar, yine olmadı. 10 Ağustos'ta çatı aday çıkardılar, bir araya geldiler, yine olmadı. İçeridekiler, dışarıdakiler, bütün dünya bir araya geldi 'Erdoğan'ı devirirsek, her şeyden kurtuluruz' dediler, deviremediler. Niçin deviremediler? Çünkü bu millet, milletin adamlarına sahip çıktı. Kendi iktidarına sahip çıktı. Kendi iradesine sahip çıktı. Tek oyunda eksik olan milletti. Millet AK Parti'nin yanındaydı. Bu yüzden netice alamadılar. Çünkü millet sizin yanınızdaysa, milletin hayır duası sizin yanınızdaysa, siz haklıysanız kimse sizinle başedemez. Başedemediler, bundan sonra da edemeyecekler.''

Bütün bu saldırıları püskürttüklerini ifade eden Akdoğan, bütün bu yapılanmalara karşı milletin emanetine, iradesine sahip çıktıkların söyledi.

''Bütün bu yapıların hepsi aslında paralel bir yapı''

Son dönemde paralel yapı kavramının "moda" olduğunu belirten Akdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ama 12 yıldır AK Parti iktidarına saldıran bütün bu yapıların hepsi aslında paralel bir yapı. Derin devlet yapılanmaları, çeteler, devlet gücünü kullanarak iktidarları etkisizleştirmek isteyen yapılar, onlar da paralel yapıydı. KCK, terör örgütünün yapılanmaları bölgede, devlet yerine geçecek alternatif otorite üretme çabaları, bunlar da paralel bir yapıdır. İşte vesayetçi odaklar, yeşil ergenekon, din kisvesi altında olsa veya etnik veya ideolojik görünümde bütün bu paralel devlet yapılanmaları, illegal yapılanmalar, vesayetçi odaklar, darbeci odaklar, bunların hiçbirisine müsaade etmeyiz, müsamaha göstermeyiz. Hepsiyle mücadele ederiz, demokrasiyi koruruz, hukuku koruruz, milletin iradesini koruruz. Hiç kimse seçilmiş iktidarları 'ben yönetirim' sevdasına kapılmasın. Geçti o dönemler. Artık hükümetler milletin emanetine sahip çıkıyor. Eski Türkiye'de kaldı bunlar. Kimse bu vesayetçi odakları, darbeci anlayışı yeniden hortlatamaz. Yeni Türkiye'de bunların hiçbirine yer yok."

Siyasetin sadece hizmet etmek anlamına gelmediğini bir mücadele olduğunu belirten Akdoğan, bu yüzden de zor olduğunu söyledi.

Akdoğan, bir yandan milletin sorunlarıyla ilgilenildiğini, refahı artırmak için çalışıldığını, öbür taraftan da milletin hakkını, hukukunu gasbedenlere, çalanlara karşı, milletin adamlarına ve iktidarına karşı kumpas kuranlara karşı mücadele verildiğini ifade etti.

"En ufak bir farklılığa tahammül ediyorlar mı"

Akdoğan, özellikle bölgede Doğu ve Güneydoğu'da siyaset yapanların işlerinin kolay olmadığını dile getirdi.

Batı'da birtakım liberal demokrat çevrelerin, terör örgütünün hamiliğine soyunduğunu ifade eden Akdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Peki onlar var oldukları yerde en ufak bir farklılığa tahammül ediyorlar mı? İşte bu Kobani olaylarında gördük. Farklı düşünen kim varsa, kendilerini desteklemeyen kim varsa iş adamlarını, esnafı, STK'ları, partileri, hepsini hedefe koydular, hepsine saldırdılar. Bunlar Baascı zihniyet, baskıcı bir zihniyet. Bu zihniyet problemi. Bunun hangi etnik kökenden olduğu, mezhepten olduğu, ideolojik anlayıştan olduğunun önemi yok. Bu zihniyet, hastalıklı bir zihniyet, farklılığa tahammül etmeyen bir zihniyet. İşte Kobani, Kobani diyorlar. Kobani'de farklı olan herkesi kaçırdılar. İlk önce Kürtler oradan göç etmek zorunda kaldı, farklı düşünen Kürtler. Herkese her türlü zulmü yapıyorlar."

"Bunu çok iyi görmemiz gerekiyor"

Akdoğan, devletin, bölgede Kürt vatandaşlara hizmet, yatırım götürdüğünü, hak, hukuk geliştirdiğini, şefkat, merhamet elini uzattığını, terör örgütünün ise zulmettiğini, baskı yaptığını, oy kullanmaya giderken yol kestiğini, iş makinesi yaktığını, yatırımları engellemeye çalıştığını vurguladı.

Yalçın Akdoğan, "Bunu çok iyi görmemiz gerekiyor. İşte mücadele dedim ya siyaset, bu mücadeleyi hep beraber vermek durumundayız. Biz Kürtleri kimsenin zulmü altında bırakamayız, kimseye ezdirmeyiz. Her bir vatandaşımızın hukukunu korumak, onu yüceltmek bizim görevimizdir, namus borcumuzdur ve bunu yapacağız. Hem çözüm süreci devam edecek hem kamu güvenliği ve düzeninden asla taviz vermeyeceğiz. Bunları yapmak durumundayız" değerlendirmesinde bulundu.

Haber Ara