HER SENARYOYA GÖRE PLANLARIMIZ VAR
'Suriye iç savaşı 4'üncü yılında. Nisan 2011'de başlayan bir süreç... İlk etapta 250 kişinin Hatay'dan girişiyle başlayan bir süreçti. Onun sonrasında sayı hızla arttı. İlk gelenleri Hatay'daki küçük kamplarda misafir ettik. Daha sonra buradaki kamp sayısı 5'e çıktı. Olay devam edince Hatay dışında kamp kurma ihtiyacı doğdu. Hatay'dan sonra ilk kamp Kilis'e kuruldu. AFAD olarak analizlerimizi hep ileriye dönük yaparız. Hazırlıklarımız da bu şekilde olur. Hep alternatifli çalışırız, yani en kötü senaryodan en iyi senaryoya göre aradaki her türlü ihtimale göre hazırlık yaparız. Arkamızda güçlü bir siyasi irade var. İlk günden itibaren Cumhurbaşkanı Erdoğan açık kapı politikası kapsamında net talimatlar verdi.'
ONLARA YÜREĞİMİZİ AÇTIK
'Israrla 'konteyner kent' dedik. Hiçbir zaman kamp demedik. Türk milletinin misafirperverliğini anlatması için sığınmacı kelimesini kullanmadık. Onları misafir olarak görüyoruz. Millet olarak kucağımızı ve yüreğimiz açtık. İlk barınma merkezini Kilis'e kurduk. Savaş ve zulüm artmaya devam etti. Sonra Gaziantep'te çadır kent kuruldu. Urfa, Osmaniye, Malatya, Adıyaman, Kahramanmaraş, Adana başta olmak üzere toplamda 10 ilimize yayılan 22 tane kampımız oldu. Suriyeli kardeşlerimizi bu geçici barınma merkezlerinde ağırlıyoruz. Yapılan yardımların maliyet 4.5 milyar dolara ulaştı. Toplam milli gelir içerisinde bakıldığında Türkiye insani yardımda 1 numara. Yeni göç dalgası olursa hazırlıklarımız tamam, anında hayata geçiririz. Ancak umarız yeni göç olmaz.'
STANDARTLAR ÇOK YÜKSEK
'Kamplarda hiçbir sorun yaşanmıyor. Kamplarımız uluslararası standartların çok üzerinde. Bu kamplar şirin bir mahalle gibi... Bütün her şey var. Altyapısı, yolları, eğitim kampüsleri, sağlık kampüsleri, lojistik kampüsleri, gıda ve gıda dışı kampüsleri, güvenlik sistemleri, bilişim alt yapısı ile bütün bir sistemden bahsediyoruz. BM kampların standartlarını yükselttiğimiz için bizi eleştiriyor. Pozitif anlamda bir eleştiri tabii. BM'nin birçok ülkede kampı var. Hiçbir kamp bizim standartlarda değil. Bizim kampları görenler BM'nin kamplarını eleştiriyor. Biz kamplarda sadece beslenme ve barınma hizmeti sunmuyoruz. Adeta bir şehir kuruyoruz. Eğitim, sağlık ve lojistik her alanda hizmet veriyoruz. Hem okul öncesi hem de yetişkinlere yönelik kurslarımız var. Mülteciler kamp yönetiminde temsil ediliyor. Daha da önemlisi biz bu sistemi BM standartlarının çok çok altında bir maliyetle gerçekleştiriyoruz.'
SEÇİLEN MUHTARLAR VAR
'Konteyner kentlerde muhtarlık seçimi yapılıyor. Mahallede isteyen biri muhtar adayı olur. O mahallede oturanlar en çok kime oy verirlerse o muhtar oluyor. Bizim bölgelerde kamp yönetimimiz var. Sağlıktan, eğitimden, lojistikten, güvenlikten temsilcinin olduğu vali yardımcımız ya da kaymakam yardımcımız oluyor. Burada seçilen muhtar da bulunuyor.
O muhtarın bu yönetimde olması kampların sorunsuz yürümesinin ardındaki en önemli sebep.
3 BİN ÖĞRETMEN GÖREVLİ
'Eğitim kampüsünde 70 bin öğrencimiz var. 3 binin üzerinde öğretmen var. Bu oluyorsa Milli Eğitim Bakanlığımızın çalışmaları ile oluyor. Sağlık Bakanlığı her türlü desteği veriyor. Lojistik ortamı sağlıyoruz, beraber projelendiriyoruz. Güvenliği ise içeride özel güvenlik sağlıyor. Dışarıda güvenliği zaten Emniyet sağlıyor. Bunda da İçişleri Bakanlığımızın desteği var. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı kamplardaki aile veya çocuklarla ilgili çalışmalar yürütüyor. Yetişkin eğitimlerimiz var. Kamplarda 160'a yakın kursumuz var. İngilizce, Türkçe, Arapça, kuaförlük, terzilik vb... kursları var.'
ÜCRETSİZ SAĞLIK HİZMETİ VERİLİYOR
'Misafir edilen Suriyeli sayısı 1 milyon 565 bin. 222 bini kamplarda, 1.4 milyona yakını kampların dışında. Bunlar da başta sınır illerimiz olmak üzere metropol illerde. Hangi ilde ne kadar olduğunu tahmini olarak biliyoruz. Burada ısrarla yapmaya çalıştığım, Türkiye'deki Suriyelilerin tamamının kayıt altına alınması. Bu çalışma devam ediyor. Son dönemlerde bu çalışmayı hızlandırdık. Bununla ilgili bir altyapı kuruldu. 900 bine yakın Suriyeli kayıt altına alındı. Bu çalışmayı bir an önce tamamlamak istiyoruz. Son günlerde yaşanan hareketlilik olmasaydı 1-2 ay içinde tamamlayacaktık. Dışarıya bakıldığında birinci problem sağlıktı. Bu insani bir boyut. Ücretsiz sağlık hizmeti veriyoruz ama kayıtlı olmak şartıyla bu hizmeti veriyoruz.'
TÜM ÇOCUKLARI EĞİTİM SİSTEMİNE ALACAĞIZ
'Eğitime çok önem veriyoruz. Sığınmacı nüfusunun yüzde 30'u okul çağındaki çocuklardan oluşuyor. 450 bine yaklaşan bir öğrenci nüfusundan bahsediyoruz. Kamp içindekilerde sorun yok ama kamp dışındaki çocuklara ulaşmak durumundayız. Sağlıkla ilgili Türkiye'de normal vatandaşlar için kullanılan sistemi içerisinde bir sistemi sağlık bakanlığı ile kamp dışı için uygulamaya alıyoruz. MEB ile dışarıya dönük yeni projeyi başlatıyoruz. Son bir yıldır yapılan çalışmaydı. Tüm bu çocukları eğitim sistemine almak istiyoruz. Bir e-okul sistemi ile tamamını sistemin içine almak istiyoruz. Aynı zamanda diploma denklik sorunu vardı. 3'üncü ülke aracılığı ile bu kamplarda denklik eğitimi sürdürülüyordu. Şimdi bu denklik sorununu da kendi sistemimiz içinde çözebileceğimiz bir uygulama hayata geçecek. E-okul sistemi ile alacağız ama yine uygun olan devlet okullarında örgün eğitimin içerisine dahil edilecek. Tabii bizim kendi eğitim saatleri tamamlandıktan sonraki saatlerden bahsediyorum. Bu uygulama fiilen başlamış durumda.'
Yasemin Asan - Yeni Şafak