AK Partili vekil: Rojava’daki direnişi destekliyorum
AK Parti Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu, PKK saldırmadıkça operasyon yapılmaz, dedi...
11 Yıl Önce Güncellendi
2014-10-23 01:47:13
Basnews.com'da yer alan habere göre; AK Parti Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu, hükümetin gündeminde olan yeni güvenlik paketiyle ilgili olarak “Güvenlik ve özgürlükler birbirinin alternatifi olmamalıdır” dedi. Çözüm Süreci, Kobanê eylemleri ve gündemdeki birçok konuya dair BasHaber’in sorularını yanıtlayan Ensarioğlu, Rojava’daki tüm Kürd siyasi partilerinin Duhok’ta toplanmaları için de “Kürdler birbirinin kuyusunu kazmak yerine birlik olmayı başarabilirlerse birçok sorunu daha rahat çözebilirler” diye konuştu. Çözüm süreci ve geçtiğimiz günlerde Türk savaş uçaklarının Oremar’ı bombalaması konusunda ise Ensarioğlu, “PKK saldırmadıkça operasyon olmaz. Bu, PKK’nin değişik yerlerdeki eylemlerine karşı yapılmıştır” dedi.
Geçtiğimiz hafta yaşanan protesto eylemlerine atıfta bulunarak, bazı eylemlerin çözüm sürecine zarar verebilecek türden eylemlere dönüşebildiğini ancak buna rağmen sürecin devam ettiğini belirten Ensarioğlu, “Tabi çözüm süreci konusunda Sayın Başbakan ‘bu konuda biz ısrarlıyız, devam ettireceğiz’ gibi çok güçlü, kararlı açıklamalar diyor. Selahattin Demirtaş’ın yaptığı açıklamada da yine çözüm sürecinin devam ettiği, etmesi gerektiği yönüne bir açıklama vardı. İmralı zaten çözüm sürecine her defasında yaptığı açıklamalarda çok değer biçtiğini ve bu anlamada önemli görüşmeleri yürüttüğünü söylüyor. Ancak çevremizdeki gelişmeler, gerek Suriye’de yaşananlar, gerek Irak’ta yaşananlar. Hem Ortadoğu’daki etkinliğini kırıp İran’ın etkinliğinin Ortadoğu’da artması hem de Batılı güçlerle artık kendince çok kontrol edemedikleri bir Türkiye’dense kendi içinde yeniden iç sorunlarıyla ilgilenen bir Türkiye istiyor birileri. Bu çabaların tabii ki çeşitli provokasyonlara ve çeşitli yönlendirmelere sebep olduğunu görüyoruz” diye konuştu.
Türkiye’nin, Kobanê’nin düşmemesi için oradaki mücadelenin desteklenmesi gerektiğini savunduğunu iddia eden Ensarioğlu, BM ve Fransa Cumhurbaşkanı Hollande’nin yardım koridoru açılması yönündeki çağrısını ise, “Kobanê konusundaki duyarlılık veyahut orada Fransa’nın veya BM’nin kendine ait yorumları var ama kimsenin aldığı bir karar yok. Yani BM Suriye’deki sorun konusunda alabileceği çok önemli kararlar varken, bu kararların hiçbirini almazken bize akıl veriyor. Türkiye zaten IŞİD’in bir terör örgütü olduğunu, küresel bir tehdit olduğunu ve bu tehdidin en fazla da Türkiye’yi tehdit edebileceğini söylüyor ve Kobanê’nin de düşmemesi gerektiği, Kobanê’deki direnişin desteklenmesi gerektiğini de söylüyor. Oradaki güçlerin tamamına kapıların açıldığı, o anlamda hiçbir sıkıntının olmadığını da biliyoruz. Türkiye IŞİD’e karşı olan koalisyonun içinde de yerini almıştır. İşte İncirlik ile ilgili görüşmeler yapılıyor. Yaralıların tedavisi konusunda gerekenler yapılıyor. Sivillerin geçişiyle yani şu ana kadar Türkiye üzerinden Kobanê’ye geçen beş yüzün üzerinde savaşçı ve sivil katılım var. Yani Türkiye’den geçişlere de çok katı kurallar uygulanmıyor. Ancak YPG güçlerinin Cizîre Kantonu’ndan veyahut da başka bir yerden resmi olarak nakli bugün itibariyle Türkiye’nin gerçekliğiyle çok örtüşmemektedir. Ama biz yine de YPG güçlerinin kendi usullerine göre gelip geçebildiklerini biliyoruz.” şeklinde yorumladı.
600 civarı YPG’li tedavi edildi
Rojava’dan gelen ve sonrasında sınır dışı edilen, ya da gözaltına alınan savaş mağdurları konusunda ise Ensarioğlu, “Şuan 600 civarı YPG’li yaralı tedavi edildi, diye biliyorum. Bunlara hiçbir işlem yapılmadı. Ancak bu son yaşanan Kobanê eylemlerinden sonra sınırdan giren yaralıların yüz taramasıyla kimi insanlar gözaltına alındı. Buna ilişkin olarak bir takım sınır dışı ve birkaç tutuklama oldu. Yani 250 tutuklama falan yok, birkaç tutuklama var” diyerek yanıt verdi.
Türkiye’nin net bir şekilde IŞİD’e karşı koalisyonun içinde yer aldığını ileri süren Ensarioğlu, şu anda bu koalisyonun bir üyesinin de Türkiye olduğunu ancak Türkiye’nin farklı önerileri olduğunu söyledi. Ensarioğlu şöyle devam etti: Yani Türkiye’nin farklı kaygıları var. Türkiye, Esad rejimi var olduğu müddetçe IŞİD bertaraf edilse de; IŞİD, El Nusra ve bunun türevleri gibi birçok terör örgütünün insanlığı tehdit edeceğini söylüyor. Yani bu işin asıl ana kaynağının Esad rejiminin tavrı olduğunu söylüyor. Bunun daha kapsamlı bir şekilde ele alınması gerektiğini söylüyor ve sınırdaki bu insani göçleri veyahut sivil halkın kendi topraklarında daha güvenli bir şekilde kalabileceği bir takım kararların BMce alınması gerektiğini söylüyor. Bu da Türkiye’nin askeri tampon bölge kastetmediğini açıklıyor. Türkiye’nin kaygıları sivillere, göçe yönelik kaygılarıdır. Yani Türkiye askeri olarak oraya girmek istemediğini söylüyor zaten.
PKK saldırmadıkça operasyon olmaz
Uzun bir aradan sonra PKK’nin, Oremar civarının Türk savaş uçaklarınca bombalandığı açıklaması ile, çözüm sürecinin başlangıcından bu yana ilk kez yeniden geniş kapsamlı tutuklamaların başlamış olmasını hatırlattığımız Ensarioğlu, “Çözüm, iki tarafın da iradesiyle olur. Bu olacaksa da iki tarafın iradesiyle olur. Yani PKK karakola saldırı düzenleyecek bu çözüm sürecini tehdit etmeyecek... Defalarca bu tür saldırılar oldu. Tunceli’de, çeşitli yerlerde... ‘Kimse bunlara çözüm sürecine aykırıdır’ demiyor. Nihayetinde bu olan olaylardan sonra devlet kamu güvenliği açısından bir takım zafiyetlerin yaşandığı kanaatine vardı. Bu saldırılara bugüne kadar karşılık verilmiyordu. Şu anda bu saldırılara karşılık veriliyor. ‘PKK saldırmadıkça devlet operasyon yapmayacak’ bunu Cumhurbaşkanı ve Başbakan defalarca söyledi. PKK’nin saldırılarına rağmen operasyon bugüne kadar yapılmadı. Ama bu son olaylardan sonra devlet kendince zafiyet görmüştür. Bunlar iyi şeyler mi? Bunlar tabiki Türkiye’yi kötüye götürür ama bu kötüye gidişte PKK’nin hiçbir kabahati yok mu? Bunu da biraz düşünmek lazım” yanıtını verdi.
Konuşmasının devamında Duhok’ta devam eden Tev-Dem ve Güney Kürdistan yetkililerinin toplantısına dikkat çeken Diyarbakır Milletvekili Ensarioğlu, “Bu durumu çok önemsiyorum. Kürdlerin bir birlikle ilgili yapacakları her şey; her defasında ertelenen konferanslar, ortak tavır, ortak değerler... Ben bu türden girişimleri önemsiyorum. Zaten Kürdler kendi arasında çekişmeyi bir tarafa bırakıp birlik olmayı, birlikte hareket etmeyi ve ortak değerlere birlikte sahip çıkmayı becerebilirse birçok sorunu daha rahat çözer. Yani birbirini suçlamak, birbirini alt etmek, birbirine kuyu kazmak yerine bir araya gelip ortak değerler etrafında bir güç olabilirlerse ve ortak tavır takınabilirlerse tabiki Kürdlerin geleceği açısından daha anlamlı, daha değerli olur” yorumunda bulundu.
Güvenlik paketi özgürlüklere alternatif değil
Hükümetin gündeminde olan ve hem cumhurbaşkanı hem de bazı bakanların son günlerde dillendirdikleri yeni güvenlik paketinin ise özgürlüklere alternatif şeklinde yorumlamamak gerektiğini aktaran Ensarioğlu, “Şimdi güvenlikten kasıt halkın can ve malını, namusunu korumaksa güvenlik bir devletin görevidir. Ancak güvenlik ve özgürlükler birbirlerinin alternatifi olamamalıdır. Güvenlik sağlayacağım diye özgürlükleri kısıtlayıcı, insan haklarına muhalif, demokrasiye, hukuka muhalif hiçbir şey yapılmamalı. Evet, güvenlik önemlidir. Yani biz bir kez daha gördük ki bölgede 40’ın üzerinde insan öldü ve vahşice öldürüldüler. Dükkânlar talan edildi, halkın canı, malı ayaklar altına alındı. Bu halkın canını, malını koruması gereken de devletin kendisidir. Devlet kendinde güvenlik zaafiyeti hissediyorsa bu güvenlikle ilgili açıklarını mutlaka kapatmalı ancak bunu hukuk içinde, adalet içinde, insan hakları temelinde ve hiç kimsenin özgürlüğünü de kısıtlamadan yapmalı” dedi.
Ensarioğlu şöyle devam etti: “Tüm Kürd halkı Rojava’daki IŞİD vahşetine karşı öfkelidir ve tek vücuttur. Ancak ben AK Partili’yim ve Rojava’daki direnişi destekliyorum. Oradaki IŞİD vahşetini de lanetliyorum. Bir HÜDA-PAR’lının yaptığı açıklama da aynıdır. HÜDA-PAR da IŞİD’e karşıdır ve IŞİD’e, IŞİD’in orada Kürdlere yönelik vahşetini ve saldırısını tasvip etmiyor. Bir HDP’li de tasvip etmiyor. Hiçbir siyasi görüşü olmayan Kürd de tasvip etmez. Ancak Rojava kimsenin tapulu şahsi malı değil yani herhangi bir Kürd grubun, herhangi bir Kürd partisinin tekelinde değil. Bu tüm Kürdlerin ortak değeridir. Bütün parti ve görüşü ne olursa olsun Kürdler IŞİD’e karşı Rojava direnişinin yanındadır. Fakat birileri bunu kendi şahsi meselesi ve kendi dışındaki bütün Kürdleri de oradaki direnişin karşısında gibi görürse bu Rojava’ya da bu değerlere de zarar verir ve Kürdleri de kendi içinde birbirine düşürür ve rahatsız eder.”
SON VİDEO HABER
Haber Ara