Basın açıklamasının tam metni :
İsrail tarafından haksız bir şekilde senelerdir devam ettirilen Gazze ablukasına dikkat çekmek, ablukayı delmek ve insani yardım ulaştırmak amacıyla yola çıkan “Özgürlük Filosu”na, 31 Mayıs 2010 tarihinde, Akdeniz’in uluslararası sularında İsrail Saldırı Güçlerince yapılan silahlı baskında 10 sivil katledilmiş, onlarcası da yaralanmıştı.
Özgürlük Filosunda en fazla sivil yolcuyu taşıyan Mavi Marmara gemisi ise, saldırıların en şiddetlisine maruz kalmıştı.
Mavi Marmara gemisinin bayrak devleti olan Komorlar Birliği Devleti avukatları olarak, gemimize yapılan saldırının tüm delilleri toplandıktan sonra, saldırgan İsrail ve saldırıda sorumluluğu bulunan İsrailli kişiler hakkında Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne (UCM) başvurduk.
UCM Savcılık Ofisi başvurumuzu kabul ederek, Mavi Marmara Vakıası’na ilişkin “Ön Soruşturma” safhasını başlattı.
Ön Soruşturma safhasında, Komorlar Birliği vekilleri olarak sayın savcılığın tarafımızdan talep ettiği tüm belge, bilgi ve delilleri ilettik. UCM Savcılık Ofisi, hukuk usulü bakımından “Mahkemenin Yetkisi, İşlenen Suçlar, Suçun ağırlığı, Tamamlayıcılık” ilkeleri uyarınca Mavi Marmara vakıasını inceledi. Roma statüsünün 53. maddesi uyarınca, Mavi Marmara vakıasına ilişkin olarak soruşturma açıp açmama konusundaki kararında sayın savcılık, bu davada yer, zaman ve konu bakımından UCM’nin
YETKİLİ olduğunu kabul etti.
UCM Savcılık Ofisinin 61 sayfalık kararında, Uluslararası Hukukta İsrail’in hukuksuzluklarıaleyhine şimdiye dek vurgulanmamış birçok konuya dikkat çekilmiştir;
UCM, İsrail’in Gazze üzerinde uluslararası hukuk nezdinde “işgalci devlet statüsü”nde olduğunu kabul etmiştir. UCM bu kararını, İsrail’in Gazze üzerinde “etkin kontrol”ü devam ettirdiği gerekçesine dayandırmıştır. İsrail’in Gazze üzerindeki işgali statüsünün kabülüne bağlı olarak, İsrail ve Gazze arasındaki çatışma da, “uluslararası silahlı çatışma” kapsamında değerlendirilmiştir.
UCM, bu kapsamda Mavi Marmara vakasında Roma Statüsünün 8. maddesindeki kapsamında “SAVAŞ SUÇLARI” işlendiğini de kabul edilmiştir. Roma Statüsünün 8. maddesinde sayılan savaş suçlarından,
1. Kasten Adam Öldürme
2. Kasten Ağır Yaralama
3. İnsan Onuruyla Bağdaşmayan Saldırısuçlarının, Mavi Marmara’da ve İsrail hapishanelerinde İsrail tarafından işlendiği tespit edilmiştir. .
Mahkemece tespit edilen savaş suçlarını tek tek incelediğimizde;
1) Kasten Adam Öldürme:
UCM, Mayıs 2014’de vefat eden Uğur Süleyman SÖYLEMEZ’i de değerlendirilmesine dâhil ederek,vakıada “kasten adam öldürme” suçunun maddi ve manevi unsurlarının oluştuğunu kabul etmiştir.
2) Kasten Ağır Yaralama:
UCM’nin suçun unsurları belgesinde “kasten ağır yaralama suçu”nun oluşabilmesi için failin, mağdura ağır maddi veya manevi acı çektirmesi veya ağır bir şekilde yaralaması gerekmektedir. Ve yine failin, ‘işlediği suçun niteliğinin farkında olması’ gerekir. Yani İsrail askerleri ve görevlileri, işledikleri suçun ağırlığının farkında olarak bu suçları işlemişleridir. UCM, 55 yolcunun İsrail
işkencesinde kasten ağır yaraladığını tespit etmiştir.
3) İnsan Onuruyla Bağdaşmayan Saldırı:
Ağır nitelikte, insan onurunu aşağılayıcı, küçük düşürücü davranışlar, diğer unsurlara ilaveten suçun unsurlarını oluşturmaktadır. UCM, İsrail’in, Mavi Marmara ve diğer filo yolcularının tümüne, gemide ve İsrail hapishanelerinde ağır, insan onurunu aşağılayıcı, tahkir edici davranışlarda bulunduğunu tespit etmiştir.
Sivil Araçlara Saldırı Suçu;
UCM, yukarıda sayılan suçların yanısıra, İsrail’in Gazze’ye uyguladığı ablukanın hukuka aykırı olması nedeniyle, “sivil araçlara (gemilere) saldırı suçu”nun da bu şartlarda oluştuğunu kabul etmiştir.
“MEŞRU SAVUNMA” İDDİASININ REDDİ
Bu suçlar bakımından UCM, İsrail’in “Meşru Savunma” iddialarını da yerinde bulmamıştır. UCM Savcılık Ofisi, ‘Mavi Marmara’daki kasten adam öldürme vakıalarına bakıldığında, bunların önemli bir kısmının baş ve boyun bölgesine çok yakın mesafeden ateş edilerek yapıldığını’ tespit etmiştir.
Bunun Roma statüsünün 3. Maddesinde tanımlanan “meşru savunma” tanımına girmediği açıktır. Çünkü bu olaylarda “orantılılık” şartı gerçekleşmemiştir.
“SUÇUN AĞIRLIK DERECESİ”
İsrail’in işlediği tespit edilen tüm bu suçlara rağmen UCM Savcılık Ofisi, işlenen suçlar hakkında “suçun ağırlık derecesini yeterli bulmağı” için soruşturma açmaktan imtina etmiştir.
UCM Savcılık Ofisi, buna gerekçe olarak da “öldürülen mağdur sayısının azlığı, işlenen suçların filodaki 7 gemiden sadece birinde işlenmiş olması, filonun durdurulmasının Gazze’ye giden yardımlarda hatırı sayılır bir etkisi olmayacağı” gibi gerekçelere dayanmıştır.
UCM Savcılığının bu tespitlerine katılmak hukuken mümkün değildir. Zira aynı UCM, Sudan’da 11 kişinin öldürüldüğü iddiaları ile açılan Abu Garda davasında, ‘suçun yeterince ağır olduğu’nu kabul etmiştir. .
Yine “suçun ağırlık derecesi”ni incelerken UCM, “bu suçların sadece Mavi Marmara’da işlenen suçlar olduğunu, İsrail’in Gazze’de işlediği suçlardan mücerret olduğunu” belirtmiştir. Oysaki İsrail, kendi iddialarında bile, Mavi Marmara ve filodaki diğer gemi yolcularına saldırısını, Gazze’deki mücadelesinin bir parçası olarak görmektedir. Bu nedenle, İsrail’in Mavi Marmara saldırısı ve orada işlediği suçlar, Gazze’ye karşı yürüttüğü silahlı saldırının ve orada işlediği suçların bir parçası olarak
değerlendirilirse, “suçun ağırlık derecesi” hukuken tartışmaya yer bırakmayacak kadar açık hale gelir.
Uluslararası sularda tamamen silahsız insani yardım gönüllülerine İsrail silahlı kuvvetlerinin bu sofistike saldırısı tek başına bir “ağırlık derecesidir.” UCM’nin kararının birçok yerinde vurgu yaptığı ''sivillik” vurgusuyla çelişen bir kararı, vakıayı değerlendirirken sayın savcılığın düştüğü hukuki değerlendirme yanlışlığından kaynaklanmaktadır.
Ayrıca özgürlük filosuna yönelik bu saldırı, İsrail’in Gazze’ye yönelik her türlü insani yardımı engelleyen siyasetinin bir parçasıdır.
İsrail’in Mavi Marmara saldırısı ve saldırı esnasında işlediği suçların tesirlerine bakıldığında da, uluslararası kamuoyunu ve bölgesel barışı menfi yönde etkilediği son dört sene içerisinde açıkça görülmektedir.
Gerek BM Güvenlik Konseyi, gerekse BM İnsan Hakları Konseyinde bu vakıanın acilen gündeme alınmış olması ve işlenen suçların araştırılması için Araştırma Komisyonu Kurulması, yaşanan olayın “ağırlığı”nı gösteren en önemli delillerdendir.
BM İnsan Hakları Konseyinin kurduğu Araştırma Komisyonunun yayınladığı Mavi Marmara vakıa raporu da, BM Genel Kurulunca onaylamıştır.
BM İnsan Hakları Konseyinin uluslararası hukukta geçerliliği olan böyle bir raporunun varlığına rağmen UCM’nin “suçun ağırlık derecesi”nin tespitinde bu raporu görmezden geldiği açıktır.
Bilindiği üzere UCM’nin görevi “uluslararası suçların tekrar işlenmesini önlemek için uluslararası barış, güven ve refaha katkıda bulunmaktadır”. Zaten UCM bu amaçla kurulmuştur. Oysaki UCM, “suçun ağırlık derecesi” yönünden bu başvuru hakkında verdiği kararla, uluslararası suçların tekrar işlenmesini önlemek için uluslararası barış, güven ve refaha katkıda bulunmadığı aşikârdır.
“FİLODAKİ UNSURLAR SİVİLDİR ve İSRAİL SİVİL UNUSURLARA BİLEREK SALDIRMIŞTIR”
UCM, maddi ve manevi unsurların yanında, öldüren kişilerin uluslararası insancıl hukuk bağlamında “sivil “ statülerini de kabul etmiştir. İsrail’in, dünya kamuoyunu yanıltmak için yayınladığı raporlarındaki mesnetsiz iddiaları da böylelikle çürütülmüştür.
İsrail’in Mavi Marmara’ya saldırırken gemidekilerin “sivil statüde” olduğunu bilerek saldırdığına da vurgu yapılmıştır. UCM, İsrail raporlarında “çatışmacı” olarak gösterilen yolcu ve STKların sivilliğine vurgu yapmıştır. .
UCM’nin Mavi Marmara vakasında soruşturma açmaması, bundan böyle silahsız insani yardım taşıyan konvoylara karşı yapılacak saldırılara kapı açmaktadır. Bu durum da uluslararası barış güven ve refahın bozulmasına yol açacaktır.
UCM tarihinde ilk kez Afrikalı bir devlet, Afrikalı olmayan bir devlete karşı başvuru yapmıştır.
UCM’nin böyle bir başvuruya karşı pasif durması, uluslararası kamuoyunda UCM’ye yöneltilen Afrika’yla ilgili eleştirilerini haklı çıkarmaktadır.
UCM’deki adalet mücadelemiz devam edecektir. Bu başvuru bir devlet başvurusu olduğundan, savcılık kararına karşı itiraz hakkımız devam etmektedir.
ELMADAĞ HUKUK OFİSİ
Av. Dr. Ramazan ARITÜRK & Av. Cihat GÖKDEMİR