AK Parti kimlerin paralelidir

BERAT DEMİRCİ / TİMETÜRKBLOG

Genç adam okulu bitirdi…
Hem mezuniyet, hem yabancı dil, hem de KPSS notu iyinin çok çok üzerinde…
Girdiği ilk sınavı da kazandı…

Kurum, İller Bankası, kadro da Sivas’a ait. Burası da güzel, genç adam Sivaslı ve insanın kendi memleketinde görev yapması bence güzel bir şey…

Bahsettiğim genç hayatının hiçbir döneminde “torpil” ve haksızlık nasıl bir şeydir yaşamadı; bütün kazandığı emeğinin ve gayretinin ürünü…
Sıra mülakatta…

Mülakatların kötü bir şöhreti vardır; torpiller konuşur ve hak edenler icabında “paralel ve yamuk” ilişkiler vasıtasıyla elenebilir…
Genç adam torpil arayabilirdi ama kendine yakıştıramadı. Çünkü kendisi hakkıyla kazanmış olsa bile hep şüphe içinde olacaktı. Bu yolla rızkını temin edecek ve her gün aynaya bakıp şükredecek. Tabii, müslüman bir genç böyle düşünür…
Elemelerden sonra iki aday kalıyor. Puanları diğer adaydan yüksek, bu yüzden nispeten rahat…

İki rakip kapıda tanışıyor. Öbür aday gayet pişkin bir şekilde torpil yaptırdığını söylüyor ve “torpil”i hangi paralel(!) ise belli ki ona da güveniyor. Bir bakmışsınız bir bakan, hatta başbakan bile olabilir, hiç önemli değil. Ben esas bu “torpil” olan bürokratın yahut “hökümet adamı”nın aynaya nasıl baktığını merak ediyorum.

Torpil yapan gencin inancının İslam olduğunu, İslam’sa nasıl bir İslam olduğunu ve o genç İslamcıysa nasıl bir İslamcı olduğunu ise hayal gücünüze bırakıyorum.

Şimdi söyleyeyim: Genç adam benim oğlum ve bu yazıyı mülakata girdiği gün yazmıştım, yayınlamayı da sınavın sonuna erteledim. Gerçi, Ak Parti İslamcının benim gibi olanlarını asla kazımaz ama inanın sınavın sonucuna etkili olabilir düşüncesiyle hareket etmiştim.

Oğlumun elbette kazanmasını ama helal kazanmasını istiyorum…
Bir yanda “torpilli” bir aday, öbür yanda …
“Torpilli aday” kazandı

“Paralel yapı”nın çok şeyi iktidar mücadelesine yorumlanıp tevil edilebilir ama sınavlarda yaptıklarının tamamı “kul hakkı” bilincinden mahrum olmaktır, gerisi teferruat bile değildir.

“Torpilli aday”ın kazanmasından dolayı tepeden tırnağa, Cumhurbaşkanı’ndan, Başbakanına tüm bürokratları sorumlu tutarım. Ama dersimi aldım, iktidarın bürokratları muktedirdir ve her türlü “paralel” ilişkiye açıktır. Birine “faşist” ve “rüşvetçi olabilir” demiştim, paralel hâkim(!) cezayı kesti, bürokrat dediğin hâtâsız kuldur. Sorumlu tutarım ve “milletinin selameti” için bu iktidarı desteklediğini düşündüğüm İslamcıların haberdâr olması için de en ağır biçimde yazmayı görev bilirim. İkisi de önemli bakandırlar, iki önemli adamla(!) yaşadıklarımı ve onların kadrolaşmayı nasıl yaptıklarını bu yazıya bulaştırmak istemem. Derin ırkçılıkların ve aymazlıkların bedelini ise daima bizler ödemekteyiz…

Bu soruyu lütfen sizler de sorun: Ak Parti kimin yahut kimlerin paralelidir, kimlerle iş tutar, kimleri uzak tutar?
Bir karşılık bulmakta zorlanırsınız; ben söyleyeyim, Ak Parti kimin torpili kuvvetli ise onların paralelidir. İslamcılardan da kadro dizdikleri olur ama bu İslamcılar da adeta özenle seçilmiş, hırslı ve paradan, makamdan başka bir şeyi gözü görmeyenlerdir. Bunlara “eski İslamcılar” demek yerine, “eskiden İslamcıydılar” demek daha uygun düşer.

Ak Parti’ye ailece oy vermeyi uygun bulmuştum, ayrıca Tayyip Erdoğan’ı da paralel tehlikeye karşı ciddi olarak desteklemiş biriyim; yine de desteklerim. Bu desteğin nedeni ülkemin ve milletimin selameti içindi, ne cumhurbaşkanının uzun boyu, ne de Ahmet Davutoğlu’nun stratejik derinliği beni birinci dereceden alakadar etmiyor.

Konyalılarla bir alıp vereceğim yok ama kazanan aday Konyalı imiş, belki bizzat Ahmet Davutoğlu torpil olmuştur. Kim olursa olsun bu bürokratik yapı, dürüst bir yapı; bu uygulama, namuslu bir uygulama değildir. Paralel Ahlak’ın kul hakkı yeme operasyonları ile mezkûr “mülakat yolsuzluğu” arasında fark gözetmem için, insanlığımı iktidar partisinin amblemine kurban etmiş olmam gerekir.
Bıçak kemiğe dayandığı için yazmadım, kemiklerim ayrıca dayanıklıdır…

Daima yazdım ve dile getirdim; iktidarın kucağında saltanat süren sahte İslamcılar, nurcular, parmaktan ibaret milletvekilleri ve yöneticileri de hep görmezden geldiler: Allah her şeyi görür…
Sevgili oğlum, bu ülkede adam olmak da zordur; adam kalmak da...
Hayat mektebinin ilk dersini geçtin, alnından öpüyorum…