Gülen Cemaati ile Hükümet arasında dershanelerin kapatılma tartışmasıyla başlayıp 17 Aralık operasyonuyla büyüyen kavga günden güne olaylara yeni boyut kazandırıyor. Devlet içinde derin yapılanmayla hükümeti devirme iddiaları o günden bugüne hiçbir şekilde canlılığını kaybetmedi. Yerel seçimler başta olmak üzere Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle Cemaat'in hükümete karşı duruşu daha da keskinleşti. Recep Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı ile birlikte siyaset arenası bir nebze düşse de ısısını hiçbir zaman kaybetmedi. Tüm bu olanların ışığında Erdoğan'ın basındaki söylemlerini Davutoğlu'nun Başbakanlık koltuğuna oturmasıyla paralel yapıya kesin tavır konulmuş oldu. Erdoğan'ın ABD Başkan Obama ve kurmaylarıyla görüşmeleri herkese yeni bir fotoğraf görüntüsü verdi. Cemaat ve Gülen de bunlara sessiz kalmadı.
Fethullah Gülen'in Pensilvanya'daki odasında sızan görüntülerde de olayın ne denli ciddi olduğu ortaya çıktı: İşte Takvim Gazetesi'nin o haberi:
Fethullah Gülen, 40 yıl önce titizlikle çizdiği planın ilk adımlarını attı. Yıllar önce bir sohbetinde müritlerine "Devletin kılcal damarlarına sızın. Deşifre olmamak için ne gerekiyorsa yapın. Emellerimize ulaşmadan planımızı açık edecek en küçük bir risk varsa bile gizlenmeye ve sabretmeye devam edin" talimatını sıkı sıkı tembih etti. Yıllar geçti. Gülen 150 ülkede faaliyet gösteren dev bir imparatorluğun bir numarası oldu. Türkiye'de baskı gördüğünü iddia ederek 1998'de ABD gizli servisi CIA'nın eliyle Pensilvanya'ya yerleştirildi. Bu dakikadan sonra ihanet planı daha da hızlandı. Yabancı istihbarat örgütleriyle iş birliği yapan cemaat yargı ve emniyet başta olmak üzere devletin kılcal damarlarına sızdı. Eski Türkiye'nin darbe bayrağını alma sırası paralel yapıya gelmişti. 17 Aralık ve 25 Aralık'ta emniyet ve yargıdaki paralelciler, Gülen'in talimatıyla hükümeti devirmeye çalıştı. Ama 40 yıllık plan milli iradeye takıldı. Yasa dışı dinlemeler, montajlar, şantaj ve tehditlerle planlanan bu ihaneti Türk halkı yemedi.
AN BE AN TAKİP ETTİ
Paralel yapı ve eski Türkiye'nin aktörlerine ilk cevabı 30 Mart Yerel Seçimleri'nde veren halk, 10 Ağustos'ta ise yabancı ülkelerin teşvikiyle paralel yapının hedefi haline gelen Tayyip Erdoğan'ı Cumhurbaşkanlığı'na seçti. 40 yıllık ihanet planının açığa çıkmasıyla tüm yalanları ortaya dökülen Fethullah Gülen beddualar etti, ananaslar dağıttı, ağladı, CHP ve hatta terör örgütleriyle işbirliğine gitti ama değişen bir şey olmadı. Uğradığı yıkım sonucu adeta tükenmişlik sendromuna yakalanan Gülen sinir krizleri geçirerek hastanelere düştü. Halktan görevi alan Erdoğan'ın Birleşmiş Milletler toplantısı için New York'ta bulunduğu sıralarda ise Takvim Gazetesi Gülen'i Pensilvanya'daki malikanesinin içindeki sohbet odasında takip etti. Erdoğan önce Gülen'in en güvendiği birim olan Yahudi Lobisi ile BM Güvenlik Konseyi'ne demokrasi ve insanlık dersi verdi.
HERKESİ AZARLADI
ABD Başkanı Obama'yla yüz yüze görüştü. Ardından Başkan Yardımcısı Joe Biden, Erdoğan ile görüşmek için otele kadar geldi. Erdoğan bu görüşmelerde paralel yapının ihanetini anlatırken, Gülen'in iadesi veya sınır dışı edilmesini talep etti. Son olarak ise paralel medyanın da desteklediği Mısır'ın darbeci lideri Sisi'nin katıldığı toplantıya gitmeyerek bir başka demokrasi dersi verdi. Erdoğan'ın yurt dışındaki bu itibarı, Pensilvanya sakini Gülen'i çılgına çevirdi. Hoca tüm bu yaşananlara tanık oldukça sinirden misafir odasında kabul ettiği en sadık adamlarını azarladı. Başını ellerinin arasına alıp "Ben nerede yanlış yaptım" diye sayıkladı. Nabzı yükseldi, tansiyonu çıktı. Korku dolu gözlerle bakan müritler ise "Eyvah yine bayılacak" paniğini yaşadı. Adeta ciğeri yanan hoca yanındaki yelpazeye davranıp serinlemeye çalıştı. Hoca gibi kendilerinin de yakalanacağı korkusunu yaşayan müritleri ise Pensilvanyalı imamı yellemeye yardım etti.
SOHBET DEĞİL PANİK ODASI
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın ABD Başkanı Barack Obama'dan Fethullah Gülen'in iadesi veya sınır dışı edilmesini talep etmesi üzerine Pensilvanya'daki panik tavan yaptı. Gülen'in daha önce sohbetler için kullandığı oda toplantı odasına dönüştü. Hocanın nereye gideceği ve örgütü nereden yöneteceği tartışılmaya başlandı. Hocanın Yeni Zelanda veya Güney Afrika'ya taşımak için müritler yabancı servislerle irtibata geçti.
