ABD'de 1937 Büyük Buhran sonrası endişesi
Erken faiz artışının ekonomiyi yeniden resesyona sokması ihtimalinin piyasalar tarafından tekrarlanması Fed'i endişelendiriyor.
11 Yıl Önce Güncellendi
2014-11-07 02:26:22
1937, ABD'deki Büyük Buhran'ın ardından toparlanan ülkede, Fed'in para politikasında erken sıkılaşmaya gittiği ve ekonominin yeniden resesyona girmesinin ardından geri adım atmak zorunda kıldığı yıldı.
Aynı hataya düşme ihtimali, doğrudan Fed ile ABD Hazine tahvili işlemi yapan 22 satıcı ile yapılan ankette ortaya koyuldu. Anketteki tahmin medyanına göre, 2015'te gösterge faiz oranını yükseltmeyi planlayan Fed'in 2 yıl içinde geri adım atarak faizi yüzde 0'a indireceğini tahmin edenlerin oranı yüzde 20 oldu. Anket New York Fed tarafından Eylül'deki Açık Piyasa Komitesi öncesinde yapıldı.
"FED FAİZ İÇİN ONAY İSTİYOR"
New York'taki TD Securities USA'in ABD faiz oranları ve ekonomik araştırma bölüm başkanı Eric Green "Geri adım atma ihtimallerini düşündüğümde oldukça yüksek olduklarını görüyorum çünkü bu olağan koşullarda gerçekleşen bir döngü ve toparlanma değil" şeklinde konuştu.
Eski bir New York Fed ekonomisti olan Green, NY Fed anketinin yüzde 0'lık faizlere dönüş ihtimalini soru olarak gündeme getirmesinin dahi yetkililerin sıkılaşma noktasında şüphelerinin olduğunu gösterdiğini söyledi.
Green "Fed'in doğrudan bu olasılığı sorması, yetkilierin faiz oranlarını artırma konusunda gerekli özgüvene sahip olduklarını ancak, emin olamama durumlarının gereğinden fazla olduğunu gösteriyor. Şu an doğru yolda oldukları noktasında kimden olursa olsun onay alma gereği duyuyorlar" dedi.
Anket sonuçları Fed'in eline 8 Eylül'de ulaştı ve 9 Ekim'de yayınlandılar.
1937'DE YAPILAN HATA
New York Fed Başkanı William C. Dudley ve Chicago Fed Başkanı Charles Evans geçen haftalarda, 2008'de gösterge federal fonlama oranını yüzde 0'a indirmesinin ardından ilk kez faiz artırmaya hazırlanan Fed için, 1937'deki hatayı 'tedbirli' olmak açısından örnek gösterdiler.
Evans 24 Eylül'de Washington'da yaptığı bir konuşmada "Bence bugün karşı karşıya olduğumuz en büyük risk erkenden kısıtlayıcı para koşulları yaratmaktır. Büyük Buhran'dan sonra bilhassa 1937'deki durum da para politikası açısından çok önemli bir örnektir" dedi.
Evans sözlerine "Büyüme ve enflasyona dönüşün ardından Fed zorunlu karşılıkları artırma ve bütçe açığı harcamalarında kesinti yoluna gitmiş, ekonomi yeniden resesyona ve deflasyona girmişti" diye devam etti.
"1930'LARIN EKONOMİ POLİTİKASI VAHİM BİR HATAYDI"
Dudley ise 22 Eylül'de Bloomberg'ün düzenlediği bir etkinlikte "Erken sıkılaşma 1930'larda vahim bir hata oldu" dedi.
Politika yapıcılar Eylül toplantısında vadeli piyasalarının neden Fed yetkililerinin tahminlerinin çok daha aşağısında bir faiz artışı yolu öngördüğünü tartıştılar. Toplantıda öne sürülen bir sebep, traderların federal fonlama oranının ilk faiz artışından sonra 2 yıl içerisinde yeniden sıfıra ineceği ihtimalini makul olarak değerlendirmeleriydi.
Eurodolar vadelileri federal fonlama oranının 2017 sonunda yüzde 2.32 olacağını belirtirken, Fed yetkililerinin tahmin medyanı yüzde 3.75. Fed'in gösterge faiz oranının 2017 sonunda yüzde 1'in altına inme ihtimali, eurodolar vadeli kontratlarındaki opsiyonlardan yola çıkılarak yapılan hesapta 6 ay öncesine göre yüzde 11.4 artarak yüzde 17.3 oldu.
"1937 İLE AYNI PARALELDE"
New York'ta bulunan Nomura Holdings faiz oranı stratejisi bölüm başkanı George Goncalves bu duruma ilişkin "Vadeli piyasalarındaki işlemler, tam bir faiz artışı döngüsünü öngörmüyor. Tam tersine faiz indirimine işaret ediyor" yorumlarında bulundu.
Piyasaların böyle bir tahmin bulunmasının bir sebebi de küresel büyüme görünümündeki zayıflık. Mizuho Securities'in baş ekonomisti Steven Ricchiuto bu noktada 1937'deki durumla paralellik görüyor.
Ricchiuto "O dönemde ticari ürünlerde arz fazlası vardı. Bugün de aynısı söz konusu. İhracat ile büyüme modeliyle gelişen piyasalarda muazzam bir oranda büyüme sağlanılan bir dünya yarattık. Ancak sorun bu ihracatı nereye yapacağınızdan çıkıyor" dedi.
"ERKEN FAİZ ARTIŞINA GEREK YOK"
Küresel büyümedeki zayıflık ve yükselen dolar Amerikan ihracatına talebi azaltarak enflasyonu kötü etkileyebilir. Fed'in tercih ettiği fiyat göstergesi olan kişisel harcama endeksi Eylül'de geçen yıla göre yüzde 1.4 yükselerek 29 ay üst üste Fed'in yüzde 2'lik hedefinin altında kalmış oldu.
Akaryakıt ve gıdayı dışarıda bırakan çekirdek fiyat endeksi Eylül'de bir önceki aya göre yüzde 0.1 artarken, geçen yıla oranla yüzde 1.5 yükseldi. Yıllık artış oranları Mayıs'tan bu yana aynı seviyelerde kalıyor.
Brown Üniversitesi'nden ekonomi profesörü Gauti Eggertsson'a göre gerileyen enflasyon erken faiz artışını önlemek için uygun ortamı yaratıyor.
Eski Fed ekonomisti Eggertsson "Bu 1937'de söz konusu değildi. O dönemde insanlar yüksek enflasyondan şikayet ediyordu. Enflasyon çok düşük seyrediyor ve bir süre böyle devam etmesi öngörülüyor. Bu yüzden sıkılaşmak için daha az neden var" dedi.
İSVEÇ'TE NE OLMUŞTU
Son dönemde birkaç farklı merkez bankasının icraatları Dudley ve Evans gibi Fed yetkililerinin ihtiyatlı yaklaşımını destekliyor. İsveç Merkez Bankası geçen hafta gösterge faizini yüzde 0'a çekerek üçüncü kez bu yola başvurmuş oldu. Riksbank 2010 ve 2011'de erken faiz artışına gitmişti.
Avrupa Merkez Bankası (AMB) da 2008'de bir 2011'de ise iki kez faiz artırarak enflasyon ile mücadele etmeye çalıştı. Şu anda ise Euro Bölgesi altı yılda 3. kez resesyonla karşı karşıya kalmış durumda. Japonya Merkez Bankası da 2000'de faiz artışına gitmiş, 6 ay sonra deflasyon nedeniyle yeniden faiz indirmişti.
Royal Bank of Canada'nın RBC Capital Markets ABD faiz oranı stratejisi bölüm başkanı Michael Cloherty'ye göre piyasalar yine de erken sıkılaşma nedeniyle faizlerin yeniden 0'a inmesi ihtimalini abartıyor olabilir.
Cloherty "Daha olası bir senaryo Fed'in faiz artışına başlaması ve ardından u dönüşü yapmak yerine duraklamalarla yola devam etmesi olacaktır" dedi.
SON VİDEO HABER
Haber Ara