'Yeni Türkiye' kimin Türkiye'si?
Marifet Dergisi 24. sayısında, ülke olarak içinde bulunduğumuz dönemin hassasiyetlerini ve kapıdaki tehlikeleri kapağına taşıdı.
11 Yıl Önce Güncellendi
2014-09-13 12:50:49
Marifet Dernekler Federasyonu Başkanı Muhammed Keskin’in kaleme aldığı başyazıda; Şiilik ve Vehhabilik tehlikesine dikkat çekti. Bunun yanı sıra kavmiyetçiliğin (ırkçılığın) İslam’da asla yeri olmadığını fakat bunun ecdadımızı sevmeyeceğimiz, onların İslam’a olan hizmetleriyle övünmeyeceğimiz anlamına gelmediğine değindi. Keskin, yazısına şöyle devam etti;
Biz ecdadımızı Türk oldukları için değil İslam’a ve Müslümanlara hizmet ettikleri için sevmekteyiz. Bu yüzden kimse bizi ırkçılıkla itham edemez, etmeye hakkı da yoktur.
Fakat günümüzde esef ve endişe ile müşahede etmekteyiz ki; bazı kimseler ihtiyaç duyduklarında Selçuklu ve Osmanlı isimlerini kullanmakta, onların torunları olduklarını iddia etmekte bununla birlikte ecdadın tarih boyunca İslam’ın sahih inancını korumak adına mücadele ettikleri sapık fırkalarla hemdem olmakta bir beis görmemektedirler.
Daha da kötüsü; elinde devlet imkanlarını bulunduran bazı makam sahiplerinin Ehl-i Sünnet itikadının tarihi düşmanı olan Şii ve Vehhabî uzantılarına büyük imkan tanımaları, Anadolu’nun aslî unsurları olan Ehl-i Sünnet Müslümanlarına ise üvey evlat muamelesi yapmalarıdır.
Müslümana hayat hakkı tanımayan katı laiklerden kurtulalım derken ithal sapık fikirlerin istilasına maruz kalma tehlikesi bizleri derin endişelere sevketmektedir.
Devasa projelere ecdadın isimlerinin verilip onlara her türlü hakareti maharet sayan akımların vatanımızda cirit atmalarına göz yumulmasını tezat olarak kabul etmekteyiz.
Her sene İran devrimini kutlamaya gidenlerin bakan yapılması, selefi-vehhabi olanların belediye başkanı yapılması, şiiliği Ehl-i Beyt Mezhebi yalanıyla memleketimize sokmaya çalışanların uzantılarının kutlu sahabi Ebû Eyyûb el-Ensarî’nin (Radıyallahu Anh) başına belediye başkanı vasfıyla dikilmesi bu vatanın evlatları olarak ağırımıza gitmektedir.
Mustafa İslamoğlu ve Hayreddin Karaman gibi İslam alimi süsü verilmiş bazı zevat Ehl-i Sünnet itikadının altını oyarken onlarla aynı ağzı kullanan ve Sakal-ı Şerife (hâşâ) kıllar diyen, Kur’an surelerinin isimlerini alaya alan ve en rezil bir ifadeyle kainatın Efendisine (Sallallahu Aleyhi veSellem) gurur-kibir isnad eden idarecilerin ortaya çıkması ve daha yüksek
makam sahipleri tarafından himaye edilmeleri de samimi Müslümanları kahretmektedir.
Özellikle geçen yüzyılın ilk yarısında vaki olan ağır baskı ve zulüm
devresinde İslam’ın taşıyıcı ayakları olan ve bugün halkın şuurunu nakış
nakış işleyen tarikat ve cemaatlerin çeşitli bahanelerle dışlanması, baskıya
ve ötekileştirmeye maruz bırakılıp emeklerinin yok sayılması ya da
o buhranlı zamanlar atlatıldıktan sonra sadece işin siyasi tarafında boy
gösterenlerce sahiplenilmesi vahim bir kadirbilmezlik olarak karşımızaçıkmaktadır.
Adalet ve demokrasi denilerek ecnebi vakıflarının mülkleri iade edilirken (ki Müslüman olsun ecnebi olsun elbette hak, sahibine verilmeli dir)Müslümanların bahusus Efendi Hazretlerinin ihvanının küpelerini,
bileziklerini ve cüzdanlarını infak etmek suretiyle cami ve medrese olsun
diye inşa ettikleri külliyelerinin hiçbir mazeret olmaksızın (ama kasıtlı
ama ihmal yoluyla) hala iade edilmemesi mülkün temeli olan adalet hususunda
soru işaretleri akla getirmektedir.
Ayrıca çeşitli münasebetlerle; “Türkiye, sadece Türklerin değildir.”
söyleminin dillendiriliyor olması, tarihinde hiç ırkçılık yapmadan Allah
yolunda, i’la-i kelimetillah için (Allah’ın dinini yüceltmek için) at sırtından
inmeden cihad eden, Sultan Alparslan ile başlayarak Anadolu’yu, Osmanoğulları
ile Kostantiniyye ve Avrupa’yı fetheden, “Seyfullah’il-Meslûl”
Allah’ın kafirler üzerine sıyrılmış kılıcı olan, Kainatın Efendisinin
“Ne güzel kumandan” ve “Ne güzel asker” buyurarak medh-u sena et tiği
mübareklerin nesli olan bu necib millete en hafif tabiriyle saygısızlık
ve vefasızlıktır.
Hal böyle olunca; bir kimse şöyle bir soru sorsa ne cevap verilebilir?
İngiltere İngilizlerin, Almanya Almanların, Fransa Fransızların, İtalya
İtalyanların da Türkiye kimin? Bayraklar indikten sonra sıra ülkemizin
isminin değişmesine mi gelecek?
Acaba bütün Müslümanlar tarafından İslam ümmetini yeniden toparlayabilecek
tek millet olarak görülen bu milletin Türklüğünün de sulandırılarak
Müslümanların bir daha asla toparlanamaz hale gelmesi mi
kastedilmektedir?
Hülasa; dinî ve millî hassasiyetlerin zayıfladığı ve zayıflatılmaya çalışıldığı
şu ortamda Yeni Türkiye’nin kimin Türkiye’si olacağı hususunda
ciddi endişeler taşımaktayız.
Sultanımız Efendi Hazretlerinin hatm-i şeriflerde yaptığı şu dua ile
bitirelim:
Ya Rabbi! Ümmet-i Muhammed’in kalplerini Kur’an’a çevir. Ümmet-
i Muhammedi Rasûlüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in sünnet-i seniyye
merkezinde cem eyle...
Âmîn...
Muhammed KESKİN
SON VİDEO HABER
Haber Ara