Dolar

34,8615

Euro

36,6628

Altın

3.015,16

Bist

10.087,46

Yüksekdağ: 'Bizim gibiler villa istemez'

HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, partisinin grup toplantısında konuştu. Yüksekdağ, ' Sayın Öcalan’ın villa istediği yok. Bizim gibiler villa istemez, villalar Hükümetin siyasetçilerine yakışı' dedi.

11 Yıl Önce Güncellendi

2014-10-21 13:44:56

Yüksekdağ: 'Bizim gibiler villa istemez'


İşte o konuşmadan satırbaşları:

Kobani düştü düşecek denirken, insanlar kardeşlerinin yaşamı için sokağa çıktı.

Demokratik bir biçimde başlayan eylemler ve sahiplenme tutumu, kurşunlarla, linç tezgahlarıyla kesilmeye çalışıldı.

Bir sıkıyönetim ve darbe uygulaması zemini yaratıldı.

Kobani’nin düşürülmesine kilitlenmiş siyaset, AKP’nin başı gibi davranan CB ve onun kışkırtıcı sorumsz tavrı bu noktaya getirdi.

Kobani ha düştü, ha düşecekti, "çifte bayam" olacaktı ama Allah zalime bayramı nasip etmez!

Kobani’deki soylu insanlık direnişi Kobani’nin düşmeyeceğini bütün dünyaya ilan etti.

Kobani düşmedi, Hükümetin karanlık hesapları düştü. Türkiye itibar kaybetti, gözden düştü.

Hükümet BM Güvenlik Konseyi geçici üyesi olmak için kapıda bekliyor, ama seçilemiyor. İtibarı yere çakılmıştır.

Şam’a gideceklerdi, Suriye politikaları çöktü. Rojava’daki yeni yaşamı yıkıma uğrtacaklardı, Kobani’yi düşüreceklerdi. Olmadı.

Bugün çapsızlıklarının bedelini halklara, partimize ödetmeye çalışıyorlar.

Bölgede Türkiye’nin dostu olabilecek tek güç Kürtlerdir, Rojava halklarıdır. İktidar bunlarla dost olma olanağını da yitiriyor.

Rojava halklarının dostluğunu geleneksel imhacı devlet politikalarına kurban etmek AKP tarzı oldu.

Muhalif kesimleri marjinal ilan etmekte üsterine yok, ama bugün Türkiye Hükümeti dünyanın ve bölgenin marjinali oldu.

Türkiye kendi halkına marjinal hale geldi. Bizi siyaset odacıklarında istedikleri gibi yönetebileceklerini sanıyorlar.

Sizi bu siyasetinizle hiçbir kale koruyamaz

Bugüne kadar bu direnişe gözünü kulağını kapatanlar, sonradan bir kurtarıcı peleriniyle alana dalarız diye düşünenler yanıldı.

Kobani tüm dünyada, meşruiyeti daha fazla kabul edilen bir noktaya geldi. Bu, direnişin gücüdür.

Bir savaş cehennemine dönüştürülen Ortadoğu'da ancak direnmekten vazgeçmekseniz size dayatılan "gerçek" yenilir.

Rojava gerçeği, Ortadoğu’da yaratılmak istenen karanlığa galip gelmiştir. Bu sadece Rojava’nın da değil tarihin bir kazanımıdır.

Rojava’da biz, geleceğimizi kazanıyoruz. Eşit ve özgür bir geleceği. İşte Hükümetin istemediği tam da budur.

Kobani direnişinin gücünü en geç fark eden Hükümet olmuştur. Sadece mecbur kaldığında adım atma siyaseti tekerrür etmiştir.

Memlekette Kobani düşmesin diye yer yerinden oynadı, Davutoğlu şimdi “Suruç’la Kobani’yi birbirinden ayırmıyoruz” diyor. Beyefendi yeni farketmiş. Sayın Davutoğlu, Kobani gerçeğini bir ay önce görseydiniz bu kadar insan yaşamını yitirmeyecekti.

Hükümete açıkça "Dayanışma amaçlı koridoru açın" dedik. Şimdi haklı olarak soruyoruz, "Bu ölümleri mi beklediniz koridor için? Kusura bakmayın Davutoğlu, kusura bakmayın Erdoğan, ölümler üzerinen siyaset yapan sizsnz. Biz ölerek siyaset yapıyoruz, ölerek! Biz bu ölüm siyasetinin nice ateş çemberinden gelip geçtik. Bizi ölüm tehditlerinizle yıldıramazsınız. Kaç araba tehdit gördük.

Partimizi hedef tahtasına oturtarak mamur olacağınızı sanmayın. Bu sizi ancak çöküşe götürür.

Hükümet partimize karşı yalan ve çarpıtmaya dayalı öyle bir tablo oluşturdu ki, gerçeği açığa çıkartmak için de mücadele ediyoruz. Tek bir kamu görevlisi hakkında tek bir soruşturma bile yokken çoğu partilimiz iki bine yakın kişi, gözaltına alındı.

Yeni Türkiyeymiş! Neye dayanarak inanacağız? Sizin yeni Türkiyenizde, Adana’da bir gazete dağıtımcısı maskeli kişilerce katledildi. Maskeli faşizm hortladı, hükümet bunları bırakmış HDP ile uğraşıyor.

"Kobani ve Rojava kantonlarını savunmayı süreçten ayrı düşünmeyin" dedik, Hükümet "O ayrı bu ayrı" dedi. Bugün geldiği nokta bu.

Biz artık sözleri ve bu sözlerle oyalamayı değil, gerçeği ve somut politikanın ta kendisini istiyoruz.

Akil İnsanlar toplantısı yapıldı. Peki Akil İnsanların ilk çalışmasında hazırlanan raporlar ne oldu?

Akil İnsanlar size yol haritasnın somut noktaları olacak tasarılar sundu. Sayın Öcalan yol haritası sundu. Hiçbirşey yapmadınız.

Hükümet sürecin deyim yerindeyse ekmeğini yemeye devam ediyor, ama somut adım atmıyor. Taslak da taslak.

Gerilim, çatışma, savaş dili ve siyaseti. Baskı politikalarının perçinlenmesi: Yol temizliğinden bunu mu anlıyorsunuz? Yol temizliği tastamam da demokratikleşmedir.

Barış bir temenni değildir, bir çatışmasızlık değildir, toplumsal bir olgudur, toplumla demokrasi temelinde bir araya gelmektir.

Demokrasi yoksa barış da yoktr, barış yoksa da çözüm. Demokrasi de güvenlik paketleryle sağlanamz. Önce demokrasyi getireceksiniz. Gerçekten derdiniz sınır güvenliğiyse Rojava kantonlarını tanıyın. Güvendeki bir Rojava'dan daha güvenli bir bölge olamaz. Sınır içindeki güvenlik de demokrasiyle sağlanır. Demokrasiyi sağlamazsanız hiçbir yer güvenli değildir. Bize de değildir, size de değildir.

Cumhurbaşkanı bir dil koşuyor, Başbakan ve bakanlar ayrı bir dilden. Bakanlar bir şey söylüyor, Cumhurbaşkanı çıkıp bakanlara yanıt veriyor. Böyle bir lakayıtlık olabilir mi?
Süreçte muhattap kim? Davutoğlu mu yoksa kendisini her şeyin tek lideri gören Erdoğan mı? Önce bi bunu görelim. İmralı’daki odayla, masayla, televizyonla uğraşmayın, sizin çok daha önemli işleriniz var. Gerçek sorunlarla ilgilenin.

Sayın Öcalan’ın villa istediği yok. Bizim gibiler villa istemez, villalar Hükümetin siyasetçilerine yakışır.


Haber Ara