‘İdrar kaçıran çocuğu suçlamayın’
Memorial Diyarbakır Hastanesi Çocuk Ürolojisi Bölümü’nden Prof. Dr. Abdurrahman Önen, ailelerin idrar kaçıran çocuğu suçlamamaları gerektiğini söyledi.
11 Yıl Önce Güncellendi
2014-11-12 12:24:06

Memorial Diyarbakır Hastanesi Çocuk Ürolojisi Bölümü’nden Prof. Dr. Abdurrahman Önen, ailelerin idrar kaçıran çocuğu suçlamamaları gerektiğini söyledi.
Gece uykuda idrar kaçıran bazı çocuklarda görülen psikolojik sorunların hastalığın nedeni değil, sonucu olduğunu belirten Prof. Dr. Önen, idrar kaçırmanın psikolojik faktörlere bağlı olarak ortaya çıkmadığını söyledi. Prof. Dr. Önen, “Ancak seyri, zamanla hasta ve ailesinde psikolojik sorunlara yol açabilir. Yıllarca gece uykuda altını ıslatan çocukların yaklaşık yüzde 10-15’inde idrar kaçırmanın yarattığı kronik stres sonucu, özgüvende azalma, içe kapanma, utanç duygusu, aşağılık kompleksi, depresyon ve davranış bozuklukları görülmektedir. Çocuk, idrar kaçırma kaygısı nedeniyle arkadaşını evine davet edememekte, gece akraba ya da arkadaşlarında kalamamakta, okulda da “arkadaşlarım duyar” kaygısı yaşamaktadır. Kıyafetleri sürekli idrar koktuğu için arkadaşlarının yanına oturmak istememesi de travmayı artırmaktadır. Doğuştan, gece uykuda altını ıslatan çocuklarda yüzde 5-10 oranında psikolojik problemler gelişirken, sonradan gece altını ıslatmaya başlayan çocuklarda bu oran, yüzde 10-20’ye çıkmaktadır. İdrar kaçırma sonucu gelişen bu psikolojik problemler kızlara göre erkek çocuklarında daha sık görülür” dedi.
“Gündüz alt ıslatma mutlaka tedavi gerektirir”
Gece uykuda altını ıslatan çocukların yüzde 15’inin, kendiliğinden iyileşme şansına sahip olduğunu bildiren Prof. Dr. Önen, şöyle devam etti:
“Uzun yıllar tedavi edilmezse bile böbreklere ciddi bir zararı yoktur. Ancak tedavinin gecikmesi, psikolojik problemleri beraberinde getirir. İdrar kaçırma sorunu bu alanda deneyimli uzmanlar tarafından doğru yaklaşımla tedavi edilmezse, çocuğun psikolojisi ve okul başarısı olumsuz etkilenir. Gündüz uyanıkken altını ıslatan çocuklarda ise durum çok daha ciddidir. Bu sorun kendiliğinden geçmez ve mutlaka nedeni bulunup doğru şekilde tedavi edilmesi gerekir. Tedavide geç kalınması, her iki böbrekte de geri dönüşümü olmayan ciddi hasarlara neden olabilir.”
“Alt ıslatma genetik”
Gece uykuda altını ıslatmanın, erkek çocuklarında kızlara göre 2 kat daha fazla olduğunu anlatan Prof. Dr. Önen, “Gündüz uyanıkken altını ıslatma ise kız çocuklarında erkeklerin 2 katıdır. Hem anne hem baba küçükken ileri yaşlara kadar uykuda alt ıslatma sorunu yaşamışsa, çocukların yüzde 75-80’inde bu sorun ortaya çıkar. Anne ya da babadan herhangi biri bu sorunu yaşamışsa, çocuklarda da bunun görülme riski yüzde 40-45’tir” şeklinde konuştu.
“İlaç ve alarm tedavisi uygulanır”
Uykuda altını ıslatan çocukların 6 yaşından itibaren, ödüllendirme ve alarm cihazı gibi davranış terapileri ile idrar yapımını azaltan ya da mesaneyi genişleten ilaçlarla yüzde 80-90 oranlarında başarıyla tedavi edilebildiğini aktaran Prof. Dr. Önen, “Gece idrar üretimi normal olup mesanesi gelişmeyen çocuklarda alarm tedavisi, gece idrar üretimi fazla olduğu için uykuda işeyen çocuklarda ilaç tedavisi daha başarılıdır. Gündüz idrar kaçırmada tedavinin amacı, bu kaçırmayı ve böbreklerin zarar görmesini önlemektir. Uykuda ya da uyanıkken idrar kaçırma sorunu, deneyimli çocuk cerrahisi ve çocuk ürolojisi uzmanları tarafından tedavi edilmelidir” ifadelerini kullandı.
“Ceza vermek yerine doktora götürün”
Çocuklarda alt ıslatma sorununun, çocuğun tembelliğine bağlanarak, ceza ve dayakla üstesinden gelinebilecek bir durum olmadığını kaydeden Prof. Dr. Önen, şöyle devam etti:
“ABD, İngiltere, Fransa ve Singapur gibi gelişmiş ülkelerde bile ceza oranı çok fazladır. Bu ülkelerde gece uykuda altını ıslatan çocukların yüzde 20-30’una ceza verilmektedir. Türkiye’de ise bu çocukların yüzde 50-60’ı genel, yüzde 35’i ise ağır cezalar almaktadır. Tamamen somut organik nedenlerle gelişen bu hastalıkta çocuklar suçlanmamalıdır. Aileler çocuklarına ceza vermek yerine bir uzmana başvurmalıdır.”
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Haber Ara