Said Nursi'nin dilinden kendi varisleri kim cevabı
Nur'un birinci talebesi Albay Hacı Hulusi Bey'in dilinden istişari toplantılar, Nurculuk tabiri ve postnişinlik...
11 Yıl Önce Güncellendi
2014-08-30 11:48:20
Kıymetli istişârî mektubunuzu aldım. Mektubunuzda bahsettiğiniz istişârî toplantılara ve bazıahvale iştirak etmemede, şimdiye kadar sebat göstermeniz, şayan-ı takdir ve tebriktir. Aynı şekilde devam ettirin. Bu gibi şeylerle meşguliyet, esas-ı hizmeti ihmale uğratır. Alışılmadık şeyler, mideyi fesada uğratıp, manevi sıhhati bozar. Selamet, derkenarest.
İbrahim Hulusî YAHYAGİL
Bu tür istişare toplantılarına katılan Merhum Mahmud Allahverdi’nin bu konu hakkında kanaatlerini sorduğunda Hacı Hulusi Bey’in O Zat’a verdiği cevab gayet manidardır:
“Ben, böyle şeylere lüzum görmüyorum. Biz neyi şura edeceğiz? Benim tavsiyem budur: Kardeşlerim, kendilerini alakadar etmeyen işlerle meşgul olmasınlar. Biz, doğrudan doğruya Risale-i Nur mesleğini esas almalıyız ve bu mesleğin en mühim esası olan ihlas düsturlarına göre hareket etmeliyiz. Meşveret, bizi meşgul etmekten ileri geçmedi. Bize, Üstad’ın bıraktığı ihlas düsturları ve Risale-i Nur kâfî değil mi? Kader-i İlahi hükmediyor.
Buna tabi olmak daha iyi olmaz mı? Kader-i İlahi bizi bir yola sevketmiş. Fikrimizi karıştırırsak bozarız. Kendimize ukalalık etmeyelim. Sizi alkışlamadım, sizi tenkid de etmedim.”
Hacı Hulusi Bey’e, “İstişare toplantılarına katılalım mı?” diye sorulan bir suale, O Zat’ın verdiği cevab gayet düşündürücüdür:
“Kardeşim! İki zeki adam çıkıyor, cemaati bölüyorlar. Her vilayet, kendi meşveretini yapsın, yürütsün.”
Nurculuk Tabiri
1957 senesinin Kasım ayının sonunda son defa Üstad Hazretleri’yle görüşmeye gittiğimde yeni yazılı eserler masanın üzerinde duruyordu. Fakat o, eski yazı Mektubat’tan ders yaptı.
İkinci Mektub’ta hediyenin kabul edilmemesine dair mektubu kendileri okurken, Nurculuk tabiri geçince, orada durdular ve “Şimdi bu tabir çok hoşuma gitmiyor. Çünkü insafsız insanlar, ondan başka mana çıkarıyorlar. En iyisi Nurculuk yerine, Nurların, Kur’an’ın şakirdleri, tilmizleri denilmeli.” buyurmuşlardı. Bu hatıranın hatırına hürmeten biz de Nurculuk tabiri yerine, şakird, tilmiz tabirini kullanıyoruz.
Postnişinlik
Sual: Üstad’ın vefatından sonra yerine kim bu vazîfeyi devâm ettirecek?
Cevab: Nur’un mesleği, tarîkat değildir ki; bir babaya lüzûm görülsün ve bir postnişîne ihtiyâç olsun.
Sual: Üstad’ın varisleri kimlerdir?
Cevâb: Vârisler, hastalığı zamânında hayatta bulunup sünnet olan vasiyyeti yerine getirecek zâtlardır. Üstâd Hazretleri, bir tarîkatın pîri değildir ki; postnişînlik vazîfesini birine veyâ bir zümreye aralarında birini seçmek üzere bıraktığı, vâris yaptığı düşünülebilinsin. Bu bâbta bir şûrâ da düşünülemez. Hem bir hadîs-i şerîf ile sâbit olan her yüz başında bu ümmete Cenâb-ı Hak, îmânlarını tecdîd için bir müceddid göndermesi husûsunun onun bir ferdi, bu asırda Risâle-i Nûr’dur diyen Üstâd’ımızdır.
Sual: Varisleriniz kimlerdir?
Cevab: Dinlenecek söz, Kur’an’dır ve O’nun sırr-ı i’cazını beyan eden Nurlar’dır. Şahsiyyet-i maneviyyeye aid olan hüsn-ü zanlar, herhangi bir şahsa mal edilemez. İhlâs Dersi ve düsturları, bu hususta kimseden bir şey öğrenmeye ihtiyaç bırakmayacak kadar açıktır. Biz Ellah’a hamd olsun, Kur’an’ın şakirdiyiz. Şahsiyyet-i maneviyye haline gelen ihlâslı kardeşlerde tefanilik vardır. Birisi ölürse, kalan ruhlar hizmete devam ederler. Varis, işte o şahsiyyet-i maneviyyedir. Bu fakire, o şahsiyet-i maneviyye içinde bildiğiniz cüz’i izahları yapmak, ihtiyar ve iktidarım olmadığı halde ihsan buyrulmuştur.
Sûre-i Hicr’in 9. ayetinde;
İHTAR
Şahsıma ve kaleme aldığım kitablarıma karşı itirazda bulunanlara cevab vermemelerini kardeşlerimden hasseten rica ederim.
Muhammed DOĞAN
(Molla Muhammed el-Kersî)
Haber Ara