Metiner: Öcalan her an yenik düşebilir

IŞİD üzerinden yeni Türkiye ve yeni Türkiye'nin çözmek için başını koyduğu çözüm süreci hedefleniyor, açıklamasında bulunan AK Parti Milletvekili Mehmet Metiner, Yeni Şafak gazetesinde kaleme aldığı köşe yazısında Kandil, HDP ve PKK'nın içindeki bazı isimlerin neden çözüm sürecinden rahatsız olduğunu açıkladı.

PKK içindeki malum yapının çözümsüzlüğü desteklediğine vurgu yapan Metiner, Türkiye'nin terör sorununu çözerek bölgesel ve küresel bir aktör olmasını istemeyen uluslararası güçler ile PKK'nın içindeki malum yapının kol kola yürüdüğünü iddia etti.

"ÖCALAN HER AN YENİK DÜŞEBİLİR"

Aynı yapının hem Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı hem de Abdullah Öcalan'ı tasfiye etmeye çalıştığını savunan Metiner, Öcalan'ın her an bu yapıya yenik düşebileceğini de söylemeden edemiyor. Metiner bunun gerekçesini de şöyle açıklıyor:
"Çünkü IŞİD bağlamındaki bölgesel gelişmeler tekrar o grubun elini güçlendirecek bir potansiyel ve risk taşıyor. Sadece Kandil'in içinde değil, HDP'nin içinde de Öcalan'ı ve çözüm sürecini boşa çıkartmak için ellerini ovuşturanlar var. HDP içindeki Cihangir-Nişantaşı hattındaki ulusalcı-solcu güruh sorunun AK Parti eliyle çözülmesinden son derece rahatsızlar. PKK'nın 'Kürtçe eğitim' üzerinden devleti-hükümeti tanımayan ve özerk bir yönetim anlayışıyla hareket eden tavırları Kandil'in içindeki o unsurların tekrar devreye etkili bir biçimde girdiğini gösteriyor."

Kandil, silahları toprağa gömmeyi amaçlayan çözüm sürecinin nihayetine yaklaştığımız böylesine kritik bir tarihi aşamada IŞİD'in varlığını gerekçe göstererek silah bırakmayacağını deklare etmesine dikkat çeken Metiner, PKK'nın IŞİD'le savaşım adı altında silah gücünü arttırma yoluna gidiyor, dedi.

ASIL HEDEF ÇÖZÜM SÜRECİ

Metiner'in yazısının son bölümünde çözüm sürecinin nasıl hedeflendiğini açıklamaya çalıştı:

"Hem uluslararası camia tarafından IŞİD'le savaştığı için himaye gören, hem de onlardan elde ettiği modern ve etkili silahlarla yeni gündem dayatan bir güç olarak kendini konumlandırma arayışında.Kandil'in IŞİD dolayısıyla savrulduğu bu yeni yer, kim ne derse desin çözüm süreci adına hayra alamet değil. Kandil, Suriye'nin Kuzeyindeki hakimiyetini ancak uluslararası bir destekle muhafaza edebileceğini biliyor.Suriye'nin kuzeyindeki gelişmeler dolayısıyla zaten silahsızlanma süreci bir biçimde zarar görmüştü.
Şimdi IŞİD'le savaşım adı altında silahlanma sürecinin bir başka boyutuna taşınıyor.Bölgede son günlerde sergilediği tutuma bakılırsa, Suriye'nin kuzeyinde oluşturduğu fiili durumu burada da hayata geçirmeye çalışıyor.Daha açık bir ifadeyle belirtmek gerekirse, Türkiye'de de kendi hakimiyetinde bir bölge oluşturmak istiyor.

'Bana bu bölgeyi vermezseniz sorun çözülmez!' anlayışına yaslanan Kandil siyaseti o yüzden silahı olmazsa olmaz bir önemde görüyor.

SORUNU ÇÖZEN TÜRKİYE RAHATSIZ EDECEK

IŞİD olgusu ve bölgesel gelişmeler ne yazık ki Türkiye'nin sadece çözüm sürecini değil güvenliğini de doğrudan ilgilendiren yeni gelişmelere gebe...

Eski Türkiye'de sorunu çözmek için iç koşullar müsait değildi. Malum, eski Türkiye'nin statükosu için PKK varlığına ihtiyaç duyulan bir örgüttü. Statükocular PKK üzerinden hem güç devşiriyorlardı, hem de sistemi ve toplumu istedikleri istikamete yönlendiriyorlardı. Şimdi ise dış koşullar engelleyici ve öteleyici bir konumda.

Unutmayalım ki bu sorunu çözen bir Türkiye'nin Erdoğan liderliğinde gelebileceği yer, kimi uluslararası güç odaklarını rahatsız ediyor.

"IŞİD'LE BAŞIMIZA ÇORAP ÖRMEK İSTİYORLAR"

IŞİD'le kimlerin başımıza nasıl bir çorap örmek istediklerini görmemiz gerekiyor. Kandil'in bölgeyi tekrar eski günlere döndürmeye çalışan siyaseti, Türkiye'yi kendi politikalarının bir peyki haline dönüştürmek isteyen güç odaklarına verilmiş bir mesaj gibi duruyor.
'Beni kullanabilirsiniz!' mesajı Kürtler adına onur kırıcı, 'Gerekirse kullanırız ha!' mesajı da yeni Türkiye'ye yöneltilmiş örtülü bir tehdit bence.

Metiner: Öcalan her an yenik düşebilir

Mehmet Metiner'e göre, Ortadaoğu'daki IŞİD tehlikesi çözüm sürecini hedef alıyor. Metiner'i bu düşünceye iten haklı gerekçeleri de yok değil